RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Başkasının hayatı

Çoğu kişi kendi hayatından, kendi konumundan memnun değildir. Başkalarının hayatını 

merakla izleyen bu insanlar, onun yerinde olmayı hayal ederler, isterler. Çünki onlar sadece o 

gördüklerinden ibaret zannederler gıpta ettikleri hayatı. Ama o izledikleri ve gıpta ettikleri 

hayatın bir de görünmeyen yanları var.

Bir görev sırasında, benim hiçbir şey yapmadığımı izleyerek, bana latife eden bir 

meslekdaşım, ‘yaşlanınca sizin bulunduğunuz yerde bulunmak isterim’ dedi. ‘Hiç tavsiye 

etmem’ demedim. Onun izlediği, gördüğü dakikalarım, olunmak istenen yer ve dakikalardı. 

Ama dakikalardı. Hayat ise dakikalardan ibaret değildi.

Xxxx

O nereden bilecekti benim cehennemde yaşadığımı. Kimse kimsenin hangi iklimde, hangi 

algıların kıskacında, hangi duyguların girdabında alabora olduğunu bilemezdi elbette. Ama 

kuş bakışı görülen,muhtevası bilinmeyen hayatlara gıpta eder insan. İnsan hep aldanır. Her 

dakika yeni bir şey öğrenir, aldanışlar öğrenmelerdir. Her yeni bir şey öğrendiğinde hayata 

dair, ‘bir yaşıma daha girdim’ der ama öğreneceği şey asla bitmez. Yaşı ilerlemiş olan her 

insan gibi ben de kimi zaman haddimi aşarak, ‘Hayatta görmediğim ne kaldı, artık ölebilirim’ 

diye düşündüğümde, tokat gibi bir hali yaşarım. Meğer hayatta öğrenecek şey asla bitmezmiş, 

kanısına ulaşırım tekrar.

Xxxx

Uzaktan güzel bir hanım gördüğünüzde bilin ki o ıstırap içindedir. Bunu kendisinden bilgi 

almak için sorduğum bir genç hanım söyledi. Hayretle ve soru dolu bir bakışla yüzüne 

baktığımı görünce izah etmek durumunda kaldı. Koca koca küpeleri kulağına taktığı için canı 

yanıyor, yüzündeki, görünür yerlerdeki tüylerini topladığı için canı yanıyor, topuklu ayakkabı 

giydiği için canı yanıyor, saçına boya ve şekil verirken bir dünya alete muhatap oldu canı 

yandı. Saçının şekli bozulmasın diye kafasını yıkamıyor, canı yanıyor, daha bir yığın sebeple 

canı yanıyor. Takma kirpikleri düşecek diye ödü kopuyor, uzun ve ojeli tırnakları kırılacak 

diye yüreği hopluyor, daha anlatayım mı dedi.

Xxxx

Adamın üzerinde çok kaliteli, pahalı, marka bir lacivert takım elbise vardır. Boynunda fuları, 

ceketinin gögüs cebinde kıravatıyla uyumlu bir mendil. Kol düğmeleri de göz alıyordu. 

Yüzünde kendine hakim, iyimser, babacan bir eda vardı. Çoğu kadın dönüp bakıyordu bile 

ona. Toplu taşıma aracına herhalde tevazu olsun diye binmiş olmalıydı. Onu gören kadı-erkek 

saygı duyuyordu. Görüntü mükemmeldi.

Bir çok üniversite öğrencisi ilerde meslek sahibi olduğunda, para kazandığında onun gibi 

giyinmek isteyebilirdi. Hayatına gıpta edilecek bir adam varsa o da işte bu adam olmalıydı.

Çok önemli insanların bulunduğu bir toplantıda adam asaletle oturuyordu. Toplantı arasında 

çoğu kadın gibi erkekler de helaya gide.

Adam boynundaki fularını çıkarmış, boğazındaki delikte birikenleri temizliyordu. Adam 

gırtlak kanseriydi.

Xxxx

Hiç kimseden  hiçbir şey istememiş bir adam vardı. Hatta çevresindeki herkese de daima bir 

şeyler veren bir adam. Basit bir giyinişi vardı. Yumuşak huylu, hatta biraz çekingen bir 

yapıdaydı. Yüzü çok tebessümlü olamıyordu. Ciddi adam nasıl olur diye soranlara misal 

gösterilecek kişiydi. Fakat hayret o da salon şakacısıydı. Kelimelerle oynuyordu. ‘Kut ül 

Amare kitabının işi bu hafta bitiyor’ diyen arkadaşına Kurtul Amare oluyor desene 

diyebilmişdi. Kimse onun gibi olmak istemezdi. Yediğinde-içtiğinde de bir kalite yoktu. Şu 

olsa da yesem diye bir derdi de yoktu. Karın doyuracak her şey az miktarda onu mutlu 

ediyordu. Fakat yaşantısında yaldız yoktu. Alayişli değildi. Kadınlar ve erkekler onun yerinde 

olmayı istemezlerdi.

Xxxx

İnsan kuş bakışı izlediği hayatlara gıpta ediyor. Neyin ne olduğunu, künhünü, aslını, 

derinliğini, muhtevasını bilmediği hallere gıpta ediyor insan. Ama o gıpta ettiği hal bir süre 

sonra ilahi takdir olarak ona verildiğinde gıpta ettiği şeyin yanı başında başka haller de 

bulunduğunu, belki de çekilen onca ıstıraba bir ödül olarak o görünen halin verildiğini 

anlayamıyor.

Bilmediğin hallere gıpta da etme, kınama da getirme diye hayat dersini hep vermeye devam 

ediyor.

<