RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Hayatta çok, tuhaflık var

Dağıstan kökenli bir insan. Bir hanımefendi. Muhibbe Darga. Arke bilimcisi. Eskişehir Anadolu

Üniversitede hocaymış o yıllarda. 2011’de onunla bir öğrencisi hanımefendi, nehir söyleşi yapmış.

Muhibbe hanım erkek çocuk gibi büyümüş, arke bilimcisi olmuş, ‘aaa ne tuhaf yemek yapmayı da

biliyormuş’.

İlber Ortaylı, demiş ki, ‘okumuş kadınlar yemek yapmayı bilmez denir ama Muhibbe yemek yapmayı

da biliyor’.

Yemek yapmanın kadın ve erkek olmakla bir ilgisi yok. Dünyada her insan karnını doyurmak için bir

şeyler pişirir ve yer. Zamanı olmayan lokantaya gider.

Xxxx

Töresel olarak, ülkemizde ev işlerini kadının yapması alışkanlık halindedir. Anneler de okula giden

kızlarını başarılı olsun diye ev işlerinden uzak tutar. Ama kadın fıtratı gereği yine de yemek ve ev

işlerini yapmaya meyyaldir. Okumuş kızların yemek yapmasını bilmemesi tembellikle ilgili bir durum.

Ortalama kadın ne iş yaparsa yapsın ev işlerini beceriyle yapar. Yaratılış gereği bir durum.

İnsanlar çeşitli zanlarla ve zanlarını hakikat zannetmekle bir takım sözler ederler. Hatta kimileri

bulundukları mevkiden yararlanarak insan tipi üretmeye çalışır o zanlarıyla. Tuhaf değil mi? Hayatta

çok tuhaflıklar var.

Xxxx

Muhibbe Darga hanımefendi iki kitap yazmış. İlmi makaleleri makale olarak kalmış. Kendisi, asil bir

ailenin evladı. Osmanlı dönemi üst memuru bir babanın şımartarak yetiştirdiği bir hanımefendiymiş.

Nehir söyleşiyi yapanın da, söyleşiyi yayınlayan yayının da kadınların ilim yaparsa yemek yapamaz

saplantısı içinde olması çok şaşırtıcı. Tuhaf.

Xxxx

Çiğ köfte Hititlerden kalma, hala yiyoruz.

Kazı Başkanının Karavanası adlı kitapta, arke bilimcisi Ekrem Akurgal, Karatepe kabartmalarındaki

Kıralın, yemek sahnesinde çiğ köftenin tasvir edildiğini fark etmiş. Akurgal’ın, Anadolu Uygarlıkları adlı

kitabından alınan bilgiye göre, 2 bin 700 yıl önce yaşayan Adana Kıralı Asitavandaş, sol elinde çiğ köfte

tutarken sağ eliyle pideye uzanıyormuş. Aslında ayrana uzansa daha inandırıcı olabilirdi.

Xxxx

Evlere şenlik bir yemek tarifi kitapta yer alıyor:

Yumurtalar bol suda kaynatılır. Haşlandıktan sonra kabukları soyulur. Soğumaya bırakılır. Katılaşmış

yumurtalar uzunlamasına ortadan ikiye bölünür. İçlerindeki sarılar çıkarılıp derin bir kaba konulur. İçi

boşaltılmış beyazlar düz bir tepsiye dizilir. Yumurta sarılarının üzerine iki çorba kaşığı ince mayonez,

bir çorba kaşığı kapari, bir tutam tuz, yarım çay kaşığı karabiber, bir çay kaşığı limon suyu ilave edilip

sarılarla beraber bir çatalla ezilir. Kırema kıvamına gelince içine kıyılmış dereotu ilave edilerek

karıştırılır. Sonra bu karışım düz tepside bekleyen yumurta beyazlarının içine konulur. Üzerine de

yarım dilim kornişon konulacak. Bu yumurta dolmasıymış.

Yumurta dolamaları tabaklara paylaştırılırken süslemek için kiraz domates ve taze nane yaprakları

kullanılacakmış. Ancak buzdolabında bir saat bekletildikten sonra ikram edilecek.

Xxxx

Allah aşkına bu kadar tuhaf olmaya gerek var mı? Yumurta pişirmeyi ve içini doldurmayı, yabancı

isimlerle anılan baharatlamayı böylesine yemek tarifi diye yazmak tuhaf değil mi? En beceriksiz kadın

bile yumurtadan 20 çeşit yemek yapar.

Koca koca insanların, nasıl zanlarla yaşadığını, zanları bilgi zannettiğini gördükçe inanın içim

burkuluyor. İnsanlarımız daha dolu, daha bilgili, daha hakikatli olsaydılar diye çok hayıflanıyorum.

<