RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Beyin göçü (2)

Beyin göçü bir deyim, bir mecaj. Göç kelimesi gerçek anlamıyla her hangi bir kişinin

bulunduğu yerden bir başka yere uzun süreli, belki de ölesiye gitmesi. Cansız bir şeyin ya da

hayvanın, eşyanın yer değiştirmesine ise taşınma diyoruz.

Taşınma ve göç kelimeleri yer yer birbiri yerine de kulanılıyor.

‘Kalktı göç eyledi Avşar illeri’ diyen şair bir kabilenin bulunduğu yeri terk ederek bir başka

coğrafyayı yurt edinmesini anlatır.

Türklerin, töreye uygun yaşayanların Orta Asya coğrafyasından daha başka yaşanacak

kıvamdaki yerlere doğru yola çıkmasına da göç denilir. Gurbete gitme bir çeşit göçtür ama

ona göç denmek yerine gurbete çıkmak denilmiş.

‘Bir yiğit gurbete çıksa gör başına neler gelir’ türküsü de bu yola çıkışın tedirginliğini,

korkusunu ifade etmeye yetiyor.

Xxxx

Göç, umut dolu ise mutluluk sebebi olabildiği gibi bilinmeyenlerle dolu ise tedirginlik ve

korkuyu içinde yaşatan bir olay.

Eşya taşınır bir başka yere, insan göç eder. Kiracı taşınır bir başka ev veya iş yerine. Bir

ailenin şehir içinde kira karşılığı oturduğu evi değiştirmesi göç ile değil, taşınma ile ifade

edilir. Ama tayini çıkan bir kiracı memur ailesinin taşınması göç kelimesiyle ifade edilir.

Kimi zaman da tarihte kalmış, çok yaşlanmış bir ağaç, bir ahşap ev, bir çok fazla yaşamış

insan devrilir, ölüverir ya, işte ona da ‘göçtü’ denilir. Burada da ‘göçtü’ ile ‘çöktü’ kelimesi

arasında bir yakınlık kurulur.

Bir dili kullanırken onun bütün imkeanlarından yararlanılır. Sonradan öğrenilen dilin bütün

imkeanları asla öğrenilemez. İşte bu yüzden ana dili daha bebeklikten bütün imkeanlarıyla

öğrenilen dildir.

Xxxx

Dil, ana dili, bütün imkeanlarıyla bilinen dil, sonradan öğrenilen dil, resmi dil, milli dil,

yabancı dil. Hepsi de kelimelerden ve onlara yüklenen anlamlardan oluşur. Kelime ve ona

yüklenen anlam ile düşünür insan. O kelimelerle duygularını, algılarını, intibalarını, sezgileri,

telakkilerini ifade eder. Ama ifade etmenin hemen öncesinde düşünür. Düşünmeden

kelimelerin anlamları arasında bir işlem yapılmadan konuşulamaz. Düşünme beyinle,

konuşma kelimelerle yapılır. Ama asıl olan o kelimelere verilen, atfedilen, yüklenen anlamları

beyinde, faaliyetle, akıl etmeyle kullanmak kaçınılmazdır.

Xxxx

Kelimeleri anadan, sokaktan, okuldan, konuşmacılardan, kitaplardan öğrenen insan kimi

zaman yanlışlara yöneltilir. Bazı bilgiler günlük hayata, bazı bilgiler gelecekte yaşanacaklara

dair olur. Bazı bilgiler de lüzumsuz olur. İşte o lüzumsuz bilgiler ve ilgiler insanı bir başka

göç ile karşı karşıya getirir. Kimi insanların beyni göçer.

Çok gürültü yapan çocuklara öğretmenleri, ‘Biraz sessiz olun beynim göçtü’ diye çıkışır.

Anneden de bu sitem duyulur bazan. ‘Of, of, beynim göçtü, biraz yavaş konuşun’ der.

Buradaki beyin göçü maddi bir göç ya da taşınma değil elbette. İş yapamaz hale gelen beyin

göçmüş sayılır.

Xxxx

Bir yazar, çok önemli bir kitap yazdığını söylüyordu. ‘Sen Rockfeller’in serveti ne kadar

biliyor musun?’ diye hiddetleniyordu. Dünyayı Yahudi 13 aile yönetiyor, bunları bilmek

lazım.

Muhatabı, ‘Birinin servetini bilmem bana ne sağlayacak, bana ne, ne kadar serveti

olduğundan, ben devlete ödemem gereken faturaları düşünüyorum. Dünyayı hangi 13 ailenin

yönettiğini bilmek istemiyorum. Çünki bildiğimde de yapacak bir şeyim yok’ dedi.

‘İyi sen böyle uyumaya devam et’ dedi hiddetli yazar.

Xxxx

Muhatap tekrar söylendi, ‘ya hu böyle afaki bilgileri toplayıp gündeme getirmekle insanların

zihnini karıştırır beynini göçertirsin, başka bir işe yaramaz. Böyle afaki meseleleri bırak,

insanların huzura ihtiyacı var.’ dedi ama herkes kendi yaptığının çok önemli olduğunu sanıyor

elbette.

Beyin göçü, beynin işlevini kaybetmesi hali olarak da kullanılıabiliyor.

<