DAVRANIŞ HATALARI TOPLUMU BOZUYOR..
DAVRANIŞ HATALARI TOPLUMU BOZUYOR..
Hem itimat, hem güven duygularının erozyona uğradığını duyunca konuya farklı açıdan bakmak isterim. Günümüzde en önemli sorun olarak görünen itimat ve güven kelimeleri, cümleye yerleşince eş anlamlı oldukları anlaşılır. İnanmanın, itimatın anlam farkları güven kelimesiyle birleşiktir. Sanırım, yaşamın içinde çoğunlukla bu kelimeleri, birbirine yakınlaştırarak kullanırız.
Davranışlarımızın altına gizlenen bu anlamlı kelimeleri hemen farketmek kolay olmaz. Hayatın herkese hüsran, bedbinlik veren bu yanları ortaya çıktıkça sinir bozucu olaylar boy verir. Bu nedenle bu çarpık davranışlar, “hoşgörü” perdesi altında gizlenir, kalır.. Yerini kırgınlık ve nefrete bırakır..
Hepimizi huzurdan mahrum bırakan korkunun kaynağı da buradadır. Aynı şekilde seveceğiniz, güveneceğiniz insanları seçmekte kararsız kalırsınız. Giderek tuhaf davranışlar, sizlerin de üzerine yapışır kalır. Farklı bakış açılarına sahip insanlar, bunlarla zamanını tüketmezler. Başkalarını yargılanacak şekilde yaşamlarımıza kavga ve tartışma bulaştırırlar.
Çevremizdeki insanlara karşı olumlu duygularımızı yitirdikçe, günlük şeylerin beklentisi olan sağlık için yaşama önlemleri de sıfırlanır, gider..
Başlıca sıkıntımız budur. Karşımızdaki insanı “can kulağı” ile dinlemeye sabrımız yoktur. Konuşanın cümlesini bitirmeye sabır göstermeden sıklıkla sözünü kesip, inanç sömürüsü yapanlara dikkat edelim.
Gerginleştiğimiz şeylerin başında, “itimat-güven” gibi engeller ve sorunlar etkileşim kazanır. Kimse bu ters görüşlerle, mücadele etmesini beceremezse, soluması bile tıkanır..
Eğitimi düzlüğe çıkarmak için mücadele verilirken görevli makamların güven verici telkinlerinden de kuşku duyuluyor. Eğitim planlamaları yapılırken, bazı önlemlerde saplantılar görülebiliyor.. Dış olaylarda stratejik oynamalar olabiliyor. Politik düşüncelerin kurgulandığı noktalarda elbette ki fikir ve yorumlarımızı seçeneklerimizle değerlendireceğiz. Öz fikirlerimizi yaşamımızda uyguladıkça sevecen ve ılımlı duygularımızı da bir kenara atmayalım.
Bugün bilim insanları, toplumlardaki davranış bozukluklarına kulaklarını tıkayarak buzulların çözülüşünün, küresel ısınmanın geleceğe etkisini araştırıyorlar.
İnsanoğlu, bebeklik sürecinden sonra hayal dünyasını geliştirmenin peşinde yürüye yürüye gerçekleri kavramayı öğreniyor.
Beyin öğrenmeyle ilgili kapasitesine bilgi akışı pompalarken,
“Ne mutlu o kişiye ki, kendi ayıbını kendi görür..” hattını açık tutalım.
Herkesin bildiği sorunları bir kez daha tekrarlayalım. İlaçların yerine piyasaya sürülen takviye edici, süslü ambalajlar içindeki kimyasal maddelerin kutularına, gözle okunmayacak belirtide “ilaç değildir..” ibareleriyle karşılaşanlar, yedikleri gıdaların dozajlarını bilmeyenler, francallar ufalanırken “Aaaa, sandviç” ekmeğine dönüşmüş diyenler.. Bunların gözleri borsalardaki hareketlere takılı kalmış ise ve dünya sahnesindeki gırgırcı yabancı ülkelerin “savaş uğruna” patırtı kopardıklarını, bunun da dibinin boş olduğunu hesaplamadıkça daha çok.. Herkes herkesle “itimat-güven” bunalımı yaşamaya devam eder.
“İyi dost kara günde belli olur..”
(Not: Güne uygunluğu nedeniyle tekrar yayınlandı.)