RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Hele bakın

Tarsus Belediyesi Kültür Yayınları arasında yayınlanan Ahmet Özdemir’in  emek verdiği Karacaoğlan kitabından bir şiir ile güne başlayalım istedim.

Hele bakın şu güzelin halına
Benim olsa, vermem dünya malına
Doyup, usanmadım tatlı diline
Daha bu güzellik, sana az gelin

Sırtına (Eğnine) giyinmiş al ile moru
Gören yiğitler de çekiyor zaarı
Mevla hoş yaratmış şöyle bir yaari
Korkarım ki sana, değer göz gelin

Sen asla kötüyle eyleme Pazar
Hamaylılar (muska) takın değmesin nazar
Akça ceran (ceylan) gibi çölde ne gezer
Tülü maya (dişi deve) gibi sallan gez gelin

Karacaoğlan derki  düşkün gezersin
Hey kız çok salınma bağrım ezersin
Her sevdiğin sen deftere yazarsın 
Beni sev de defterine yaz gelin.

Xxxx


Karacaoğlan bir Anadolu aşığı, güzel gördü mü gönlünü kaptırıverir. Lakin hiç biriyle de ünsiyet etmez. Onun için de ahı vahı bitmez.
Önce bir güzelleme, onun güzelliğini tanıtma, anlatma, övgü mısraları. Kendisinin olsa tm dünya malı bir tarafa o sevgili bir tarafa olacağını beyan ederek ona ne kadar değer biçtiğini anlatıyor.

İkinci dörtlükte sevgilinin ne kadar hoş ve güzel yaratılmış olduğu, ona nazar değmesinden korktuğunu, gören her herkesin ah ettiği, arzu ettiğini, onun allı morlu giyerek dikkatleri çektiğini ifade ediyor.

Üçüncü dörtlükte tavsiyeleri var o  güzele Karacaoğlan’ın kötülerle düşüp kalkma, muhatap olma diyor. Hamaylı takmasını tavsiye ediyor. Hamaylı Gaziantep yöresinde Hameyli şeklinde kullanılır. İçinde iyi dilekler, dualar, göz değmesini önleyici, nazardan sakınmayı, şifayı amaçlayan ayetler yazılan ve bir muşambaya sarılarak boyuna takılan muskadır. Ceylan gibi çölde gezmek yerine dişi deve gibi salınıp gezmesini öneriyor.

Son dörtlükte ozan adını da geçirerek, o kadar tavsiyeden sonra bütün seven insanların çelişkisi, gel-git’ini yaşıyor. ‘Hey kız çok salınma bağrım ezersin’ diyor. Sanki dişi deve gibi gez diyen o değilmiş gibi. Ondan bir şikeayeti de var bencileyin. Onun herkesin sevgilisi olmasından da rahatsız. ‘Her sevdiğin sen deftere yazarsın’ diyor. Son olarak da arzusunu ifade ederek ‘Beni sev de defterine yaz gelin. Mısrasını söylüyor.

Xxxx

Kelimeler o dönemde eğni, boy-bos, endam,  omuz, sırt anlamında şimdilerde kullanılmıyor ama, ceran ceylan olmuş günümüzde. Tülü maya dişi deve demek olduğunu artık kimseler bilmiyor. Ama bana rahmetli Erol Güngör’ü hatırlattı.
Toplumların dili, lisanı, kelimeleri konusunda açıklama yaparken, deve beslenen, devenin çokça kullanıldığı ülkelerde devenin 40 çeşit adı var. Erkek deve, dişi deve, yavru deve, yüklü deve için başka başka isimler vardır  diyordu. Elbette Karacaoğlan’ın yaşadığı Toroslarda o devirlerde deve çok kullanıla bir hayvandı ve dişi deve için tülü maya denildiği günlerdi.

Xxxx

Hayat değişkendir. Hayatın içindeki her şey de değişkendir. Hayatın kendisi de değişkendir. Eski ozanları okuduğumuzda o günlerin ananeleri, gelenekleri, lisanı, kelimeleri, giysileri, kullanılan eşya öğreniliyor. Ama değişmeyen  şeyler  var. Aşk, sevda, sevgi, tutku, cinsellik, güzellik, seven insanın gelgitleri.

 

<