ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ
Aynada başka bir şey görülmek isteniyorsa, aynayı değil , aynanın karşısındaki görüntüyü değiştirmek gerekir. Bu da öncelikle ayna karşısındaki görüntüyü saptamaktan geçer.
Toplumsal bağlamda, aynada bireylerin ortak davranışları, tutkuları, özlemleri , başarı ve başarısızlıkları yer alır.
Gerçeği görme, eleştiriye dayanma ve özeleştiriyle başlar. Özeleştiri ve eleştiri benimseme özgüvenle ilgili bir duygudur. Gelişmiş kültürlerde özeleştiri birey ve toplum yapısına yer etmiş erdemli bir özelliktir.
Az gelişmiş toplumlarda pek karşılaşmayan bu duygunun toplum gelişiminde önemli bir yeri vardır.
Her nedense Osmanlı 'da dahil bu yana halâ bu eleştiriyi benimseme kültüründen uzaklaşmış, dünyaya bakış geleneği eleştiriye açık olmamıştır.
Batı toplumlarında , bizim insanlarımıza çok katı gelen açık eleştiri vardır. İsteğini uygar biçimde hakaret etmeksizin açıkça söyler.
Bizim veya doğu toplumunda , özeleştiri yapamama gerçeği kabullenmeme , yaşanan kötü olaylar sonrasında suçluyu dışarıda arama sonucunu doğurur.
Suçluyu dışarıda arama psikolojisi geri kalmışlığımızın köklerine kadar iner. Eğitim sisteminin kötü olması ve Atatürk'den sonra bozulması bunda büyük etkendir.
Gerçekle yüzleşememe, gerçeği benimseyip doğruya yönelmeye engel olur.
Siyasetin de eleştiriye tahammülsüzlüğü devletin kurumsal ve toplum yapısında büyük yaralar açtığı kanıtlanmıştır. Elli yıl öncesini eleştiriyoruz da elli gün öncesini eleştiremiyoruz.
Eleştirinin, hakaret ve dezenformasyon içerikli olması, eleştirinin özelliğini de kaybetmesine sebebiyet verebiliyor.
----------------------------------------------------------------------
AH İSTANBUL ...
* Başka şehirler, köyler ve yabancı ülkelerden gelen yoğun göç , kent geleneğini bir anda alt üst etti. Kenti kuşattı ve içinde erittiler.
Kaosa dönüşen kentlerin başında İstanbul gelir. Günlük kazanç kaygısıyla tarihsel yapılar bir bir yıkılıp yerine beton yığınları dikildi.
Kentin çevresi önce gecekondular, ardından beton yapılar sardı. Kentin en seçkin yerlerini kent kültüründen yoksun milyonlarca insan doldurdu.
Toplumcu düşüncenin toplumsal eşitlik düşüncesi varlıkla değil yoklukla kültür ve bilgi yerine görgüsüzlük ve cehalete egemen olmuştur. Övünülen toplumsal katman yokluğu, gerçekte ışık değil, karanlıktır.
Bir an evvel İstanbul yapılarına çeki düzen vererek bu insan yükünü hafifletmek Fatih Sultan ve Atatürk'e olan minnet borcumuzdur. Yapınız, korkmayınız, Fatih ve Atatürk dünyaya hükmetti, bari siz de İstanbul'a hükmedin...
*
Ey kalem senden gelir hep bahtımız ikbalimiz
Beklenir dört göz ile lutfunda istikbalimiz
Geçmesin karanlıkta mahımız hem salımız
Gafiliz biz cahiliz vay halimiz, vay halimiz .
A. Tokay
Sevgi ve Saygılarımla.