DOKTORDAN HER ŞEY BEKLENİYOR..
DOKTORDAN HER ŞEY BEKLENİYOR..
Sağlık bozuklukları üzerinde doktorlarla hastalar arasında ciddi güven bunalımları yaşanıyor. Doktorlar klinik uygulamalarında hastalarına:
“ Neyiniz var? Şikayetleriniz nelerdir?” deyince, hastadan binbir şikayet sesleri yükseliyor. Kalp atışları, romatizma, tansiyon, kas ağrıları, bunalım, uyku bozuklukları, farklı ruhsal rahatsızlıklar, ülser, dolaşım, mide bağırsak sorunları, baş dönmeleri, göz kusurları ve endişelere bağlı bir çok sağlık arızaları peşpeşe doktorların önüne konuluyor. Hasta vücudundaki dertleri ve sıkıntıları ayırt edemediği için doktorundan genel bir iyileşme bekliyor. Yaşamın temel önkoşulu ise, hastalığını en iyi bilecek kişi hastadır. Bunun için de önce vücudunu tanıması gerekecektir. İşte, asıl sorun burada yaşanmaktadır. İnsan bedeni bir bulmaca yumağıdır. Bugünkü modern tıp bile, insan vücudunun gizli mekanizmasının derinliğini çözebilmiş değildir. Bütün bilinenler yüzde on düzeyinde durmaktadır. Dünya tıbbı, kendi içerisinde, daha derin bir kaynakla ilişkiye geçebilmek için deneylerini devam ettirmektedir.
Şu halde hasta, öncelikle kendi kendisinin doktoru olabilme bilincine varmalıdır. Tıp bilimcilerinin öğretileri bunun üzerinde yoğunlaşmalıdır. Televizyonlarla ve çeşitli yayınlarla, “otculuk”, topluma enjekte edilmeye çalışılıyor. Nelerle beslenmemiz gerektiği, alternatif tıp olarak hastaların önüne sunuluyor.
Yanlış bilincin kapsamına kapılan hatalarda; sağlıksız duruma düşünce, hastalıklar üzerinde “kuşku, kaygı” verici algılar oluşuyor. Doğru tedavinin ortaya çıkabilmesi için hastalar vücut sistemini tanımakla donatılmalıdır. Kendine güvenli bir kişi, bademcik hastalığına neyin etki ettiğini hemen farkederse, doktorun tedavisi kolaylaşır. Ama, bilincimiz ya da dikkatimiz, zihin-beden ilişkilerinden uzaksa, doktorunuzu bilmece çözmeye zorlarsınız.
Hastalıkların ve tedavilerin “görünmeyen hekimleri”, insanın içinde yatmaktadır. Yaşadığı çevrede enerji çöküntüsüne uğrayan bir vücudu, başınıza kırk tane doktorda toplasanız hızla düzeltemezsiniz.
Çağdaş bilim, biyolojik ritimlerin vücuda akan enerjiyle nasıl karşılıklı etkileşim içine girdiğini çözerse; hiç kuşkusuz, insanın büyüleyici yanı ortaya çıkacaktır.
Doktor alışılmış tedavi biçimine göre hastasına: “Neyiniz var? Şikayetleriniz nelerdir?” derse, hasta önce kendisinin o anki güveni ve moralini test etmelidir.
İsminin hatırlayamadığım ama, yabancı bir doktorun yazısında okumuştum: “Beden, istenen sonucu elde etmek için insanın ardından gider.” Unutulmasın, doğal iyileşme insanın içindedir.
Doğada bizim dışımızda olup bitenleri anlamaya çalışalım. Kedileri, ağrılarını giderecek otun ne olduğunu bilirler. Yanılmadan, yüzlerce ot arasından ayırt ederek tedavilerinde kullanırlar. Kedide depolanmış elektriksel kurye, ona bu seçme algısını kazandırıyor. Evrende her şey gereklidir. Fakat, insanoğlu hala, organlarının nasıl çalıştığını bile bilmiyor. Otçuların peşine katılmış gidiyor.
DOKTORUN CEVABI
Bir doktora sormuşlar:
“Size göre en tehlikeli hastalık hangisidir?”
“Kalp hastası”
Niçin?”
Çünkü, o kadar aniden götürür ki, vizite parasını bile almağa vakit bulamayız..”
NE DEMİŞLER: “Sigaranın bir öteki adı, “tabut çivisi”dir..”