Aynı kafadayız
Eski bir gazetede reklam dışında tam sayfa ayrılmış Gündüz Vassaf için. Davranış Bilimi hocası imiş.
Benim üniversite camiası ile aram yoktur. Onları çok ciddiye almam. Cafcaflı etiketlerin arkasında
enaniyetli duruşlarını hiç sevmem. 2008 yılı Ağustos’unda Ezgi Başaran görüşmüş Vassaf ile.
Gündüz Vassaf, şöyle diyor: İlkesizlik bizim toplumun bir özelliği. Hep günü idare etmeye çalışırız. Tam
tamına ben de bundan şikeayetçiyim. İlkesizlik. Sıradan vatandaş, siyasetçi, yönetici, ilimle meşgul
olanlar hemen hepsinin ortak özelliği ilkesizlik.
Xxxx
Gündüz Vassaf, bu ilkesizliği, günü kurtarmayı tarihten misallendiriyor. Günümüzden misallendirmek
için deli olmak, ya da intihara kalkışmak gerekir elbette.
Padişah Abdülaziz Avrupalı kıralların davetlisi olarak ülke dışına çıkacaktır. Davetli bir devlet adamı
olarak oralarda yemeklere, balolara, ziyafetlere katılacak. Fakat tarihte ilk defa bir Osmanlı Padişahı
fetih amacı dışında harp edilmesi gerekenlerin topraklarına ayak basacak. Caiz mi değil mi
tartışmaları, görüşmeleri sürerken ilkesiz ilim adamları, ulema bir çare teklif ederler. Sultan
Abdülaziz’in ayakkaplarının altına bir bölme ilave ediliyor ve oraya Osmanlı toprağı dolduruluyor.
Böylece Padişah savaşılması ve fethedilmesi gereken topraklara değil, kendi toprağı üzerinde
bulunmuş, oluyor. Sultan Abdülaziz, İngiltere Kıraliçesinin davetindeyken bile, kendi topraklarına
basıyor olduğundan sorun çözülmüş oluyor.
Xxxx
Böyle midir, değil midir tarihçiler konuşsun. Gündüz Vassaf, böyle anlatmış.
Xxxx
Bir başka iddiası daha olmuş Vassaf’ın. ‘Türkiye’de iktidarlar değişiyor, ya da iktidarda olanların şaftı
kayıyor, dün başka- bugün başka söylemlerle günü gün ediyorlar. Ama gençlik bambaşka açılımların
denizinde kulaç atıyor. Gençler bayrak ve dini bağajlarına bırakarak yeni bir ipek yolu oluşturdu.’ Peki,
siyasetçilerin tahrikleriyle gençlik kimi zaman bağajındaki bayrak ve dini hatırlıyor ve çıkarıp bir gün
kullandıktan sonra tekrar bagaja koyuyor mu. Herhalde bu sorunun cevabı evet olmalı.
Xxxx
Gündüz Vassaf gençlerin durumunu anlatırken onları iki ana sınıfta topluyor. Siyasete ilgi duyanlar ve
duymayanlar. Siyasete ilgi duyanlar dünyadaki açlığa, sefalete, zulüme karşı daha rahat. Mensup
olduğu siyasi veya dini öbekten güç alıyor. Teselli olacak küçük hareketlerde bulunuyor. Sanal
medyada kınıyor, ya da 5 lira bağış yapıyor ve vicdanını rahatlatıyor. Ama siyasete ve dini öbeklere
katılmayan gençler çok daha başka iklimlere uçuyor. Bu kesim bir kere son derece bencil. Ben
merkezli düşünüyor ve bireysel mutluluk peşinde koşuyorlar. Siyasi partiler ve din oluşumları bu
gençlere bir tek daha çok nimet sunmayı vaat ederlerse ilgilerini çekebiliyor. Hatta ülke yönetimiyle,
yönetim tarzlarıyla, siyasi oyuncularla ilgilenmiyorlar bile. Ciddiye almıyorlar. Bu tavırlarıyla ilgisizlik
bir karşı duruş haline geliyor.
Xxxx
Millet olarak da kendimize güvenimizin olmadığını kaydediyor Gündüz Vassaf. Otobüste, toplu taşıma
araçlarındaki insan davranışları çok ciddi incelemelere, tahlillere konu olacak nitelikte. Daha iyisini
istemek yerine, olanın en iyisini ele geçirmek için kavga verildiğini görmek gerek.
Xxxx
Vassaf bey kendini özgür ve öfkeli hissediyormuş. Ben öfkeliyim. Ama özgür değilim. Özgür olmayışım
da ayrıca beni öfkelendiriyor. Hiç kimse ile beraber değilim. Böyle olunca çevremde hiç kimse
olmuyor. Bunun iyi tarafı da var. Kimsenin yanlışına ortak olmak zorunda kalmıyorum. Kendi
yanlışlarımın da ödemesini hep gönülden yaptım.