FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

BAYRAM GELMİŞ, BAYRAM BENİM NEYİME

Kurban Bayramı bir vefa ve fedakârlık hatırlatır. Hz. Adem’in çocuklarından Hz. İbrahim’e, oradan Hz. Resul efendimize kadar uzanan bir hatırası vardır Kurban Bayramının. Allah’a teslimiyet, samimiyetle sınanmaktır.

Cimrinin, içten pazarlıkçının, hasetçinin kurbanında samimiyet olmadığından, Hz. Adem’in çocuklarından Kabil’in sadakasını Allah reddetti. Zira bir peygamber çocuğu olan Kabil, cinayet işledi ve kaybetti.

Hz. İsmail’in babası, Hz. İbrahim’e teslim oldu. Allah onu yüceltti ve bağışladı.

Allah’ım. O bizden iyilik, dürüstlük, vefa, fedakârlık ister, yoksa dilese nefis vermediği varlıklar yaratır ve onlar Allah’a sürekli ibadet ederdi. Fakat o, nefsimizin, kötü arzuları yene yene Rahman’ın sevgisine ulaşmamızı yeğledi. Bu istek, bizi onurlandıran bir istekti.

Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşmaz. Ona yalnız iyi niyet, halis olmak, ihlâs ve dürüstlük (takva) ulaşır.

Bayram, bir araya gelmektir. Toplanmaktır. Toplanmanın mutluluğudur.

Bayram, ziyarettir, tokalaşmaktır, kucaklaşmaktır, gülümsemektir, tatlı dildir ve güler yüzdür.

Bayram, dostluktur, barışmadır, affetmedir.

Bayram, ailenin varlığını duymaktır. Nesiller arasında yardımlaşma noktalarından biridir.

Bayram, millet olmanın şuurunu duymaktır. Kültür sahibi olmanın gururudur.

Bayram, hoşgörüdür, nezakettir, yardımlaşmadır ve cömertleşmedir.

Bayram, çirkinliklerden arınma, güzelliklerle donanmadır. Bedenin olduğu kadar, ruhun da temizlenmesidir.

Bayramlarımızı müstesna günler olarak muhafaza etmeliyiz. 

Bayram, tatile çıkma, şehirden kaçma, dinlenme değildir.

Kurban Bayramı’nın kendine mahsus adetleri vardır. Bunlar devam ettirilmeli, geliştirilerek ve mükemmelleştirilerek yaşatılmalıdır.

Bu bayram, salgın hastalık ve tabi afetler sebebi ile bu kaçıncı bayramdır ki, gönüllerimizin burukluğu geçmedi, beyinlerimizin ağrısı dinmedi. Sevinemiyoruz. 

Ben, her Kurban Bayramını Silivri, Selimpaşa’daki evimde geçiririm. 

Bayram namazı sonrası, cami avlusunda rahmetli eski Meclis Başkanımız ve değerli ağabeyimiz İsmet SEZGİN ve ailesiyle kucaklaştıktan ve bayramlaştıktan sonra kurbanlık koçumuzu alıp, kurban ibadetimizi yerine getirip ve ihtiyaç sahibi ailelere et dağıttıktan sonra ailece bayram yemeğimizi yer, akraba ve komşularla bayramlaşırdık.

Ancak son iki yıldır, salgın hastalıklar nedeni ile bu geleneğimizi maalesef bu bayram yerine getiremedik. Mahallenin çocukları bile artık elimizi öpmeye gelmedi. İnşallah bu salgın hastalıklar durur ve eski geleneksel günlere döneriz.

Gülemiyoruz, memnuniyetimiz sahte, rahatımız yapmacık. Kör bir savaşın içine düşmüş, gerçeği yitirmiş ve güzeli unutmuşuz.

Affet bizi Allah’ım. Bu mübarek bayram gününde böylesine bükük boyunlarla, tarifsiz çaresizlik içinde huzuruna çıktığımız için bizi affet.

Yardımına, merhametine ve rahmetine muhtacız. Bizi tabi afetlerden ve salgınlardan esirge. Bizi koru. Birbirimizi sevmeyi unuttuk. Birlikte yaşama isteğinden uzaklaşacağımızı düşünemedik.

Allah’ım umutlarımız bayram bayram sürünmesin. Bağlanan basiretlerimizin açılmasına, uyuyan şuurumuzun açılmasına izin ver. Uğrunda milyonlarca yavrusuna şahadet şerbetini içirdiğin bu milleti düşmanların şerrinden, tabi afetlerden, salgın hastalıklardan, muhafaza eyle. Özlediğimiz eski mutlu bayram günleri doğsun artık.

HAFTANIN FIKRASI

Başbakan, bayram günü akıl hastanesini ziyaret etmiş.

Ortamı çok beğenmiş. Hastalarla konuşma yapmış. 

Ne söylerse söylesin, hastalar Başbakanı çılgınca alkışlarken, içlerinden birinin hiç kımıldamadan durduğunu gören Başbakan merakla sormuş:

-“Sen neden alkışlamıyorsun?”

Adam gayet ciddi bir tavırla cevap vermiş:

-“Ben deli değilim, hastabakıcıyım, efendim”.

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Okuyucularımızın bayramını en iyi dileklerimle kutlarım.

Sağlıcakla kalın.

<