Edebiyatçılara yeni sahalar
Çocukluk döneminde seçmediği bir hayatı yaşar insan. Coğrafyanın, milletin, medeniyetin, ailenin, maddi seviyenin, eğitim düzeyinin belirlediği bir hayatı yaşar. Sonra sokak, arkadaşlar, eğitim kurumlarının şartları insana yön vermeye başladığında ailenin etkileri suskunlaşır. Suskunlaşan o değerler birer tohum olarak ruh tarlasına, beyin ve zihin tarlasına, hafıza ve hatıra tarlasına, gönül ve kalp tarlasına serpilmiş olarak bekler.
Sokağın ve arkadaşların etkileri ise bastırdıkça bastırır. Başka illere yüksek eğitim için gidildiği olur. Bunu biraz tercih eder gençler. Ailenin baskı gibi telakki edilen değerlerinden azade olmak için başka iller tercih edilir yüksek öğrenim bahanesiyle.
Xxxx
Başka illerde, aileden uzakta kendi kararlarını kendisi veriyor gibi hisseder genç. Ama evden gönderilecek paranın bağımlılığı, aileyi unutmayı, defterden silmeyi engeller. Kimileri anne mutfağını özler, kimileri özlemez. Ailenin değerleri biraz uzakta kalınca, genç daha özgürce kararlar alır. Gece geç saatlerde dışarıda kalmayı, belik biraz alkol almayı, karşı cinsten arkadaş edinmeyi, sinema, tiyatro, kır gezileri, dans salonları ve içki salonları çok renkli gelebilir. Ama o işlerin çok pahalı olduğu bir haftada anlaşılır. Bu defa bu işleri daha ucuza mal etmenin yolları aranır. Öğrenci yurtlarında da ailenin kurallarına benzeyen kısıtlamalar gençlerin canını sıkar ve gençler üçü-beşi bir araya gelerek bir ev kiralar. Böylece daha ucuza istedikleri ve adına eğlence dedikleri halleri yaşamaya başlarlar.
Xxxx
Önceleri ders çalışma bahanesiyle, sonraları, belli etkinlikler yapmak için, özel gün kutlamaları ve eğlenceleri derken, evlerde ailenin ve yurtların kuralları da olmadığından karşı cinsler bir araya gelirler. Çok da zevkli saatler yaşanır ama kimileri ölçüyü öylesine kaçırır ki, istenmeyen bedenler dünyaya gelmek için kapı çalar.
Ölçüyü kaçıranlar için sancı saatleri başlar. Başka günahlara girmek kaçınılmaz olur. Kapıyı çalan ve dünyaya gelmek isteyen beden bir çöp bidonuna atılır. Ya da o ayaklarını içeriye atmış olduğundan, dünyaya gelmesine mani olunamaz ve dünyaya geldiğinde de o, bir dini kurumun kapısına bırakılır.
Xxxx
Ondan kurtulduk diye erek rahatlar ama, kadın vücudundan kopan bir parçanın yaşadığı her halden duygusal bakımdan etkilenir. Rüyalarında kendini eli kanlı bir katil olarak görür aylarca. O da çeşitli eğlencelerle, içkiyle, başka şeylerle meşguliyetle duygularını bastırır. Fakat o istenmeyen bedeni giymiş olarak dünyaya gelen ve dini kurum kapısına bırakılan canlı, insan yavrusunun maceraları akla hayale gelmeyen acılarla, elemlerle sürüp gider.
Bütün bunlar aile değerlerini, öğrenci yurdu değerlerini bir baskı olarak algılayan gençler tarafından yaşanır. Esas olarak kim olduğunu, nereye ait olduğunu, hangi din, hangi medeniyet, hangi millet bireyi olduğunu kavrayamamış gençlerdir bunlar. Onların ulvi gayeleri yoktur, dini ve milli amaçları yoktur. Hayatı rastgele yaşamak gerektiğini düşünürler ve fena halde yanılırlar.
Xxxx
Dini, milli, insani değerleri olanlar, ailesinden bu değerleri benimseyerek almış olanlar hiç sıkıntı çekmezler sanmayın. Onların sıkıntıları daha can yakıcıdır. Daha dayanılmazdır. Aileden aldıkları değerler, dini ve milli bakımdan insani bakımdan ne kadar yüksek değerde ise, sokakta o kadar çok acı çekerler. O değerlerle işlenmiş beyinleri, gönülleri, sokaktaki değerlere teslim olmuşlar karşısında ezildikçe ezilir. Bir savaş ki her taraftan kan fışkırır. Kendi değerlerinden ödün vermek istemedikçe, sokak değerleri karşısında mağlup olurlar. Onların canını yakacak başkaları da var bünyelerinde. Nefisleri, arzuları, beşeri zaafları da o sokak değerlerinin cephesinde kendilerine karşı savaşırlar.
Xxxx
En kötüsü şudur. Sokak değerlerinin hayata hakim görünmesi. Herkesin o değerlerle iç içe yaşamak zorunda oluşu. Medeni, insani, dini ve milli değerlerin ise sadece tam inanmış gönüllerde hapis olması. O değerler o gönüllerde hapis olurken, o gönül sahiplerinin ıstırabına katlanmak hemen hemen mümkün olmayan bir acılar nehridir.
Xxxx
Roman ve hikeaye yazanlar, sahne temsili metni yazanlar, şiir yazanlar biraz da bu alanlara baksalar, bunları yazmaya çalışsalar, dünya edebiyatına dahil olacak eserler verecekler. Ama önce kişilik sahibi olmak gerek. Hangi değerlerin insanı olunduğunun bilinmesi gerek.