HAZIR KITA MUHALİF SOHBETLERİ...
Gazete almak bahanesiyle yürürüm, açılırım dedim saldım kendimi; sessiz sakin dar sokaklar arasından geçerek gazete-tost büfesine ulaştım.
Büfe çevresinde üç kişinin kümelenip sohbet ettiklerini gördüm. Bu üç kişiden fırıncı genç bir yana kara montlu iki şişko adam aç karnına , siyasi lakırdılar ediyorlardı.
Kumral saçı hayli dökülmüş büfecinin diyet yapmadığı ayan beyan ortada. Fırıncı genç ise yemiyor, içmiyor ; sadece gülüyor .
Büfeciden bir yandaş gazete istedim.
Sessiz semtimizde yaşlılar emekliler ezici çoğunlukta. Bunlar Sözcü ya da Cumhuriyet okurlar.
Benim de dahil olduğum yandaş gazete okuru kelaynak kuşları adedince bulunduğundan gazetelerimiz sayılı geliyor.
Bu yüzden büfeci uzun bir aramadan sonra yandaş gazeteyi, muhalif gazetelerin arasından çıkardı.
Büfe çevresinde üç kişiden ikisini tanımıyorum. Bu iki kişi kara mont giymiş, şişko ve kısa boylu. Birinin saçı kapkara, diğerinin saçı kırlaşmış. Yaşları elli civarında.
Kara saçlı olanı sigara içiyor. Kır saçlı olanı tost bekliyor. Büfeci seslendi;
-Tostun hazır, gel, dedi. Kır saçlı büfeye doğru hamle kılarken yirmibinliralık gelirini muhtarlık vazifesi uğruna terk ettiğini beyan eden ince, uzun muhtar hızla önümüzden geçerek büfeye yöneldi, Her zaman olduğu gibi kimseye selam vermemişti. Büfeden muhalif gazetesini aldı. Kendi kulübesine doğru yöneldi.
Muhtar kulübesine , kır saçlı şişko, hazır olan tostu için büfeye doğru yönelmeden önce benim de kulak misafiri olduğum şöyle bir muhavere geçmişti.
Büfeden tost bekleyen kır saçlı adam;
-Yandaş olmazsa uçak gönderir miydi? demiş, sigara içerken başını sallayarak, iddiayı onaylayan diğer muhalif ;
- Hiç getirirler miydi, dedi. Ben söze girdim ;
- Kimi getirirse getirsin , ülkemizin şerefini yükseltti, dedim.
Tosta saldıran adam orta yere konuştu ;
-Bunda da reklam olur mu?
Elimdeki yandaş gazeteye nazar eden iki muhalif arkalarını dönmüşlerdi.
İşte muhtar tam bu sırada ,gazete için büfeye doğru yönelmişti.
Tost yiyen adam; muhtara yalakalık yaptı ;
-Muhtarım dağıtım için ihtiyaç varsa arabam emrinize amade...Muhtar gayet vakur lütfen konuştu ;
-Belediye perşembeye gönderir...O zaman uğrayın bakalım, dedi.
Muhtar hızlı adımlarla muhtarlık ve kulübesine yaklaşırken, çok konuşan kır saçlı muhalif;
-Var mı böyle yahu ? Erdoğan belediye yardımını engelliyor ! diye söylendi.
Kara saçlı muhalif ;
-Haklısın yerde göğe kadar, anlamında başını salladı.
Büfeci işinin başındaydı. Söze girmedi. Fırıncı her zamanki haliyle mütebessim bir bana bir muhaliflere baktı.
Partiyle, pırtıyla hiç bir alakam olmadığı halde aldığım gazeteden ,yazdığım yazılardan ve İsveç’teki vatandaş operasyonunu övdüğümden dolayı yandaş muamelesiyle arkalarını döndükleri ben, eve doğru yürüdüm...
Yürürken iktidar şu şanlı kurtarma harekatını muhaliflere nasıl olur da anlatamaz, diye hayıflanıyordum...