RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Biraz seviye…

Hangi kesime bakılırsa bakılsın bir seviyesizlik dalgası ile karşılaşılıyor. İnsanlarımız birbirini sevmiyor. Çıkar ilişkileri bütün olan-biten. Kişiler birbirlerini kullanabildiğince, birbirine değer veriyor. Aynı takımın taraftarları bile kendi aralarında tartışıp, yorum farklılığını kanlı-bıçaklı kavgaya dönüştürmekten kaçınmıyor. İnanç hayatının çeşitli derinliklerinde olanlar, siyasetin çamuru ile kendi çamurlarını birleştirmiş olanlar, para kazanma meselesinde meslek birliğinde buluşanlar, kol ve beden gücünü kiraya vererek köle olanlar, ilim adamı sıfatını kazanmış olanlar. Hemen her tarafta bir seviyesizlik dalgası.

 

Xxxx

 

Seviye kendi başına yaşayan, kimi-kimsesi olmayan, küçük zenaatkear, toprak işleyen, hayvan yetiştiren insanlarda var olduğunun hayal ediyorum.

Bir insan hak etmediği şeyin peşinde ise, onu elde etmek için etki ve yetki sahibi olduğunu sandığı kişilere tabasbus yapıyorsa, hayvan benzetmesiyle kuyruk sallıyorsa, riyakearlık ediyorsa, daha argo söyleyişle yalakalık yapıyorsa o insanda seviye kaymış demektir.

Yani her insan kendini denetimden geçirebilir. Bir seviyesi var mı-yok mu?. Seviyesi düşük mü- yüksek mi? Orta halli mi, idare eder mi? Her insan kendini deneyebilir.

 

Xxxx

 

İnsan kendini hesaba çekilmeden önce, hesaba çektiğinde acı bir manzara ile karşılaşabilir. Kendi kendine durumu incelediğinde aklıyla, ruhuyla, vicdanıyla baş başa kendini değerlendirdiğinde kendisini de mutsuz edecek bir levha ile karşılaşabilir.

Erenlerden kimilerinin şöyle eseflendiğine şahit olunur. Bir insanlara bakıyorum, ahlaksızlık, ilkesizlik, seviyesizlik kahroluyorum. Hepsinden ben daha iyi görünüyorum. Sonra dönüp bir de kendime bakıyorum. Eyvah ki, eyvah. Bu işler bana kaldıysa her şey bitmiş demektir, diyorum.

Boşuna değildir bu eseflenme.

 

Xxxx

 

Bir dostum şöyle anlatıyordu:

İnsanlar tanıdım beni çok değerli buldular, gönlümü hoş tuttular. Beni, beynimi, düşüncelerimi ve sonunda duygularımı kullandılar. Kullanıldığımın farkına vardıp biraz mesafe koyduğumda, selam, teşekkür, hatır sorma, merhaba, vefa, dostluk, sevgi, muhabbet ve asıl önemlisi nezaketten eser kalmadı.

O gülen sahte yüzler kendilerine yapılan lütuflara bile teşekkür etmek nezaketinden mahrum olunca insan seviyesizliğinin hiçbir şeye benzemediği görülüyor.

Çoktandır bir arkadaşınız sizi aramıyorsa, dolaylı gönderdiğiniz hediyeyi aldığı halde teşekkür etmek için telefon etmiyorsa, sizi sevmediğini düşünmeyiniz. O nezaketten yoksun biri olduğu için öyle davranıyordur.

Ben buradayım, kapım herkese açık, gelen gelir, gelmeyeni aramam havasındaki insanlar kötü insanlar değiller ama kendilerini çok önemseyen enaniyetli, benmerkezli insanlardır. Kibirli insan, kendini aşırı beğenen insan, nefsini putlaştıran insan asla bir seviye sahibi değildir.

 

Xxxx

 

Vefa, muhabbet, şefkat, fedakearlık, diğergamlık, isar, cömertlik, mükrimlik, hatırşinaslık, kadirbilirlik. Ah daha ne çok kelimemiz var eski sözlüklerde kalan.

Şarkı sözleri hayatın her alanında yaşanan duyguların ifade edilmesi için sanat damarında akıtılan kan gibidir. Baki Duyarlar’ın güftesinin tam zamanıdır.

Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim
Her şeyimi uğruna ben boş yere mi verdim

Yalan sözlerle aldatıp seninim derdin
Her şeyimi, uğruna ben boş yere mi verdim

<