'Ben iyiyim'
Son günlerde elimde bir kitap var. Felsefe yapmayı, düşünce üretmeyi iş edinmiş birisi olarak okuduğum kitap tam dişime göre.
Değerli Hakimlerimizden Hüseyin Kılç imzasını taşıyan kitap Beta Yayınları arasında yer alıyor. 205 sayfa. Basım yılını bulamadım ama yeni olduğu belli. Kitapta 40 alıntı var ama bir kaynakça, başvuru listesi yer almıyor. Güç Savaşında Denge Noktası ADALET adıyla yayınlanmış kitabı zevkle okuyorum.
Adalet duygusunun, adalet sıfatının, adalet eyleminin ne olduğunu, nasıl gerçekleşebileceğini, önünde ve arkasında ne gibi tehlikeler olduğunu anlatıyor. Hukukla, Anayasa ile, kuvvetler ayrımı ve kuvvetler alanıyla, devletle, kurumlarla, insanla ilgili olarak adalete duyulan ihtiyaca işaret ediliyor. Yazar konuya hakim, mesleği de Hakimlik zaten. İyi çalışılmış iyi hazırlanmış, ne dediği tartışmasız açık ve aleni. Kitapta güzel misallendirmeler ve bunun için yapılan alıntılar, hikeayeler ayrıca bir güzellik katıyor kitaba. Yazarını tebrik ederken, okurlara sağlıkla okuyabilecekleri bir kitabı tavsiye etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Okunası bir kitap.
Xxxx
Kitaptan iki tane eşek hikeayesi alıp köşe yazımda anlattım. Bugün de bir inek hikeayesi alıyorum. Yazarın kendisi de bir ABD’li yazardan alıntı yapmış.
Xxxx
ABD Mahkeme salonlarını, jüriyi, savunmanın sorularını, iddianın sahibi savcının sorularını, çapraz sorgulamayı sinema filmlerinden biliyorsunuz. Öyle bir mahkeme salonunda düşününüz kendinizi lütfen.
Zanlının avukatı davacıya ısrarla soruyor.
-Siz, olay yerine gelen polise iyiyim, benim bir şeyim yok demediniz mi, haftalar sonra dava açıyorsunuz, para sızdırmak istiyorsunuz.
Köylü efendim olayı baştan anlatayım diye söze başlıyor. Ben sevgili ineğimi römorka yüklemeye çalışırken..
Avukat tekrar bastırıyor. Hikeayeyi bırak, siz olay yerine gelen polislere ben iyiyim demediniz mi?
Adam tekrar söz alarak, efendim izin verirseniz ben olayın nasıl olup bittiğini baştan anlatayım diye ısrar ediyor.
Avukat meseleyi o noktada bıraktırıp davayı kazanmaya çalışırken Hakim merak ediyor. Acaba davacı ne anlatacak diye.
Avukatın itirazını dikkate almayan hakim köylüye hitap ederek
-Sen şimdi şu olayı baştan sona bana bir anlat diyor.
Xxxx
Avukatın kıskacından kurtulan davacı köylü olayı anlatıyor.
-Efendim ben sevgili ineğimi römorka yüklemek istiyor bunun için emek harcıyordum. Bu adam koca kamyonuyla gelip römorka, bana ve sevgili ineğime çarptı. İnek bir tarafa, ben bir tarafa düştük. Yaralanmıştım, kalkıp ineğimle ilgilenemiyordum. Ama ineğin ah ü figanından çok kötü durumda olduğunu anlıyordum.
O esnada polisler olay yerine geldi. İneğin yanına gittiler. Hayvanın durumu iç açıcı olmadığı ve çok acı çektiği için polisler silahı sevgili ineğime doğrultup iki el ateş ederek onu öldürdüler. Ondan sonra bana yöneldiler.
-Nasılsın dediler.Ne diyebilirdim. Kötüyüm desem benim de hayatıma son vereceklerdi. O yüzden ben iyiyim dedim.
Bütün salon kahkahalara boğulmuş, avukat büyük bir kapan elinde kalmış olmanın ezikliğiyle kıpkırmızı.
Hakim Hüseyin Kılıç bey bu alıntıyı şunu demek için yapıyor.
Davalı, davacı, şahit, iddia makamı ve savunma dikkatle ve kısa kesmeden dinlenmelidir. Son cümle verilecek kararın boyutunu değiştirebilir.
Xxxx
Bu aslında her tartışmada, her zıtlaşmada, nizada, uygulanmalıdır. Özellikle aile içi tartışmalarda insanlar birbirini dinlemeli ve söylenenleri dikkate almalı. Söylenenleri maval ve masal olarak görürsek aile içi tartışmalar ayrılmalarla noktalanır.