İLTER AVCI

İLTER AVCI

GELECEĞİ, TARİHİMİZLE YÜZLEŞEREK BULMALIYIZ...

Türk tarihini anlayabilmek için, Türk devlet yapısını olduğu kadar , Türk kavminin bu konu ile fikir ve düşüncelerini de bilmek ve tanımak gereklidir Aileden başlayan bu düşünce zinciri   büyük Türk topluluklarına kadar yayılmıştı. Türkçe konuşan ve ortak bir geleneğe sahip olan Türkler, tarih boyunca birçok devletler kurmuşlardır. Ancak kavmine ait gelenekler ve düşünceler , her yeni kurulan devlette kaybolmamış ve kendini yeniden göstermiştir.

Elbette ki yeni çağlar   yeni yerler ile yeni dinler , bu düşünceleri   bazı değişikliklere uğratmışlardır. Ancak bir erdem , yani fazilet anlayışı Göktürklerde de, bida dinine giren Uygurlarda da , İslamiyet’in şerefli bir kılıcı olan Müslüman Osmanlılarda da ,da hem erdem sözü ve hem de fazilet anlayışıyla devam etmişti. Öyle ki halen Allah ile Tanrı sözlerinin hiç bir sakıncası olmadığı gibi. Belki de buna, İslamiyet ile eski Türk geleneklerinin ve inançlarının geniş çapta çatışmamış olmasına sebep olduğudur.

Yalnız İslamiyet ile gelen din anlayışımızı tam olarak kavrayamamışımızın sebebi dil uyuşmamasıdır. Türkler ana dili ile din anlayışını mutlaka gerçekleştirmesi gerekir. Rahmetli Atatürk bunu Elmalı Hamdi hoca ile yapmaya çalıştı  çok da başarılı oldu, lakin tam manasıyla gerçekleşmedi, ömrü vefa etmedi. Ondan sonra gelenler bunu devam ettiremedi , çünkü bu olay toplumsal olduğu için Atatürk gibi idarecileri gerekli kılmaktaydı , maalesef öyle yürekli bir lider de nasip olmadı şimdiye kadar.

Türklerin eski inanışları ile dinlerinin İslamiyet’e çok yakın olması nedeniyle , Türkler İslâm diniyle uyuşmuş  ve onun içinde kolaylıkla kaynaşmıştır. ( Dil ve alfabe hariç) Ancak Türk kavimleri içinde bu düşünceler  inanışları güden ve geliştiren, bilge kişilerin çabalarını da unutmamak gerekir.

Her şeyden önce, Türk tarihini bölünmez bir bütün olarak ele almak ve bunu böyle kabul etmek zorunda idik. Türk tarihi, Türk kavimleriyle, Türk milletinin  bir hayat hikayesidir. Devletler yıkılıp, yeniden kurabilirler. Ancak kılınç olan , Türk milleti ile Türk kavimleri ve onların zihinlerindeki düşüncedir. Türk devletlerinin çekirdeği de ailedir. Aile bozulmadıkça , bu düşünce ve anlayış devam etmiş ve devam da edecektir.

Osmanlılarda olduğu gibi Göktürklerde de, devlet  içinde oturan, fakat Türk olmayanlara, daha âdil ve daha şefkatli davranılmıştır. Türk olmayanlara da kendi örf ve âdetleriyle yaşamalarına izin verilmiştir. Bu <<bir devlet gücü ve otoritesi >> idi. Ancak herkes, devletin demirden bir yumruğunun , kırmızı bir kadifeyle örtülmüş olduğunu bilirdi. Şimdi de bilmemesi için bir sebep yoktur. Buna da öyle ayrı telden çalan bir siyasi oluşumlar değil, güçlü irade ve idare gereklidir.

Devlet ve Türk varlığını korumak için toparlanmamız gerek, yeni dünya düzeninde  padişahlık, imparatorluk gibi dikta idaresi  yok  ..Öyle rahmetli Özal'ın dediği gibi Jivkov sende gel denilirse , acı ve gözyaşını da beraber getirirsiniz. İyilik yapayım derken kötülüğün en alasını yaparsınız. Devlet idaresi liyakat ister.

Sevgi ve Saygılarımla.

<