Bülbül susunca…
Bülbül elimizden az çekmemiştir. Divan şairlerine bir bakın, hemen her şairin bülbül ile ilgili mısraları vardır. Bülbül güzel ötücü bir kuş. Gül dallarında neşideler okumaya bayılır. Gül dalındaki diken göğsünü kanatır ama o yine de gül dalına konmaktan vaz geçmez. Üstelik de bütün kıskanmalarına, kahrolmalarına rağmen gül yağını da kendisi yerine başkası sürünür. Bülbül hep öter. Ama o ötmelerin hepsi neşe sanırsanız aldanırsınız. Ağıttır. Feryattır, figandır. Ama insan kulağına bütün o sesler neşe verir. Ah diye seslenebilse bülbül. Ötüşümün dışı seni mutlu eder ama içi beni kahreder, diyecektir.
Bülbül susar mı, susmaz. Can bedende olduğunca susmaz. Ama can bedende kıyamete kadar durmaz.
Xxxx
Gece karanlığı, loş ışıklı bir mekean, yarasaların sevdiği, var olduğu, yaşadığı, mutlu olduğu alanlardır. Karanlık kötülük gibidir. Ama ona da ihtiyaç var. Eğer kötülük olmasaydı iyiliği nasıl tarif edecektik, bir düşünün. Karanlık da böyle, aydınlık varlığını karanlığa borçlu. Hayat kendini ölüme borçlu. Hüzün olmasa, elem, keder, acı, üzüntü olmasa saadeti, mesutluğu, mutluluğu kime anlatabiliriz!
Bülbülün güzel ötüşünü fark ettiren karganın gaklarıdır. Var edilmişler içinde lüzumsuz bir nokta yok.
Xxxx
Çok üzülüyorum. Elemim denizler kadar. Var edilmişler içinde lüzumsuz tek nokta yok ama, var edilmişlerin yaptıkları akılları hastaneye düşürüyor. Toplum hayatında siyasi tercihlerle yapılan yanlışlar ve on yıllarca sürecek faturaları. Geleceği görmeyen, günü kurtarmaya bakan aydınlar, bürokratlar. Hükümete, icraya ‘ben sendenim’ mesajları veren ve yerini sağlamlaştırmayı amaçlayan demeçler. Utanıyorum. Üzülüyorum.
Xxxx
Sizin de böyle duygularınız oldu mu hiç? Yaşadığınız hayatın size ait olmadığını düşündüğünüz olmuştur. Bir saray çocuğu köle pazarına düşmüşse, parası çok, göbeği büyük bir zengine satılıyorsa, o çocuk yaşananlar karşısında şaşkın, ‘Bu hayat benim hayatım olamaz’ diye düşünüyordur.
Paracıl toplumda parayı ihtiyaçları dışında gereksiz gören ben, ihtiyaçlarını da son derece aza indirgemiş olan ben şaşkınım. Yaşadığım bu hayat benim hayatım olmayabilir.
Xxxx
Arkadaşlarım, içinde bulunduğum çevre, toplum çıldırmış olmalı. Herkesin semaya el açtığında Allah’dan istediği tek dilek para. Parayı kazanmak, almak için eskiden sadece çalışılırdı. Şimdilerde mecbur kalmadıkça çalışılmıyor.Çalışarak para kazanmak, yeteneksizlik, başarısızlık, eblehlik olmuş. Toplumun anlayışı bu.
Xxxx
Kişisel gelişim kitaplarına bakınız, kimseyi var saymadan bireye kendini geliştirmesi öğütleniyor. Toplumun diğer bireylerinin gelişmediği, sadece birkaç bireyin gelişmesi, onları yalnızlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Yanlış kitaplar ve yanlış düşüncelerdir. Tek tek gelişmiş bireylerden oluşan gelişmiş toplum olur diyeceksiniz. Demeyiniz. Yanlıştır.
Bir tavan düşününüz. 2 metre 15 santim yüksekliğinde, toplumun boyu için sınır bu ise hiçbir bireyi geliştirerek 2 metre 16 santime ulaştıramazsınız. Gelip 2 metre 15 santime uyum sağlayacaktır.
Milletime bir yükseklik belirlemiş aşkın güçler. Bu belki de en aşkın gücün biçtiği kaderdir. Bütün diğer sebepler, İlahi sınırı dayatmakta olabilir. Çünki sonun da O’nun dediği olur.
Xxxx
Yüksek duygularımla çok güzel bir insan olabilirdim. Zaaflarım olmasaydı. Zaaflarımla çok zavallı bir adamım. Kemalat ve zafiyet arasında bir denge tutturabilmeye harcıyorum tüm enerjimi, gücümü.
İçimde karga da var bülbül de. Karga gaklarını duyduğumda içimde hüzünleniyorum. Üzülüyorum. Bülbül sesiyle mest oluyor gönlüm. Ah keşke bülbüller susmasa. Göğsüne batan dikenlerin verdiği acıyla da olsa, gülün rengine ve kokusuna övgüler de dizse, hiç susmasa bülbüller. Gül yağını eller sürse de bülbül yine de susmasa. Ah demek istemiyorum. Her ahım bir körük olabilir içimdeki alevlere.
Xxxx
Çal kemancı, çal udi efendi senin için keyif zamanı. Maça kızını sen kaptın. Sadece kızlar değil, maça kızı da çalgıcıya gidermiş. Bunu öğrendim. İşte tam da bu hengamede hak ettiğim hayat bu mu, ben bunu mu yaşamalıyım, yaşadığım bir başkasının hayatı olabilir mi diye düşünüyorum.