BİLMEMEK DEĞİL ÖĞRENMEMEK AYIP
Sevgili dostlar, içinde bulunduğumuz İlk Öğretim Haftası’nı (Eylül Ayı’nın 3. Haftası) fırsat bilerek yine ve ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu eğitim öğretimle ilgili yazmamızın uygun olacağı düşüncesindeyiz.
İnsanlar eğitim ve öğrenimlerini ilk önce ailelerinden alır, çevresinden etkilenir, okul hayatıyla birlikte, kendisini ve kendisinin yetiştireceği çocuklarının da hayat çizgisini tayin edecek olan kültür ve bilgiye ulaşır. Burada şunu da ayrıca belirtmek gerekiyor, bütün bunlarla edinilen bilgi ve eğitim yine de yetmez. İnsanın kendi kültür dağarcığını geliştirmesi için ayrıca kişisel olarak bol bol gazete, kitap, mecmua okuyarak ve her fırsatta kütüphanelere giderek her an bilgi deryasının içinde olması gerekir. Medeni insan olmasının kendisine, ailesine, çevresine yararlı birey olarak yaşamasının şartı budur.
Bir ülkenin refah seviyesinin yüksek olması o ülkenin eğitim düzeyinin yüksek olmasıyla doğrudan ilgilidir.
Günümüze değin yapılan araştırmalar eğitim ve öğretimin suç işlemekle ters orantılı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Yani eğitim ve öğretim seviyesi ne denli yüksek olursa suç işleme oranı da o denli düşük olmaktadır. Bunun tersi durumda ise eğitim seviyesinin düşük olmasının suç işleme oranını yükseltmesi sonucunda toplum yapısının olumsuz yönde bozulacağı ve bunun da bir ülkenin geleceğini karartması kaçınılmazdır.
Bir örnek verecek olursak; günümüzde Meksika’da suç işleme oranı o kadar yüksektir ki uyuşturucuya bulaşmamış insanlar neredeyse toplumdan dışlanmaktadır. Kolombiya’da insanların dışarı çıkarken yanlarında cep telefonu bile bulundurması son derece tehlikeli olmaktadır. Venezuela’da nakit para taşımak suç işlemeyi kanıksamış insanların paranın sahibini öldürmeleriyle sonuçlanmakta. Nedenine gelince Meksika, Kolombiya ve Venezuela Dünya’daki eğitim seviyesi yüksek olmayan ülkeler arasında bulunmaktadır.
Oysa başka bir örnek bize şunu sunuyor; okuma yazma oranının %99.9 olduğu İsveç’te suçlu sayısının az oluşu nedeniyle 5 cezaevi kapatıldı. Yine İsveç, Dünya’daki en mutlu insanların yaşadığı ülkeler arasında 5. Sırada bulunmakta. İlk onda yer alan diğer ülkeler sırasıyla 1-Norveç, 2-Danimarka, 3-Avusturya, 4-Yeni Zelanda, 5-İsveç, 6-Kanada, 7-Finlandiya, 8-İsviçre, 9-Hollanda, 10-Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerin hepsinde okuma yazma oranlarının ve eğitim seviyesinin yüksekliği neredeyse tescillenmiştir.
Değerli okurlar, işin bir başka ilginç ve hazin tarafı ise eğitime boş vererek hasbelkader yaşayanların., kendisini ve çocuklarını eğitmek, kültür bilgi sahibi olarak ülkesine ve çevresine yararlı birey olmak için çabalayanların sırtında yaşamalarıdır. Çünkü yükümlülüğünün bilincindeki eğitimli insan ülkesine ve çevresine faydalı olmanın yollarını öğrenmiş ve ona göre yürümektedir.
Okullarda, kütüphanelerde, kitapevlerinde en doğru işi yapmak için en değerli zamanlarını harcayan insanların; eğitimi, ilimi, kültürü savsaklayanları sırtında taşımak zorunluğu olmadığı gibi, sorumsuzluğu bu denli normal kabul edenlerin toplumun sosyolojik yapısını bozmaya da hakları yoktur.
TÜİK ( Türkiye İstatistik Kurumu ) verisine göre ülkemizde halen 2.663.000 insanın okuma yazma bilmediği ( 2016 verilerine göre Lüksemburg’un nüfusu 582.972 ) göz önüne alındığında bu durumun ilkokuldan başlayarak üniversite mezunu olmaya kadar bir süreci ne denli etkilediğini düşünmek bile insanı korkutuyor.
Eğitime önem vererek, bilimin önemini kavrayan insanların etrafına saçtıkları ışık, üreterek ve saygı, sevgiyle oluşturdukları medeni ortamlar kendileri için en vazgeçilmez olandır.
Esen kalın.