AYKIRILIKLAR AZGINLIĞA DÖNÜŞÜRSE..
İnanın, eski sohbetlerin tadına, lezzetine varmış olanların “duygu zenginlikleri” artık yaşanmıyor. Günün keyfini çıkarmanın ve ruha sükunet salan doğal yaşamın demlendirici anılarında, nefes darlığı çekenler var.
Büyük kentler, binbir sorunlarla dolu. Hangisini sayalım. Bir tek trafik sorunları, her şeyi anlatmaya yeterli gelmiyor mu?
Gündüzlerin çirkinlikleri, tutkularımızın akışını, çapaklı gözlere çeviriyor. Hayat görüşümüzün alanı daralıyor. İnsanlara bakınız, yalpalayarak yürüyorlar.
İnsanları, yükselebilecekleri ve gelişebilecekleri bir hedefe “ileri düşünce birliği” hazırlar. Kendi yeteneklerinin, diğerini aşabileceğini bir insanın aklına ekerseniz, yolun kör noktası aşılmış olur.
Gelecekle ilgili güçlü ve zayıf yönlerimizi, tarihi ve kültürel zenginliklerimizle eşitleyebiliriz. Bunu iyi bir başlangıç kabul edersek, milletçe ayaklarımızın üzerinde durmasını becerebiliriz. Her karşılaştığı konuda, içinde bulunduğu şartlarını suçlamaya kalkmak, fahiş bir aykırılıktır. İnsanlar, sosyal düzenlemelerde, kendi düşünceleri içinde,
“Kışkırtıcı” durumuna düşmemesi için, sınırlarını tayin etmelidirler.
Genellikle, kişisel ilişkilerinde, adalet kavramını, önce kendi “vicdan” terazisinde tartmayı öğrenmelidirler.
“Kendinize bakın..”
Toplumun birlik ve beraberliğine ters düşecek kişiliklerle, aynı adımlar paylaşılmaz. Şüpheci doğasının etkisi altında her şeyi küçümseyenler, herkese öfke dağıtmaktan başka bir işe yaramazlar.
Tam da bu noktada, mantıktan ve duygudan oluşan insanlıklarını sıfırlarlar.
Toplumsal çıkarlarımızın hedefinde ortak akıl birliği kurulduğunda, yüksek profilli vatandaşlık tipi, görüntü verecektir.
Karşılıklı konuşmalarda geriye tepen “çirkin kelimelerin lezzet kıvamında makyajlanmış olarak kendisine dönüşeceğini görecektir.
Kaybolduğunu sandığımız ve mazide bıraktığımız “tatlı sohbetler” insan zihnine hasar vermezdi. Geçmişin tarihini yaşayanlar, birbirlerini tamamlayan “sohbet diliyle”, iç dünyalarına huzur yerleştirmekte örnek sayılabilirler. Sosyal refahı desteklerken sohbet içerikli gündemlerle, vatandaşı da birbirine ısındırma teknikleri üretilmelidir.
İstenileni ve gerçeği görmekte zorluk çekildiğinde, “sohbet kıvamı’ndaki fıkralardan da esinlenmek yararlı olur.
Kuş beslemeye meraklı bir kekeme, vitrinde gözüne kestirdiği kuşu satın almak için dükkandan içeri girer. Çeşitli kuşların satıldığı dükkanda renkli, sevimli bir papağanı almaya karar vermiştir. Tezgahtara yaklaşıp sorar;
“Şu .. şu..şu!. kö..kö..şe..şe!.deki pa..pa.pa..gan!.ka..ka..ka.. kaça?”
Tezgahtar, birden telaşlanarak kekemeye:
“Çok rica ederim, hemen dışarı çıkın. Papağanlarımızı kekeme yapacaksınız.. Lütfen dükkanı terk edin..”der.
NAZİK ELEŞTİRİ
Çevresindekileri küçümseyen mizaca sahip bir kadın yolda yürürken yanından geçmekte olan iki büklüm, tıknaz boylu adamın duyabileceği bir sesle mırıldandı:
“Kambur!.”
Adam kibarca döndü: “Yanılıyorsunuz Bayan” dedi.
“Ben kambur değilim. Ne vakit bir hayvan görsem, kediler gibi birden sırtım kabarır.”
Bilgin La Bruyere derki:
“İnsanların güzel konuşmaya ve susmaya yetenek kadar zekalarının olmayışı, büyük bir talihsizliktir .”