ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

CESARET ESARETİ YENDİ

Başakşehir’in kazanmaktan başka çaresi yoktu. Beraberlik dahi yetmiyordu. Ta başından beri zordu grup. Roma ve Mönchengladbah isimleri ortaya çıktığında grup Avrupa liginin bir tık üstündeydi.  Gelinen en son noktada gerçekleştirilen adeta bir mucizeydi. Alman Bundesliga futbol liginin liderini hemde evinde yenmek her babaayiğidin harcı da değildi. 

Sakin ve sabırlı başladılar. Hadlerini bilerek oynuyorlardı. Rakip çok güçlüydü. Nasıl saygı duymasınlardı? Bir hafta evvel evlerinde başka bir Alman devi olan Bayern Münich’i 2-1’le geçmişlerdi. Ancak Başakşehir’e karşı kazanmaları gerekmiyordu. Beraberlik onları ikinci tura taşıyacaktı. Teknik patronları Marco Rose, bir hafta önceki kadrodan çok fazla oynama yapmamıştı. Hofmann’ın yerine Neuhaus oynarken, Plea ve Stindl formalarını Hermann ve Embolo’ya kaptırmıştı. Özetle Bayern’i deviren kadrodan tam sekiz oyuncu sahadaydı temsilcimize karşı. 

KADER GAYRETE AŞIKMIŞ

Okan Buruk takımı sahaya sürdüğünde; “Aman önce tutayım, sonra atayım” kilişesine girmeyen bir kadro vardı sahada. 4-2-3-1 dizilişinde ne iki defansif ön libero vardı ne de son zamanlarda moda haline gelen üçlü merkez orta saha patentli bir yapı. Aksine Buruk sistemini klasik düzende kurarken bir 6, bir de 8 numara kullanarak; Topal ve Kahveci, oyun geçişlerini de doğru yapmayı hedeflemişti. Amacının kazanmak olduğunu en başından belli etmişti Okan hoca. 

Oyunun can alıcı noktası Demba Ba’nın oyuna girdiği 67. dakikaydı. İkinci devrenin başlangıç düdüğüyle beraber Almanlar baskı altına almaya başlamışlardı Başakşehir’in kalesini. Sadece ceza alanında değil orta sahada da feci şekilde bocalıyorduk. Elia ve Visca’nın topu öne taşıma yetenekleri bu baskı altında kısıtlanırken, orta sahaya yardıma gelmeye çalışan Crivelli merkezde hiç top tutamamış, arkadaşlarına istasyon olamamıştı. Aleksic zaten kayıptı! 

Okan hoca karar vermek zorundaydı. Ya Demba Ba’yı alacak, cesaretle pusuya yatıp son dakikaya kadar golü kovalayacaktı veya Azubuike tercihiyle iyice defansa kapanıp, son dakikaya kadar savunup kontra arayacaktı. Buruk büyük bir sınav verdi ve cesaret dedi. Kapanmadan, sokak tabiriyle geriye gömülmeden oynamayı tercih etti ve sahaya ikinci santrforunu aldı. Bu tercih rakip takımın hocası Rose’u mutlaka tedirgin edecekti. Alman teknik adam ancak 11 dakika dayanabildi.  Sahaya Bayern maçında oynattığı Plea ve kaptanları Stindl’yi alsada, ki ikisi  de forvet oyuncusuydu, normal sürenin sonunda gelen gole çare olamayacaktı. 

Galatasaray’a karşı Ali Sami Yen’de daha defansif bir 11 tercih eden Okan hoca, o karşılaşmayı da Gulbrandsen tercihiyle çözmüştü. Turu Crivelli getirsede Perşembe gecesindeki Demba Ba hamlesi ve hocanın ortaya koyduğu cesaretle karar alabilme yetisiydi esas olan. Evet futbol oyuncuların oynayıp skor ürettiği bir oyundur ama kenardaki teknik adamda sahadaki ritmi, uyumu, ahengi sağlayan ana faktördür. Bu turun gerçek sahibi karşılaşmaya başlarken ve oyunun gidişatında aldığı cesaretli ve meydan okuyan kararlarıyla Okan hoca’dır. Teşekkürler Okan Buruk. İnşallah en azından bir kaç tur daha ileriye götürürsünüz takımınızı. Umarım yolunuz final olur...

 

<