DOKTORLAR ve HOŞGÖRÜ
Günden Güne
Sevgili dostlar, insan kesinlikle bilmek, öğrenmek ve ancak bildiklerini, öğrendiklerini uygulayarak hayatı yaşayabileceği prensibiyle yaratılmıştır.
Hayatı bilerek ve hakkını vererek yaşamak bilgi dağarcığının dolu olması sonucunda bize başarı, sevinç ve mutluluk olarak yansır.
Bilgi ve genel kültür kapasitesinin yetersiz, sınırlı olmasıyla belirli bir yaşa ulaşmış insanlar yüksek bilgi düzeyine ulaşacağı şekilde eğitim programına alınsalar, o programın sonunda geçmişte ne denli boş ve gereksiz bir hayat sürdüklerini anlar ve itiraf ederler.
Bilgi, yaşanan günlere anlam katan en değerli hazinedir…
Cehalet zehir eder !
Her türlü karar almak ve bu kararları uygulamak beynin fonksiyonları arasında ve kullanılması da bilgili olmakla doğru orantılıdır.
İnsanı, dolayısıyla hayatı yöneten beyin IQ 250 – 300 ( İntelligence Quotien – Zeka seviyesi, zeka katsayısı – Zekayı ölçme testlerinden çıkan değer.) arası bir değerde en yüksek kapasiteye ulaşır. Bu seviyeye ulaşmak ise pratiği bilgiyle harmanlamak becerisini göstermeye bağlıdır.
Pratiği değerlendirmek tek başına anlam ifade etmez. Ancak bilginin itici gücüyle muhakeme süzgecinden geçtiğinde değerlendirme paragraflarını sunmaya başlar.
Yani bilgili bir insanın beynini kullanmasıyla, cahil bir insanın beynini kullanması arasında büyük fark vardır...
Değeli okurlar, pek çok yazımızda ve ortamda sürekli olarak bilginin faziletlerinden bahsediyor ve bilgisiz, kültürsüz kalmayı yeğleyenleri bazen de acımasızca eleştiriyoruz.
Haklı mıyız ?
Evet…
Peki o zaman bilgili, kültürlü olmasına rağmen herhangi bir durumu muhakeme edemeden, tez canlılık ve hoşgörüsüzlükle karşılayan, yorumlayan, değerlendirme yapanları hangi kategoride ele alalım ?..
Onca yıl yüksek seviyede eğitim alan doktorlarımızdan bahsediyorum…
Tedavi edip şifaya kavuşturduğu bir insan ya da yakınları tarafından minnet ve teşekkürle karşılık bulmayı beklerken hakaret ve kaba kuvvetle karşılaşması elbette bir insanın karşılaşabileceği en büyük hayal kırıklığıdır !
Olaylara ve ortama belirli bir ölçü ve onun üzerinde tahammül göstermek her insan için mümkün değilse, onların kabulüyle sabır ve hoşgörünün anlamından söz edebiliriz.
Karşısına gelen bir hasta ya da yakınının kendisiyle aynı bilgi, kültür ve dolayısıyla görgü seviyesinde olmadığını idrak etmesi, üstelik psikoloji eğitimi de almış olan bir ilim insanından beklenesi en doğal tepki olmalıdır.
Aldığı eğitimin sonucunda, olaylar ve insanlar karşısında, kendine hakim olmayı başararak, problemleri sükunla çözüme kavuşturmak da kendi sorumlulukları içinde özetlenebilir…
Akıl ve ilimin birleşmesiyle hoşgörünün ortaya çıkmasından daha doğal ne olabilir ?..
Esen kalın.