ÇOK DİNLEYİP AZ KONUŞALIM
Genel müdüre kadın sekreter aranıyordu. Gazete ilanı verildi. Bine yakın başvuru geldi. İlk eleme yapıldı. Kalan üye yakın başvuru arasından ilk elemeler yapıldı. Uzmanlar yaptıkları elemeler sonunda aday sayısını üçe indirdi.
Bu üç adayı bir psikolog test sınavından geçirdi. Yüksek puanlı soru şuydu:
“2 artı 2 kaç eder?” Birinci aday 4 dedi.
2. aday 22 de olabilir dedi.
Üçüncü aday ise hem dört hem yirmiiki olabilir dedi”
Sonra da övünerek sordu:
“Birinci aday. Basit gerçeklerin dışına çıkamıyor. İkinci ihtiyatlı. Üçüncü ise diplomat… Hangisini tercih eder siniz?”
Genel müdür tereddütsüz fikrini söyledi:
“Uzun bacaklı sarışını”
Efendiiimmm, bu durumdayım. Yani olay şu ki gözümdeki sorun büyüdü. Hekim arkadaşım dedi ki “Bu damlaları kullan, sorun geçmez ise lazerle çözeceğiz”
Uzun-kısa ve renk seçme şansım yok. Damlaları kullanıyorum. Vaziyet giderek güçleşiyor. Klavyeyi zor görüyorum. Songül hanım yazdıklarımı düzeltir diye düşünüyorum.
Henüz görebilirken bi güzellik daha yapayım….
Başımızda bir referandum sıkıntısı var mı? Var. Hadi onu geçelim. Bir de enerji sorunu var. Durmadan elektrik kesintilerinden söz ediliyor. Bu kesintilerin ciddi teknik sebeplerle değil. Korku vermek için politik nedenlere dayandığı iddia ediliyor.
İkisi de kötü…
Konuyu şimdi gönül karartmadan ele alalım.
Amerika’da elektrikli sandalyede idam edilecek mahkumların avukatlarına akıl veriyorum…
Cezanın Türkiye’de infaz edilmesini istesinler…
Dost değil miyiz?
Burada elektrik yok diye ya sandalyeye cereyan verilmez. Ya da voltaj düşük olduğu için mahkum ölmez de olsa olsa öksürür….
Okuduğunuz gibi yine politika yapmadım. Ancak göz sorunum ciddi… Haftaya sorunsuz bir gözle görüşmek dileği ile lafı uzatmadan.
“Çok dinlememiz ve az konuşmamız için iki kulağımız ve bir dilimiz vardır.”
DİYOGENES