ESNEME SENDROM'UNA YAKALANDIK..
Günümüz insanına “çok konuşmak” hastalığı sirayet etmiş gibi. Ağzı olan konuşur ama, fazlası da çene düşüklüğüne iter insanı..
İnsan çok konuşmakla, nasıl sıkıcı bir kişiliğe düştüğünü ayırt edemez.
Önceki yazılarımda nefret söyleminin dilimizden düşmediğine dikkat çekmiştim. Hala, sözle şiddete başvurma eylemi, gittikçe yaygınlaşıyor. Herkes birbirine söz yetiştirmek için yarışıyor. Bunun tıptaki karşılığı “Sendrom” hastalığındır. Konuyu irdeleyen önceki bir yazımı tekrar aktarıyorum:
“Fiziksel, zihinsel, duygusal sorunlar, gerginlik ortamını kızıştırıyor. Ruhsal bozukluklar, kaygıları artırdıkça , zırvalayan çok oluyor..
“Sözü ayağa düşürmek..” gibi , saçmalıklarla dolu insan manzaraları topluma yerleşiyor. Gittikçe kronikleşen bu durum, bir ayna görüntüsü kazanıyor.
Yılların unutturmadığı bir söz vardır:
“Adam olana bir söz yeter.” Bilindik bu deyimin yerinde şimdi yeller esiyor. Anlayışlı olanlara bir kez söylemek yeterli gelirdi.
Bugün, nerede yaşıyor olursanız olun kafanızı kaldırıp bakınız:
“Bir sözünü iki etmeyen” insan tipini bulmakta zorlanacağınızı göreceksiniz. Anlamakta geciktiğiniz çevrenizden kişiliğinize yansıyan bayatlamış sözlerden biri liste sunuyorum. Eğer, yaşadığınız hayatın zırvalıklarından kurtulmak istiyorsanız, derin bir nefes alın ve şu sözlere takılı kalın:
“SÖZ BİR, ALLAH BİR” (Verilen sözlerden dönülmeyeceğini anlatır)
“SÖZÜ TARTARAK KONUŞMAK.” (Ölçülü konuşmak)
“AĞLAR GÖZDEN, SAHTE SÖZDEN SAKIN.” (Acındıran insandan çekin)
“AKILLI SÖZÜNÜ, AKILSIZA SÖYLETİR.” (Başkası adına konuşmak o insanın başını derde sokar)
“BÜYÜK SÖZ SÖYLEME.” (Herhangi bir şey hakkında kesin konuşma)
“SÖZÜ AYAĞA DÜŞÜRMEK .” (Siyasetçilerin sonuçsuz işlere bulaşması)
“DİLİN CİSMİ KÜÇÜK, CÜRMÜ BÜYÜKTÜR..” (Dil küçük olmasına rağmen büyük suçlar onunla işlenir.”
Sizlere küçük bir önerim daha var:
“ÖZÜ SÖZÜ BİR” insan tipi daima önemsenir. Çünkü söylediği söz ile yaptığı iş ve davranışları kimseyi yanıltmaz.
Önemsenen insanlar için şöyle denir:
“TATLI SÖZ DİNLETİR
TATSIZ SÖZ ESNETİR.”
Çok ciddiye aldığımız memleket sorunlarına daldıkça başımıza gelen her talihsiz olayın içine itildik.
Ömür su gibi akıp giderken: “TATSIZ SÖZLERLE ESNEME SENDROM”UNA YAKALANDIK.”
Acaba, “çene düşüklüğünden” kurtulmak için “eveleme-geveleme” gibi bir konuşma biçimine mi girsek?
Hani, haksız da değiliz.. Fındık kabuğunu doldurmayan baş ağrıtıcı sözlerle, yanlış davranışlardan kaçınamıyoruz. Sorumluluk duygusunu bilen insanlar, konuşmalarına ayar vermesini iyi bilirler.
İŞTE, BUNUN ÖLÇÜSÜ: “Akılsız adamın bir saatte sorduklarına akıllı adam bir yılda cevaplandıramaz.” (İSKOÇ Atasözü)