Bu yazı Kültür Bakanlığı'na
Ne zaman kitap fuarına gitsem aynı sancılarım tutar. Gitmeden de edemem. Bir değişiklik, bir gelişme, bir farklılaşma umut ederek giderim. Kitap tezgeahlarını seyrederken, kitapların isimlerine ve kapaklarına bakarken sancılarım azdıkça azar.
Kendimi İsveç’te, Norveç’te, Kanada’da ya da başka halkı Müslüman olmayan bir ülkede sanırım.
Hani o ülkelerde olsam, ora halkının dini, imanı, irfanı başka olduğu için, onlara İslam ahlakı, imanı, irfanı tanıtılsın isterim. Ekseriyetin başka bir dini, imanı, inancı, kültürü, irfanı, ahlakı varsa, bir başka medeniyetin içinden bilgiler veren kitaplar önem kazanır. Ama Türkiye’de, halkının tamamına yakını Müslümanken, iaman, ahlak, irfan aynı kaynaktan geldiği halde bu insanlara İslam ahlakı, İslam estetiği, İslam’da çocuk eğitimi, İslam’da aile hayatı adındaki kitapların tam bir zekea özrü olduğundan yola çıkarak sancılarım artar da artar.
Xxxx
Fikir ve Sanat Eseri Telif Hakları ile ilgili kanun düzenlenirken lütfen bu sancılı adama kulak veriniz.
Müellifi ölmüş, varisleri kalmamış, ya da varislerine ulaşılamayan eserlerin orta malı olmaktan çıkarılması şart. Mehmet Akif ve daha eski müelliflerin eserleri, (Mevlana, Hafızı Şirazi gibi) telif ödemesi olmadığı için onlarca yayınevi tarafından sorumsuzca basılıyor. Birbirinden aktarma eserler. Kültür hayatına bir katkısı da olmuyor. Şeyh Şamil, Amakı Hayal, namaz hocası, namaz kitapları, Kur’anı Kerim, ilmihaller, tercümeler, tefsirler. Hemen her yayınevi tarafından basılıyor. Batıdan, Doğudan çevrilen kılasikler her yayınevi tarafından basılıyor. Hepsi birbirinde kalitesiz, hepsi birbirinden sorumsuz, laubali ve derbeder.
Kanuna şu cümle konulmalı:
‘Müellifi ölmüş, varisi kalmamış veya varisine ulaşılamayan eserlerin telif hakkı Kültür Bakanlığı uhdesindedir.’
Xxxx
Kültür Bakanlığı kendisine geçen telif haklarını her yıl ihale ile bir yayınevine verir. O yayınevi de bilir ki, o kitabı sadece kendisi basacak ve dağıtacak, satacaktır. Bunun için 3 yıl, beş yıl gibi bir süre ve bin, iki bin, on bin nüsha şartı ihale sözleşmesinde yer alır. Böylece aynı kitap her kitapçı tezgeahında başka başka yayınevi yayını olarak görülmez bu keşmekeş de sona erer.
Kılasiklerin yayınlanması ise tam bir karmaşa. Harp ve Sulh, Suç ve Ceza, Vadideki Zambak, Sefiller. Bu eserleri yayınlayanlar kiminle sözleşme yapmışlardır? Kitabı aslından tercüme mi etmişler? Hayır. Piyasadaki kitapları toplayıp bir karma yapıyor ve kendi yayınevi logosuyla yayınlayıp satışa sunuyor. Bu hakkı nereden alıyorar, bunlara neden bandrol veriliyor. Evrensel çapta ve boyutta kul hakkı yiyerek para kazananlar, hiç Allah!tan korkmazlar mı? Korksalar iyi olur.
Xxxx
Bir konuşmamda bunları konu ettim diye o konuşmaları düzenleyen kişi beni kara listeye aldırdı. O şimdi yok. Hak ve hakikat için çaba harcamayan o adam, bana dedi ki, kitapçılarla, yayınevleriyle iş yapıyoruz, onları gücendiren konuşma ve konuşmacılara izin veremem.
Tamam. Şimdi emekli oldun dostum. Hak ve hakikatin hatırı her hatırda yüksek olmalıydı. Sen kitapçıların hatırını hakkın hatırından daha yüksek tuttun ve şimdi yoksun.
Kimler gelmiş, kimler geçmiş
Biz yok iken dünyadan.
Xxxx
Kültür Bakanlığı bu aynı kitabı başka başka yayınevinin hem de telifsiz basmasına bir son vermeli. Yayınlanan kitapların da hangi alanda ise, o alana ait bir takdir heyeti, şurası tarafından değerlendirilerek teşvik edilmeli veya kınanmalıdır.