DEMOKRASİNİN ÜZERİNDEKİ LEKE SİLİNMELİ
FARKLI TARAF
12 Eylül darbesiyle ordu yönetime el koydu. DEMİREL hükümeti düşürüldü. Milli Güvenlik Konseyi kuruldu TBMM kapatıldı. Binlerce onbinlerce insan Mahkemelerde yargılandı, tutuklandı, fişlendi, vatandaşlıktan çıkarıldı, idam edilenler oldu.
Siyasi partiler kapatıldı. Siyasi Parti Genel Başkanları tutuklandı. Liderlere siyasi yasaklar getirildi. Darbe Anayasası yapıldı.
Darbeden bugüne Kırküç yıl geçti Anayasada ondokuz defa değişiklik yapıldı. Yeni sivil bir Anayasa yapılamadı. Bütün bunlar oldu da ne oldu. Değişen bir şey olmadı. Türkiye ileriye gidemedi, yerinde saydı.
Darbenin gerekçesi 1980 öncesi anarşi ve terör olaylarıydı. Rahmetli DEMİREL görev ve yetki verildiği halde 11 Eylül’de bitmeyen anarşi ve terör eylemleri 12 Eylül’de nasıl durduruldu bu düşündürücüdür.
12 Eylül sabahı evinden erkenden alınan rahmetli DEMİREL eşi Nazmiye hanıma sen gelme burada kal, cezaevinde uğrayacağımız hakaretlere, itilip kakılmalara dayanamazsın demesine rağmen rahmetli Nazmiye hanım kabul etmemiş, eşini yalnız bırakmayarak oda cezaevine girmiştir.
Osmanlı döneminde 16 defa ihtilal yapılmış ve koskoca imparatorluğun çökme nedenlerinden en önemlisi bu ihtilaller olmuştur. Ben Cumhuriyet tarihinde yaşanan bu tür ihtilalleri yaşadım. Bu darbelerin hiçbir yararının olmadığını, Ülke ekonomisine büyük zararlar verdiğini biliyoruz. 12 Eylül oldu da ne oldu. Siyasi Partiler yeniden ayrıldı. Milletimiz Siyasi yasakları kaldırdı. Olan onbinlerce aileye oldu. Ülkemin yönetiminde zorlanacaklarını anlayan konsey üyeleri rahmetli DEMİREL başyardımcısı rahmetli ÖZAL’a görev vermek zorunda kaldılar.
1960 ihtilalinden sonra ben MENDERES’in devamıyım diyen DEMİREL tek başına iktidara geldi, 1980 ihtilalinden sonra da DEMİREL’in sağ kolu ÖZAL tek başına iktidara geldi. Daha sonrasında yasağı kalkan DEMİREL önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı oldu. Darbenin faydasından çok Ülkeye zaman kaybından ve ekonominin bozulmasından başka faydası olmadı.
Ülke yönetiminde elbette iktidar partilerinin hataları olmuştur. Ancak en büyük hizmetler ve reformler tek başına iktidarlar döneminde olmuştur.
Ama muhalefet partisi uzun yıllardır iktidara gelemeyiş nedenini araştırıyor. Değişmek ve Milletle helalleşmek istiyor, bir türlü başaramıyor. Bana göre bu ihtilallerin oluşmasında Ana muhalefetin bilerek veya bilmeyerek önemli rolü olduğu ortada. TBMM’de Anayasanın değiştirilebilmesi ve zor dönemlerde zorlukların aşılabilmesi için ana muhalefetin desteğine ihtiyaç olduğu bilindiği halde ana muhalefet bu görev ve sorumluluğunu dün olduğu gibi bugünde yerine getirmiyor.
Kırküç yıldır yamalı bohçaya dönen Anayasa ve seçim sistemi bir türlü değiştirilmiyor. Ülkenin gündeminde yani sivil anayasa olduğu halde ama muhalefet hergün TV ve basında CHP kurultayında kimin Genel Başkan adayı olacağını tartışıyor. Ülke meselelerine çözüm projeleri üretmek muhalefet partilerinin de asil görevi olduğu bilindiği halde bu görev yeterince yapılamadığından uzun yıllardır, iktidara gelinemiyor. Ülkemizde yaşanan tabii afetlere, hastalıklara, terörle mücadele ve komşu Ülkelerdeki savaş tehlikelerine vede hayat pahalılığına rağmen, muhalefet yıllardır seçim kaybediyor. İktidar Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak tek başına iktidar olmaya devam ediyor.
12 Eylül’den söz edilince rahmetli Cumhurbaşkanlarımızdan merhum DEMİREL’in fıkrasıyla noktalayalım.
İhtilal günü tutuklama kararı verilen siyaset adamları yolda yemek molası verdiklerinde bu konuda tecrübesi olan DEMİREL anılarını anlatırken rahmetli Deniz BAYKAL beyefendi geç kalıyoruz artık kalkalım deyince
S. DEMİREL :
-Geç kalırsak sayın BAYKAL bizi zincir bozan kabul etmezler mi? Sanıyorsun deyince hep birlikte gülüşerek yola koyulmuşlar.
Zincir bozandan içeriye girerken S.DEMİREL, bunlarda geçecek hiç üzülmeyin, bunu bize reva görenlerin yanlarına kar kalmayacak bu yaptıkları bize değil Ülkeye zarar veriyor, yaptıklarına pişmanlık duyduklarını diyecekler.
Sağlıcakla kalın