Yönetim haftalardır kendinden beklenen kararı ancak verebilmiş, Vitor'a gecikmeli olarak kapıyı gösterebilmişti. Sahada hem sistem olarak hem de bireysel olarak isim isim iyi bir kadro vardı. Zeki hoca ilk maçında sanki biraz taraftarın gönlüne göre bir onbir yapmış gibiydi.

Kağıt üzerinde isimler ve sistem istenilen kıvamda olsa da, oyun bir türlü tat vermiyordu. Fenerbahçe ilk şutunu 29'da Mesut ile servis etti Karagümrük'ün kalesine. Akabinde gelen Pesic golü soğuk İstanbul akşamında buz kesmişti ortalığı. Sonrasında sarı lacivertlilerin baskısı başladı. Nazım, Novak, Pelkas yokladılar kaleyi skoru artırabilmek için. Pelkas’ın altıpasın içinde kaleye gönderdiği meşin yuvarlağı Burak kolunu açarak ancak durdurabilmişti. Karşılığı penaltı ve kırmızı karttı. Üstüne Caner’in gereksiz itirazı sonunda gelen ikinci kırmızı kart Fenerbahçe için adeta bir bonus oldu.

ORTA ÇOK ŞUT YOK!

Volkan hoca ikinci yarıya defansını sağlamlaştırmak adına iki oyuncu değişikliğiyle başladı. İki futbolcu eksikliğini iki defans oyuncusu alarak kapatmak istemişti genç teknik adam. Diğer taraftan sarı lacivertliler herhangi bir değişiklik yapmamalarına rağmen, “biz bu maçı nasılsa rahat kazanırız” düşüncesiyle çıkmışlardı ikinci perdeye. Fenerbahçe ilk çeyrek dolarken Pelkas, Valencia ve Mert Hakan'la kaleyi yoklasada, iki fazla oyuncusuna rağmen beklenen pozisyonları bir türlü bulamadı. Vitor gitmişti ama oyuncuların üstündeki durgunluk hala aktifti.

Fenerbahçe oyuna ağırlığını koyuyor muş ve bastırıyor muş gibi yapıyordu son yarım saatte. Yalandan oynuyor gibiydiler. Nedense kimse şut atmayı denemiyordu. Neyse ki Nazım ilk akıl eden oldu kaleyi tutmasada. İrfan ve Valencia şut denemelerine devam ettiler skoru değiştirmesede. Ve maalesef Fenerbahçe iki fazla olduğu rakibini mağlup edemedi. Üstelik sadece Trabzonspor'dan değil Konyaspor'dan da uzaklaşmaya başladılar bu skordan sonra. Oysaki Fenerbahçe 94. dakikada Valencia’nın çektiği şut gibi çok şutlar isabet ettirmeliydi Viviano’nun koruduğu kaleye.