SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

"CİN KAFALILAR" NE KADAR, YAKININIZDA?..

Gelecek getirir.. Geçmiş götürür. Gelecekten beklenmedik, umulmadık şeyler doğabilir.. Düşüncelerin önünü kapalıdır.. Geleceği prova edemezsiniz.. Yarınlar, ertesi günler için umutlar geliştirirsiniz, ama evdeki hesap çarşıya uymaz, tersiyle de karşılaşabilirsiniz.. Sonunda kendinizi inanılmaz biçimde huzursuz olmuş bulursunuz..

Fakat, unutmayın ki, bir çok mucizeler yarınlarla yaşamınıza girebilir. Bu bakımdan yaşamınızın değerli anları önünüze neler çıkaracak, bilinmez.. Doğal olarak yaşam böyle bir şeydir.. Gelecek, isteklerimizi tatmin etmese bile geçmişe öfkelenmeyin.. Çünkü gelecekler, hep “geldi”den ibarettir. Geçmişteki sorunlarınız, geleceğe yönelik endişelerinizi, kaygılarınızı, ümitsizliklere bulanmış bunalımlara çevirmesi halinde, bulunduğunuz günü bir “başlangıç” kabul ediniz. Öfkelendiğiniz şeyleri geçmişe gülümseyerek iade ediniz. Ben, kendimce hayatın bu açmazına karşı bir formül geliştirdim. Espri dozumu hoşgörüyle karşılayacak arkadaş veya aile toplantılarında, sohbetin hararetli bir yerinde, ani bir refleksle boşluğa doğru:

“Geldiler..” diye atak bir harekette bulunurum. Çevremdekiler bakış istikametine doğru merak ve heyecanla bakakalırlar.. Aslında gelen giden yoktur.. Ama, işin özüne kayacak olursa, hayatın “gelen-gideni..” her daim vardır.. Ve, devam edecektir. Bu:

“Gel-git” döngüsü içinde, bir “düşünce provası” yapmanız gerektiğine inanmak, sizin kazancınız olacaktır.

Bütün bunları haklı gösterecek bir liste sunalım:

“Yüzümüz, bedenimiz giderek biçim değiştirir. Kimsenin yarına ait güvencesi yoktur. Kasaptaki etin, manavdaki sebzelerin, gıda maddelerinin, tekstil ürünlerinin fiyatları tırmanışa geçer.. Ekmeğin dirhemi düşer, benzin, motorin zam furyasına şenlikle katılır. Hepimiz, ekonominin çarklarına takılıp ayarlı, ayarsız dönmeye başlarız. Hayatın bu bezdirici seyrine karşı sabıra sığınırız. Sabıra sığındıkça, iyi dileklerle beklenen yarınlar için çevrenizde kaç sabırlı insan bulabilirsiniz? Ne tuhaftır ki, can sıkıntısına karşı kendisini sabırla yatıştıracak bir insan bulmakta, görmekte zorlanırsınız.

Hiçbir şey yapmamanın güzelliğine erişmek istiyorsanız, daha çok gevşemeyi deneyiniz. Unutmayın ki, sizleri yarınların yumağını çözmeye zorlayan evreni yargılamak mümkün değildir.

O halde, sorunları hep acil durumlar gibi görme huyundan vazgeçerek kendi kendinize şöyle seslenin:

“Geldiler..”

Peki gelen kim, in mi, cin mi?

Masrafınız gelirini aşmış mı? Cep, telefonlarınıza “dolandırılmayın” uyarıları yapılıyor mu? Çevrenizdeki “cin fikirliler” toplumu kuşatıyor mu? İyi ve kötünün, keyif ve acının rotasında, cin’ler cirit mi atıyor?

Bu gerçekleri hayatınıza almakla, hiçbir vakit “cin çarpmışa” dönmezsiniz..

Çözüm, “Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır.” Sözüne, bakış açımızı ayarlamaktır.

“İnsanların kusurları kendi gözlerine nadiren görünür. “İngiliz sözü)

CİN SİYASETİ

Öbür dünyada Roosevelt, Churchili ve Stalin yargılanırken sıra son isteklerinin sorulmasına gelmiş. Roosevelt: “Rus’ların haritadan silinmesini isterim.” Demiş. Stalin: “Amerika’nın yerle bir olmasını dilerim.” İsteğinde bulunmuş. Churcuhili ise: Roosevelt ve Stalin’in isteklerinin yerine getirilmesi benim de tek arzumdur.” demekle yetinmiş..

<