GÜNSU SARAÇOĞLU

GÜNSU SARAÇOĞLU

Bir fuarın ardından kısa notlarım…

1-4 Haziran haftası ArtContact İstanbul 3. Uluslararası Sanat Fuarı Yenikapı Avrasya Sanat ve Gösteri Merkezi’nde sanat izleyicisini ağırladı.

Biz sanatçılar için özellikle fuar, yeni işlerimizi sanat izleyicisiyle bir arada sunma şansı yakaladığımız ortamlar olmasından dolayı daha farklı bir atmosferdir. Mart ayında ArtAnkara Sanat Fuarı’ndan sonra İstanbul’da ArtContact’ta yeniden buluştuk.

Bu yıl fuar, 120’nin üzerinde katılımcı, 1500’ün üzerinde sanatçı ve 4500’e yakın esere ev sahipliği yaptı. Yaklaşık 40 ülkeden sanatçıların eserlerini bir araya getirdi. Resim, heykel, seramik, video, performans, dijital art, street art gibi farklı sanat alanlarını barındıran fuar süresince söyleşiler, performans sanatları ve dinletiler gerçekleşti.

Fotoğraf sanatçısı Çerkes Karadağ ve Christophe Baudin-Aslıhan Çiftgül’ün fuardaki çalışmalarından, “Onlar sadece balerin ve sandalye değil, siz öyle mi sandınız?” ve “Sanat ile Unutturmayacaklar” başlıklı yazılarımda bahsetmiştim. Fuarla ilgili kısa notlarımı da sizlerle paylaşarak ArtContact ile ilgili yazılarımı tamamlanmış olacağım.

Benim için çok özel bir yeri olan değerli sanatçı Süleyman Saim Tekcan’ın muhteşem eserleri tüm zarafetiyle sanat izleyicisini ağırlıyordu. Muhteşem at heykelleri, gravürler… Sanırım onları izlemekten keyif almaktan hiç vazgeçemeyeceğim.

Beni büyülü dünyaya alıp götüren Serdar Leblebici’nin resimleri çok etkileyiciydi. “Lotus Serisi” tüm ihtişamıyla Alarmart’ta İstanbullu sanat izleyiciyle buluşmuştu.

Pinelo Art Gallery bünyesinde seramik sanatçısı Tuğba Küçükbahar’ın “MU”ve “Tekamül” serilerinden ait heykel çalışmaları sanat izleyicilerinin dikkatini üzerine topladığını belirtmeden geçemeyeceğim. Heykellerin mitolojiye dayanan kadim hikayeleri çok etkileyiciydi.

Baraz Galeri’de, Heyketıraş Maria Dimitrova Kılıçlıoğlu Baraz’ın muhteşem heykellerinden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Hele hele heykellerinin hikayelerini ve teknik detaylarını sevgili Maria’nın tatlı anlatımından dinlemek ayrıcalıktı. Heykelleri; aşkı, kadın-erkek ilişkilerini aslında hayata dair duyguları buluşturmuş.

Pinelo Art Gallery’de, bir başka değerli sanatçı dostum Mümin Candaş’ın “Barınaklar” serisinden küçük işleri her zamanki gibi sanat izleyicisini uzak diyarlara alıp götürüyordu.

Ancak bir isim daha var ki, nacizane fikrim ama gerçekten son derece başarılı bulduğum çalışmalarını hayranlıkla izledim. GUGA Gallery’de Salim Başyiğit’in Atatürk eserleri… Hayran kaldım… Muhteşemdiler. Zaten mevzu Atatürk olduğunda gerçekten hakkını veren eserler görmek istiyoruz, Salim Başyiğit’in eserleri de böyleydi.

Benim çok kıymetli bir dostum ve fotoğraf sanatçısı Nihal Gündüz etkileyici bir fotoğrafıyla İstanbul Concept Gallery / Parrhesia III bünyesinde fuardaydı.

“Bir Koca Çınar” fotoğrafının adı; İstanbul’daki en yaşlı çınar ağacının içine girerek çektiği fotoğraf izleyicileri hemen durdurmayı başaran etkileyici bir çalışmaydı.

Son olarak; bende son dönem koleksiyonum “ReBirth”’un önümüzdeki dönemde evrileceği çizgilerin sinyallerini veren çalışmalarımla Pinelo Art Gallery bünyesinde fuardaydım.

Fuardaki sanat eserleri ve sanatçılar hakkında kısa kısa notlar aktarmaya çalıştım. Bu yıl sadece ön gösterimde fuarı ziyaret edebildim ama değerli hocalarımı, sanatçı dostlarımı ve eserlerini görmek beni çok mutlu etti. Elbette kendi çalışmalarımı bir fuarda daha izleyiciyle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşadım.

Sağlıkla ve sanatla kalın,

<