BİLİM EVRENLE YARIŞIYOR..
Bütün bilginlerin sözlerine, halk ozanlarının şiirlerine, koşma tarzındaki manili öykülerine aklınız yatsa bile, zaman gene sizleri yanıltıcı düşüncelere taşır. Gerçeklik teorisinin gene kuşku verici pürüzleriyle karşılaşabilirsiniz. Yani, keşkelerle dolu bir yaşamın uzun ince bir yolunda, akıl karışıklığından kendinizi kurtaramazsınız.
Burçlar, avuç içi okumaları veya isimlerin genler üzerindeki şifrelerinden kâhinleşen insanlarla, günlük yaşamınızı tazeleyebilirsiniz. Ancak, her umut, birden dağılan bulut gibi uzaklaşınca avutulduğunuzu anlarsınız. İçiniz burkula burkula hayal dünyasının deryası içinde kulaç atmaya devam edersiniz.
Evren, her karış toprağını ve atmosferi bilinçle donatmıştır. Evrenin derinliği çözülmemiş bir sırdır. Bir balon düşünün, şişirdikçe genişleyen boşluğun derinliği ölçülemiyor.
Yaşam bitince enerji çözülüyor ve boşluktaki bağlantı noktasına ulaşıyor. Bilinmeyen bir sürçte tekrar dünyaya döndüğünde soyunun genlerine üretken tohum olarak yerleşiyor. Döllenme yoluyla, yaradılış mekanizmasının soyunu devam ettiriyor.
Çağımızdaki sızan verilerden, Gen Mühendisliğinin çözdüğü şifrelerle inandırıcı kanıtlara ulaşıldığı anlaşılıyor.. Bilim, bakalım hangi çözümlerden sonuç alacak..
Madem bu dünyaya canlı olarak geldik. İnsan olanın en yüce değerlerine sahip olduk.. Birbirimizi, yiyip bitirmenin anlamı ne? Niçin kötümser ve öfkeli duygularımıza esir oluyoruz?
Bunu anlamak için bedenimizin yapısına bakalım. Beyin ve kalp arasında “asıl cennet” yatıyor. Duygular bu iletişimi kalpten alarak beyine taşıyor. Hormonlar, uygulanacak bestenin notasını görevli uzuvlara ulaştırıyor.. Karakter bu alanlarda işleve dönüşüyor.. Dürtüler, yanlış hatlara bağlanmışsa negatif emareler ortaya çıkıyor. Bütün bunların içine kırgınlıkları, şiddeti, öfkeyi, canavar hisleri sağdırabilirsiniz. İradenizi freni patlamış bir araca benzetebilirsiniz..
Ama, dahi diyeceğimiz insanları bu kategoride tutamayız..
Sezgi ve düşünce güçleri kuvvetli olduğu için isabetli kararlarında yanılmazlar. Berrak bir hafızayı beyin hücrelerinde taşırlar. Bunların genlerine evrenin bilinmeyen kanallarından formüle edilmiş zeka yerleştirilmiştir. Tek ve eşsiz olmanın bedeli böyle kurgulanmıştır.
Toplumun her alanında, daha doğrusu ülkeler düzeyinde, farklı coğrafyalardan çıkan ünlü dâhilere bu gözle bakabilirsiniz.
Tek insan ve fişek gibi bir insan
Neden dünyaya geldiğinin çözümünü bulamayan ve ölünceye kadar kendi iç çekişmeleriyle boğuşan insanlar, budalaca bir yaşamın peşinde zekalarını öne çıkaramazlar.
Akıntıya kürek çekerler.. Kendilerine nasip olmadığına inandıkları zekalarını, daha ileri bir zekanın peşine takarlar..
Asıl önemli olan, o farklı zekayı bulabilmektir.