Futbolun Adaleti Yok mu?
Derbi bilindik başladı. Herkesin tahmin ettiği gibi olacak olan tüm ihtimaller gözler önündeydi. Beşiktaş'ın atakları yoğun, Fenerbahçe'ninse cılızdı. Hatta Alper'in şutunu saymazsak yarattığı tehlike sıfırdı ilk yarıda. Orta alandaki mücadele kora kor devam ederken Alper-Tolgay eşleşmesindeki sertlikleri ve Oğuzhan'ın Persi'ye faullu hareketini gördük. Joseph sertliklere göğüs gererken, Roman sakin oynayarak korkulan olmamış, Topal’ın eksikliğini aratmamıştı. Sert mücadele hiç aksamadan devam etti son dakikalara kadar.
Akşam'ın sürprizi İsmail-Hasan Ali'nin ikisinin birden oyuna başlamasıydı. Babel'e karşı Ozan'la başlamayı riskli bulan Advocaat'ın kararı futbolseverleri şaşırtsada, Hasan Ali tercihinin doğru olduğu anlaşıldı dakikalar ilerledikçe. Aslında Hasan ilk 45'in tümünde iyi olmasına rağmen, İsmail Quaresma karşısında çabuk yoruldu ve ilk çeyreğin sonunda bitti. Sow da yeterli yardımı yapmayınca, Portekizli için İsmail'in olduğu bölge gezintiye çıkılacak bir yer halini aldı adeta. İşte bu noktada Advocaat devreye girmeli, Quaresma'nın hızını kesmek adına İsmail ve Hasan Ali'nin yerlerini kısa süreliğine de olsa değiştirmeliydi. Belli ki Köybaşı da stresliydi. İsmail’i silkelemek gerekirdi ama yapmadı böylesine bir taktiksel dokunuşu Hollanda’lı hoca. İlk devrede Persi-Sow-Lens üçlüsünün takıma katkıları nerdeyse hiçdi. Skirtel'in Quaresma ceza alanına girdiğinde gösterdiği dirence ve didinmeye İsmail ayak uyduramayınca Beşiktaş'ın istediği gol geç de olsa geldi. Ne Sow ne de Lens kanatlara işlerlik kazandracak enejiyi sahaya koyamadılar.
Gecenin Adamı: Hasan Ali
Maça sürpriz kararıyla damga vuran Hollanda'lı teknik adam ikinci yarıya da sürpriz bir hamleyle başladı. Hasan Ali sağ bekte beklenilenden iyiydi ama İsmail’in performansı yerlerdeydi. Ne garip ki Hasan Ali sağda devam etmeliydi. Gösterdiği performans takdir edilecek cinstendi. Babel yerinden bile kıpırdayamamıştı. Keşke sağ bekte oynamaya devam edebilseydi ama sola, kendine yerine geçmesi gerekiyordu.
Mecburen Hasan kendi bölgesine döndü ve devşirme sağ bek Ozan da oyundaki yerini aldı. Advocaat'ın İsmail'i çıkarması çok doğruydu ama Salih tercihi tamamen duygusaldı. Bu oyunun planı içinde değildi. Trabzonspor ve Galatasaray'ın mağlubiyetleriyle Fenerbahçe'nin üçünlüğünü sağlama almasıydı aslında bu değişikliğin arkasında yatan karar mekanizması. Orta saha demişken Tolgay’ın iyi oyununu da unutmamak gerekir. Maç boyunca Atiba’yı aratmamış, ileri geri arı gibi çalışmıştı. Üstelik sert ve temaslı oyunda ayakta kalmasını da bilmişti.
Salih Hamlesi Doğru muydu?
Aslında Advocaat orta alanı Roman ve De Souza ile tutup Alper'i kenara atıp Sow'u uca gönderip 4-4-2'ye dönebilirdi ikinci devrede. Ancak tecrübeli hoca Tolgay benzeri bir yapılanmayla Salih'i oyuna alıp pas trafiği başlatmak istedi. Salih’in görevi oyunu yönlendirip orta alandan forvet hattına köprü kurarak gol alanları açmaktı ama bunu tek forvetli bir düzende, üstelik Beşiktaş takır takır oynarken, nasıl başarabilecekti? Salih, hocanın kafasındakini hasbel kader ancak bir kere gerçekleştirebildi. Emenike topla buluştu ama vuruşu yeterli sertlikte değildi. Bu Salih’in defans arkasına atabildiği ilk ve son toptu. Salih’le orta alanda yapılan riskli tercih ne yazık ki üçüncü bölge için yapılamadı. Salih’le beraber en azından son çeyreği çift forvetle oynamak oyunun şeklini başka noktalara getirebilirdi. Atınç gibi acemi çaylak bir stoper varken Moussa ve Emenike son dakikaları yanyana oynayabilirlerdi.
Fenerbahçe’nin Marcelo’yla kazandığı gol 2007-08 sezonunda Edu ile Volkan arasındaki anlaşmazlığı getirdi akıllara ister istemez. Nonda’nın araya girmesiyle kazanılan golde Brezilya’lı stoper ile Demirel uyumsuzluk yaşamıştı. Benzer bir kareyi derbide Marcelo ve Fabri yaşadılar. Aralarına Nonda girmedi belki ama Emenike’nin doğru zamanda doğru yerde olması Beşiktaş defansını rahatsız etmeye yetmişti bile.
Maçın başlangıcına ve gidişatına bakarsanız bu maçı Beşiktaş’ın kazanması gerekiyordu. Daha iyi oynayıp pozisyona giren onlardı ancak kaçıran da onlardı. Evet belki bazı maçlarda futbol adaletsiz ama Beşiktaş’ın bitti diye düşündüğü anlarda Fenerbahçe sakin kalmasını bildi ve yine son sözü söyleyen oldu. Fenerbahçe 9 kişi oynarken Şenol Hoca neden İnler’i oyuna aldı sorusuna tek bulduğum yanıt; “Adet yerini bulsun”du sanırım. Galipken skoru koruma iç güdüsü çoğu teknik adamda var ama bu 11’e 11’ken yapılan bir değişiklik tarzı. Yoksa rakip iki oyuncu eksikken skoru korumayı düşünmüş olamazdı tecrübeli hoca.