BİR SEÇİMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ (2)
Atatürk’ün partisi; “kinlerine sahip çıkın” diye ajite edilenlerin zaten hedefiydi. Menderes’in partisi, genç lideri ile yükselme koşulları arıyordu. Erbakan hocanın partisi ise; onu sırtında vuranlara ders verme peşindeydi. İktidar partisinin kurucuları ve yöneticileri olarak parti kuranlar da, rüştlerini ispat etmek istiyordu. Eski içişleri bakanlarından olan bir diğeri ise; yeni dönemde Başbakan olma hesabı içine girmişti. Ama seçime çeyrek kala masadan kalkarak “seçilecek aday” arayışına girmiş; “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar” diyerek bir buçuk yıldan beri ittifak etiklerini suladı..
Bu koşullarda seçime gidildi.
Bir akademisyen ve eski ülkücü biri (Sinan Oğan); “cehennemin kapılarını kapatacağız” diye ortaya çıktı. Altılı masadakiler gibi iktidar muhalif idi. Fakat eski siyasetçi ve akademisyen Y. Halaçoğlu’na; “aday olması için imza çağrıda bulunduklarımdan özür dilerim” diye söyletecekti.
Bir başka Ülkü Ocakları eski genel Başkanı (Atilla Kaya); “ben cehennemin kapılarını kapasın diye imza vermiştim, cehenneme odun taşısın diye değil” diyerek esef ettirecekti.
Eski ülkücü başkanlardan bir diğeri de (Suat Başaran); “bir kişiyi lider beller, peşine takılırsın; sonra görürsün ki o da garip bir emir kuluymuş” dedirtecekti.
14 Mayıs 2023 günü, 4 Cumhurbaşkanı adayı vardı. Seçime katılma oranı, %87.04 oldu. Beşli ittifakın adayı R. T. Erdoğan %49.52, altılı ittifakın adayı K. Kılıçdaroğlu %44.88 oy aldı. Aleyhine komplo kumpas kurulan Muharrem İnce, çekildiği halde %0.74, cehennem kapılarını kapatma iddialı Sina Oğan %5.2 oy aldı.
28 Mayıs’ta yapılan 2. Tur seçimde ise, katılma oranı %84.15’e geriledi. Cehennem kapılarını kapatacağını söyleyeni yanına alan Erdoğan, %52.18 oy alırken Kılıçdroğlu %47.82 oyla seçimi kaybetti. Görüldü ki Erdoğan’ın seçmeni kemik oydu. Ama Kılıçdaroğolu’nun çok bilmiş, aristokrat ve keyif sahibi olan seçmeni, ikinci kez sandık başına gitmeye erinmişti.
Altılı Masa’nın ikinci büyük partisi, masadan kalkma şantajını unutarak yine bir açıklamada bulundu: “Kazanacak aday bulmalıydık” açıklamasıyla değerlendirme yaptı. Yol arkadaşlığındaki samimiyetsizliği gösterdi. “Kazanacak aday” diye bir garantinin olmayacağı siyasi arenada, öngörüsüzlük gösterdi. Belirleyici faktörün 21 yıllık iktidar döneminde halkı yoksullaştırması, cahilliğe itmesi, ülkenin toplam kalitesini düşürmesi, yalana dayalı kara propaganda ve bel altı vuruşlar yapması ile “kılcal damarlara kadar giren devlet gücü”(1) olduğu gerçeğini kabulden kaçınıyor!
Oysa demokratik kültüre daha çok sahip olduğu savlanan kentlerde, Kılıçdaroğlu seçimi kazanmıştı. Bunun anlamı; kara propagandaya daha açık olan kır-köy oylarının Kılıçdaoğlu’ndan uzak durduğudur. Kolay ajite edilebilen veya kolay aldatılabilen kitleler; iktidar partisinin söylemlerini ciddiye almış; kendi sosyo ekonomik durumlarını ikinci plana iterek iki kez fire vermeden sandığa koşmuşlardı.
Yani; ana muhalefet liderinin deyimiyle “ahlakı meşruiyeti olamayan” bir seçim; hangi koşullarda sonlandı? Aynı gün, bir yıl sonrasının işaret edilmesi, Alican Ağa’nın bir lokmayı ağzına koyarken diğerini sofrada bellemesi oluyor.
“Tek adam sistemi” savunucusu, seçim kazanmayı kötüleye geldiği koalisyon sayesinde kazandığından hiç söz etmedi. Fakat kurduğu 5’li ittifak-koalisyon sayesinde seçim kazanılmasını nasıl açıklayacağı hala merak konusu.
Artık tren istasyonundaki makastar gibi olmak sırasıdır: Amirinin sorusunu cevaplayan makastar, aynı anda iki tren gelirse makas değiştirerek sağlıklı geçişler sağlayacağını söyler. Ancak amir, “ya üçüncü bir tren gelirse ne yapacaksın” sorusuna da; “kaçar yüksek bir yere çıkar, çıkacak gümbürtüyü seyrederim” cevabını verir (Can Ataklı’dan).
Şimdi ekonomiyi iflasa götürdüğü halde, orantısız güçle seçim kazananın lirada yarattığı durum ile gönlüne göre dizayn etmeye çalıştığı CHP’deki kolaycılıkları seetmek zamanıdır.
(1) 31.5.2013, Can Ataklı