AYNI SENARYO
İlk yarıda oynanan oyun ve takımın isteği tam olarak istenilen düzeyde olmasa bile Ersun Yanal’ın dokunuşunu gösteriyordu. Yanal elbette sihirbaz değildi, hokus pokus yapıp el çabukluğu marifetle herşeyi bir anda değiştiremezdi. İlk devrede görülen göze hitap eden en etkili değişiklik takımın koşucu olması, pas yapması ve diğer maçlara oranla daha rahat pozisyon bulmasıydı. Erzurum sahada olmayı bırakın, sanki İstanbul’a gelmemiş gibiydi. Valbuena’nın özgür oynayıp, her yere adımını atması takıma özgüven aşılamıştı.
Fenerbahçe ilk yarıda Ersun Yanal tarzı oyunda çok efor sarf edince, takımın pili bitiverdi ikinci devrede. Takımda Mr. Duracell lakaplı, maç başı ortalama 11.5 km koşan ve asla yorulmayan Dirk Kuyt’da olmayınca, yürümeye başlayan sarı lacivertliler defansif ağırlıklı oynadı ister istemez. Heleki Mehmet ve Valbuena çıkınca, takımı saha içinde organize edecek zeka da terketti sahayı. Eljif bir kaç pozisyonu ezse de, takımı ileriye taşıyacak bir karakter ne sahada ne de klübede vardı.
MEHMET HOCANIN CESARETİ
İkinci yarı ilk devrenin kopyasıydı. Ama başrol oyuncuları değişmişti. Erzurumspor, Fenerbahçe gibi oynamaya başlamıştı. Mehmet hocanın iki keskin ve net değişikliği oyuna direk etki eden unsurdu. Fenerbahçe Yanal tarzını bırakmış, Cocu’lu-Koeman’lı günlerine dönmüş gibiydi! Oyunun gidişatında oyundan çıkacak oyuncular belliydi. Ekici kırılgan bir adamdı ve 60’larda oyundan çıkan oluyordu hep. Gücü o kadardı çünkü. Valbuena da en fazla 75’e kadar oyunda kalabiliyordu. Her ikisinin çıkması zaten ileriye gidemeyen takımı daha da frenledi. Oyuna gireceklerde belliydi. Barış-Benzia’dan başka hamle oyuncusu yoktu bençde.
Yanal’ın kendi felsefesinden bazı motifleri takımına aşıladığı belliydi maç öncesinde ve bu 35-40 dakika kadar devam etti ancak yeterli olmadı. Yanalın tek hatası kendi futbol geleneğine uymayan skoru koruma modunda olan takımına Reyes’i almasıydı son dakikalarda. “Ben de sizinle aynı fikirdeyim” dedi oyuncularına. Yenilen golde Roman kadar, Reyes’in de hatası vardı. İsmail Köybaşı’ndan rol çaldı adeta. Geçen hafta İsmail de yenilen son golde uyurgezerdi.
Yanal acilen iki şeyi yapmalı: İlki, cezalıların affedilmesini sağlamalı kayıtsız şartsız. İkincisiyse, Soldado ve Frey gelene kadar Ayew’den en önde santrafor olarak yararlanmalı. Slimani’nin ilk yarıda kaçırdığı iki mutlak pozisyonun kaçması maçın kaderini değiştirdi.
Ersun hoca Fenerbahçe’yi çalıştırdığı ve şampiyon yaptığı 2013-14 sezonuna da kayıpla başlamıştı. Konya deplasmanında Yobo ve Emre’nin golleriyle 2-0 öndeyken, 11 dakika içinde 3 gol yemiş ve hem yeni teknik adam hem de takım sezona mağlubiyetle başlamıştı. Yanal yeni görevine yine 2 farklı öndeyken yine puan kaybıyla başladı. Ve Konya mağlubiyetinden sonra neredeyse her maç, “Biz şampiyon olacağız” dedi ve sonunda oldu. Bu seneki gelişmeler o dönemdekinden çok farklı boyutlarda. Fenerbahçe en yakın zamanda tehlikeli bölgeden çıkıp yukarılara tırmanmalı bir an önce. Yönetim transfer arasını iyi değerlendirmeli. Taraftar da sabırlı olmalı. Hoca kendi felsefesini takıma en kısa zamanda aşılayacaktır.