AZMİN ZAFERİ !...
AZMİN ZAFERİ !...
GÖKTÜRKLER ( 1 )
Değerli yeni gün okurları sizlere, Atalarımız olan Göktürk'lerin taşlara yazdıklarını aktaracağım. Anlatacağım yazı dizisi varsayımlar ve kulaktan duyma bilgiler değildir..
Bir babayiğit film yönetmeni, tarihi gerçek olan bu mücadeleyi, İnşallah beyaz perdeye aktarma imkanı olur.
----Türkler'in ataları Göktürkler'in boy beyi olan Uluğ Yabgu'nun Bumin ve İstemi adlarında iki oğlu, Apar Kağanı Onabay Kağan'a isyan ettiler ve devleti onun elinden aldılar. Bumin Kağan devletin doğu bölgesine, İstemi de Batı bölgesine kağan oldular.
Türk devlet geleneğine göre Doğu'da oturanlar Batı'da oturanlara üstün olur ; Batı'ya hâkim olanlar Doğu'daki hükümdara bağlı bulunurdu. Bu yüzden Bumin "Büyük Kağan" oldu. Fakat sonraları Doğu kağanlığı zayıflayınca, Batı Kağanları onları zamanla dinlemez olmuşlardır.
Doğu Göktürkleri siyasi bakımdan hep Çin'le karşı karşıya geldiler. Çin'le sık sık savaş yapıyorlar, sonra arası uzun sürmeyen barış dönemleri geliyordu. Göktürk kağanları da daha önceki Türk hükümdarları gibi zaman zaman Çinli prenseslerle evleniyorlardı. Bu arada kendi kızlarını da Çin sarayına gelin ettikleri oluyordu.
Doğu Göktürk Devleti'nin başına Bumin Kağan'dan sonra kısa bir zaman İstemi Kağan geçmiş, sonra devlet Bumin'in oğulları yoluyla devam etmiştir. Bumin'den sonraki ilk Kağan, onun oğlu Kara Kağan'dır. Sonra sırasıyla Mukan Kağan, Tapo Kağan, Bağa İşbara Kağan, Çur Bağa Kağan, Tulan Kağan, Bilge Tardu Kağan, Türe Kağan, Şipi Kağan, Çuluk Kağan ve Kara Kağan Göktürk tahtına oturdular.
Kara Kağan zamanında (630) Çinliler büyük ordularla Göktürk ülkesine saldırdılar; yapılan savaşlardan birinde Kara Kağan esir düştü ve Türkler Çin hakimiyetini tanımak zorunda kaldılar. Böylece Doğu Göktürk Devleti sona ermiş oluyordu. Fakat Çin eline esir düşen Türk prensleri hiçbir zaman esareti kabul etmediler, ve her fırsatta başkaldırdılar. Bu isyanların hepsi de kanlı bir şekilde bastırılıyor, Çinliler isyanla ilgili herkesi öldürüyorlardı. Bu isyanların en önemlisi, meşhur Kür Şad İhtilâli'dir.
Kür Şad, Doğu Göktürk Kağanlarından Çuluk Kağan'ın küçük oğlu idi. Çuluk Kağan ölünce yerine kardeşi, yani Kür Şad'ın amcası Kara Kağan geçmişti. Çuluk Kağan'ın ikinci karısı İçing Katun adında bir Çin prensesi idi. Bu kadın Çuluk Kağan'ı zehirleyerek öldürmüştü.
Eski Türkler'de büyük kardeş ölünce onun dul karısını küçük kardeşi aldığı için, Kara Kağan bu Çinli kadınla evlendi. İçing'in maksadı kendi âilesini Çin tahtına geçirmek için Göktürkler'i Çin üzerine savaşa sokmaktı. Devletin çok buhranlı bir döneminde Çin'le yapılan bir savaş, onbinlerce Türk'ün Çin eline esir düşmesiyle sonuçlandı. Kür Şad da bu esirler arasındaydı. Türkler Çin'in kendi ülkelerine oturttuğu kukla hükümdâr olan Sırba Kağan'ı tanımadılar ve bütün ümidlerini Kür Şad'a bağladılar.
Kür Şad 639 yılında , yani esaretten dokuz yıl sonra Çin'in başkentinde seçme Türk savaşçılardan otuzdokuz kişi ile birlikte bir ihtilâl komitesi kurdu. Kendisi ile kırk kişi olan bu komite Çin İmparatoru'nu esir ederek kaçıracak, bu siyasi kargaşalıktan faydalanan bütün esir Türkler de ayaklanacak, sonra İmparator'un hayatı karşılığı Türk bağımsızlığının tanınması istenecekti.
İmparatorun geceleri kılık değiştirerek gezdiği söyleniyordu. Kırk Türk gece harekete geçmek üzere karar aldılar. Fakat o gece İmparator sarayından çıkmadı. Kür Şad, gecikilirse hareketin duyulacağından ve pek çok masum Türk'ün öldürüleceğinden endişe ettiği için ihtilali ertelemedi.
Adamlarıyla birlikte İmparatoru yakalamak üzere saraya hücum etti. Çin muhafız kuvvetleriyle kırk Türk arasında şiddetli bir çarpışma başladı. Ok ve kılıçla pek çok düşmanı yere seren Türkler, sayıları gitgide kabaran Çin birlikleri tarafından sıkıştırılınca, Kür Şad Çin sarayının ahırlarını basarak oradaki seçme atları aldı ve sağ kalan Türk ihtilâlcileri Göktürk ülkesine doğru at sürdüler.
Vey ırmağı kıyısına geldikleri zaman müthiş bir fırtına çıkmış ve sel köprüleri yıkıp götürmüştü. Irmak kenarında Çin ordusuyla savaşa tutuşan Kür Şad ve arkadaşları son oklarını da attıktan sonra kılıçlarıyla düşman sürüsüne daldılar. Sonunda birer birer hepsi de ecel şerbetini içerek dünyadan göçtüler.
Kür Şad ve arkadaşları kanlarıyla bir destan yazdılar. Bu destan binbeşyüz yıl sonra onların torunları olan bizler tarafından hâlâ heyecanla okunuyor. Çünkü bu kırk yiğit Türk Milleti'nin kalbinde sönmez bir istiklâl ateşi yakmış oluyorlardı. Onlardan sonra bu ateşle yanan Türkler her fırsatta baş kaldırdılar.
Göktürk ( 2 ) haftaya cumartesi..
Tanrı Türkü Korusun
Sevgi ve Saygılarımla