BARIŞ İÇİN HERKES SORUMLULUK ALMALI
farkı taraf
Dünya Ülkelerinin ABD başta olmak üzere önemli bir bölümü İsrail’i haklı bulurken İslam Ülkeleri başta olmak üzere bazı ülkeler Filistin’i haklı buluyor. Azerbaycan’ın bile İsrail’i haklı bulması şaşırtıcı oldu.
Bu savaşın Filistinlilerin topraklarını geri alma mücadelesi değil, Hamas’ın İsrail’e terör saldırısı olarak değerlendirilen bu savaş, savaş hukuku değil terör hukuku olarak tanıtıldı. Saldırı İsrail’in yeni yerleşim yerlerine değil, İsrail’in tarafından kabul edilmiş olan topraklarına saldırı yapılması bu defa İsrail’i haklı çıkardı.
Savaş başlar başlamaz ABD en büyük uçak gemisini İsrail kıyılarına sevk etmesinin asıl amacı İsrail, ile birlikte Fırat’ın doğusunda kurma yolunda oldukları garnizon devleti İran’a karşı uygulayacakları askeri operasyonların merkezi olarak kullanmayı hedeflemelerinden kaynaklanıyor. Zira İran’ı bölge için ciddi bir tehdit oluşturduklarını iddia ediyorlar.
ABD ile İsrail emperyalizminin Ortadoğu’ya yönelik hesapları ve büyük Ortadoğu projesi hiç değişmedi.
Hamas’ın saldırısıyla da yıllardır zulüm yapan İsrail, bir anda meşru müdafaa hakkını kullanan bir ülke durumuna geldi.
Ne Ten yahu : Bu savaş çok uzun sürecek ve Ortadoğu değişecek!...demesi; zavallı Filistin halkı başta olmak üzere, masum siviller bomba yağmurunun hedefi haline gelecek ve emperyalizim, BOP’a son şeklini vermek için çok kan dökülecek.
Bir başka açıdan bakacak olursak geçmişteki olayları kısaca değinmek gerekir. Filistin kuruluş örgütü (FKÖ) bağımsız özgür Filistin Devletini kurmayı hedefleyen bir örgüttü.Mısır lideri Nasır’ ın desteğiyle 1964’te kurulmuştu. FKÖ şemsiyesi altında bulunan grupların en büyüğü Yasar ARAFAT’ın liderliğini yaptığı EL FETİH idi. FKÖ 1967-1973 Arap-İsrail savaşından sonra FKÖ yolunu şiddetten ayırdı.
Arafat terörizm kınayarak bir barış çağrısı yaptı. Oslo barış görüşmelerine yapıcı yaklaştı. Oslo barış anlaşmasının imzalanmasına katkılarından dolayı Arafat’a Nobel barış ödülü verildi. İsrail’de Filistin ulusal yönetimini kabul etti. FKÖ’de İsrail’in meşrutiyetini tanıdı. Ancak İsrail 1967’de Gazze’yi ele geçirince FKÖ grupların peşine düşerken,İslam aktivistlere yönelik kısıtlama olmadı. FKÖ / El Fetih’in laik milliyetçilerine karşı denge unsuru olarak İslami örgütlere hoşgörü gösterdi ve zamanla onları teşvik etti. CİA-MOSSAD İslamcılara destek verdi. 1987’de Hamas (İslami direniş) hareketi kuruldu. İsrail’e yönelik ilk eylem 1989’da yapıldı.
Hamas ile İsrail arasında o gün, bugün çıkan savaşlarda binlerce insan ölmeye devam ediyor.
Bu savaşlar ister istemez Türkiye’yi de etkiliyor ve İsrail’le aramızın açılmasına ilişkilerimizin bozulmasına sebebiyet veriyor. Türkiye bulunduğu coğrafyanın en güçlü ülkesi, ateş çemberinde huzur adası, Türkiye Rusya - Ukrayna savaşında ve İsrail – Filistin savaşında doğru bir politika izliyor ve dünya Ülkelerinin taktirini topluyor. ABD ise bu ateş çemberine benzin dökerek savaşı kızıştırıyor. Dünya Ülkeleri ABD’nin orada ne işi var diye soruyor.
İsrail yedi gündür Gazze’ye havadan ve denizden ölüm yağdırıyor, Aileler yok ediliyor, Morglar öldürülen çocuklarla dolu, Gazze’de elektrik ve su kesildi. Düpedüz bir katliam yaşanıyor ve Birleşmiş Milletler hala duruma müdahale etmiyor.
Gazze’ yi enkaza çeviren savaş uçakları, hastaneleri, okulları, camileri ve evleri yerle bir ediyor, İsrail bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bundan sonraki saldırılarımız şimdiye kadar yaptıklarımızdan daha ağır olacak diyor. İsrail’in. uyguladığı zulüm görmezden geliniyor. Dünya vahşeti normalleştiriyor.
Dünya sağlık örgütü, tam bir abluka altında olan Gazze’ye hiç olmazsa kritik tıbbi malzemeleri Filistin’lilere ulaştırmak için insani koridor açılması için bölgedeki tüm aktörleri sorumluluklarını yerine getirmelidir. Barış için herkes sorumluluk almalı ve bu sorumluluğun gereğini yapmalıdır.
Haklı nedenler dahi olsa ateşe benzin dökmenin, hele hele sivilleri ve yerleşim yerlerini hedef almanın kimseye bir faydası olmaz.
Bölgede gerilimi tırmandıracak daha fazla can kaybına yol açacak, sorunları daha da büyütecek her türlü adımdan imtina edilmesi şarttır. Adil bir barışın kaybedeni olmaz düşkünlüğüyle tüm aktörler sorumluluk üstlenmelidir.
Büyük Atatürk’ün güzel sözü bütün ülkelerce ilke edinilmelidir.
Yurtta Sulh, Cihanda Sulh
Hırvatları kendi sahasında mağlup ederek grup lideri olmayı başaran milli futbol takımımızı tebrik ediyor, başarılarının daim olmasını diliyoruz.
Sağlıcakla kalın