DR.AKKAN SUVER

DR.AKKAN SUVER

GAZETECİ/YAZAR

Dünya Kupası'ndan örnek alalım…

Güzel maçlar izledik.

İzlediğimiz maçlarda, kültürün önemini bir defa kavradım.

İki ülke maç yaparken, o ülkenin seyircileri hiç de birbirleriyle dövüşmediler. Birbirlerine hakaret etmediler. Tribünlerde maç izleyen hanımlar, beyler ellerinde bira şişeleriyle takımlarını desteklerken, hiç birisinin aklına sahaya şişe veya başka madde atmak gelmedi.

Şeref tribününde oturan ülke yetkilileri, yenildikleri ülkenin yetkilisini hararetle ve samimiyetle tebrik ettiler. Kızmak, tribün terk etmek veya benzeri bir olay yaşanmadı. Hırvatistan Cumhurbaşkanı maç sonrası Fransa Cumhurbaşkanı'nı tebrik etmekle kalmadı ayrıca madalya töreninde yer alarak, teker teker Fransız sporcuları kutladı hatta kimilerinin de madalyasını O taktı. Bu arada hemen eklemek isterim ki, Hırvatistan Cumhurbaşkanı maçlar boyunca takımına moral verebilmek için yaklaşık bir ay müddetle Moskova'ya gitti, geldi. Bunun için yıllık iznini ücretsiz olarak alan Hırvatistan Cumhurbaşkanı'nın tarifeli uçaklarla seyahat ettiği de öğrenildi.

Ayrıca yenilen takımın seyircilerinin de, yenen takıma alkışlarını esirgemediğine bu şampiyona da tanık olduk.

Hırvatlar ülkelerinde maçları alanlara kurulan dev ekranlarda seyrettiler. Kaybettiklerinde ise Fransa'yı alkışladılar. Ne kırdılar, ne döktüler.

O gece Paris, Nice, Nancy milyonlarla ayaktaydı. Fransız televizyon kanalları seyircilerden özür dileyerek, programlarını iptal ettiler ve yaklaşık yirmi dört saat halkın yüksek sevgisini dünyaya yansıttılar.

Fransa takımının Paris'e dönüşü ise muhteşemdi.

Bir milyona yakın insan Champs Elysees'te olağan üstü bir sevgiyle takımlarını adeta bağrına bastı. Bu sevgi seli sonunda Cumhurbaşkanı François Macron Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda büyük bir resepsiyonla milli takımı ağırladı. Ve takımın oyuncularına, yöneticilerine Legion d'Honneur Nişanı verdi.

François Macron yaptığı konuşmada, milli takımın dünya şampiyonu olmasını Fransa'nın yaşamakta olduğu laisizmle ilgili olduğunu belirtti. Zira takımda bir oyuncu hariç hiç bir oyuncu Fransız kökenli değildi. Başarıyı çok kültürlülüğe veya laisizme bağlayan François Macron, dünya şampiyonluğunun Fransa halkının birlik ve beraberliğinin simgesi olduğunu da vurguladı. Hasılı bu şampiyonluk Fransa'yı birbirine kenetledi.

Bu arada aklıma geldi.

Bizim takım dünya üçüncüsü olduğunda, bizde kimse heyecanlanmamıştı. Vazgeçtik Cumhurbaşkanı'ndan hava limanında, tek bir yetkili bile kendilerini karşılamamıştı.

Dolayısıyla bunun bir kültür değeri olduğunu bu şampiyona bize bir defa daha gösterdi

<