AVRUPAİ DEVLETLER TOPLULUĞU
AVRUPAİ DEVLETLER TOPLULUĞU
En hassasiyetimiz olan din ile sinsice içimize girip bizi kandırmaları… Halbuki dinimizi kimsenin elimizden aldığı da yok. İslamiyet yüce Allah’ın bize bahşettiği bir lütuf. Yeddi ceddimiz Müslüman olarak ahirete intikal etmişler, biz mi değişeceğiz. Bırakın din tellallığını da Türklüğü, bekamızı ve ata topraklarımızla buluşturmanın gayretine girelim ve bunlara enerjimizi verelim.
Yanlış anlamadınız, Avrupai Devletler Topluluğu dediğimin nedeni; adalet, hukuk ve çağdaş yaşam anlamında..
Türk devleti de bu topluluğa dahil olmalıdır.
Türk devletine birçok dayatmalar yapılıyor, Avrupai normlar isteniliyor ama derdini anlayan yok. Bölücüler, teröristler, iç ve dış düşmanlar yıllardır her türlü entrikaları deniyorlar.
Bizde biz deyim var Avrupa duy!
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit” yani bu dert yandığımız teşebbüsleri yapma, yaptırma, yapmaya çalışana da ön ayak olma…
Yoksa Avrupa bunu mu istiyor?
Türk devletinin altını oymaya çalışsınlar, neymiş; insan hakları, özgürlük, adalet…
Bunun en kısa cevabı; adaleti yerine getirmek, çağdaşlığı yakalamak, ekonomik istikrar ve güvenliği sağlamak için bazı kapsayıcı güvenlik önlemleri almak mecburiyet içinde olmalı, devlet otoritesi.
Bizde devlet-i ebed müddet, ilelebed Türk Devletidir.
Hangi devlet böyle durumlar ile karşılaşmış da pasif davranmış. Daha diktatörce sıkı yönetimi bile uygulamada tereddüt etmemişlerdir. Yapmak zorundadırlar da zaten…
Çocukları ve kadınları vahşice öldürenleri Avrupa görüyor da ne yapıyorlar?
Koca bir HİÇ!
Avrupa devletleri artık buna dikkat etmelerini ve anlamaları gerekir.
Halbuki biraz Müslüman, biraz Hristiyan, biraz da Yahudi olarak bakarsalar dünya gerçeklerine, güllük gülistan olmaz mı bu dünya?
Tek taraflı dogmalara yönelmenin sonuçları yeni dünya düzenini kutuplaşmaya götürdüğü gibi, ileride dinler savaşının da kapısını aralamaktadır.
Madem Tevrat-ı ; Hz. Musa'ya, Zebur-u Hz. Davut'a, İncil-i Hz. İsa'ya, Kuran-i Kerim'i Hz. Muhammet Peygamberimize gönderildiğini biliyor da, hepsini de peygamberlerimiz olarak kabul ediyor isek veya öğretilmişse, nedir bu taraflı davranışlar. Saygı göstermek herkesin görevi değil midir?
Yüce Allah hepimizin Allah’ı olduğuna göre, bütün canlılarla ve tabiat ile de kardeş değil miyiz?
Hani diyorlar ya Havva ve Ademden dünyaya geldik, en azından bu da netleşmiş olur.
Düşündüm durdum;. Medeniyetler ve inançlar(dinler) diyaloğu olsa, kardeş savaşları olur muydu o zaman ?
Hayır, hayır!
Bence bu işin içinde, işi bilmeyen ve beceriksiz bir zümreden: Arslan parçası koparıp devletini zengin kılmak isteyen akıl geliyor öncelikle...
Doğru ya “yemeyenin malını yerler”
İç siyaset de öyle değil mi ?
Yalnız iç siyaset de aslan parçasını kimse yiyemiyor, birbirlerini yemekten dolayı onu da yabancı akıllara kaptırıyorlar.
Biraz milliyetçi olarak, biraz da devrimci olarak baksaydık olaylara bu kadar kardeş kavgası olur muydu?
Hatta aile de… Baba, anne öldü mü , miras için kavga başlamıyor mu ?
Yani anlayacağımız dünya kurallarını biz bozuyoruz.
Bunları düşünürken Hz. Muhammet peygamber efendimizin bir hadisini hatırlatayım “Allah kavimleri, ayrı ayrı yarattı ki, birbirlerinden ibret alsınlar”
Demek oluyor ki, eğer bir kavimin insanları, güzel, refah ve mutlu yaşıyor ise örnek alınması gerek diyor!
Acaba hangi ülkeyi ibret ve örnek alalım?
Güzel yaşayan Amerika'yı mı, İngiltere' mi yoksa aç Somali veya birbirlerini öldüren Afganistan’ımı?
Bence Atatürk'ün ideali olan bir Türkiye modeli belki de dünya da ibret alınacak tek ülke olurdu ama ona da müsaade etmeyen bir anlayış hakim oluyor ne yazık ki, nedeni de ;
En hassasiyetimiz olan din ile sinsice içimize girip bizi kandırmaları.. Halbuki dinimizi kimsenin elimizden aldığı da yok. İslamiyet yüce Allah’ın bize bahşettiği bir lütuf. Yeddi ceddimiz Müslüman olarak ahirete intikal etmişler, biz mi değişeceğiz. Bırakın da Türklüğü, bekamızı ve ata topraklarımızla buluşalım , bunlara enerjimizi verelim.
Ayrıca içimize bizden gözüküp ,bizden olmayanları ve seceresi belli olmayanların ülkemizde vücut bulması da ayrı bir neden...
Bazı ülkelere akıllı , ilmi , bilgili yöneticiler verirken diğer fakir ülkelere de şükür duasına çıkan yöneticiler verdi..
İşin açıkçası bunun kısa cevabı aklı çalıştırmak ve çalışmak ;
Bunu bir ata sözü ile bağlayalım ...Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa?
Durun be kardeşim şu kısacık ömürde güzel yaşayalım. Nedir bu gaflet ,ne bu delâlet , ne bu şiddet...
Allah herşey vermiş. Yeter ki verdiği o akılı kullan... Ayetlerinde sana yol göstermiş. Oku, öğren, anla, anlat ve yaşa
Büyük Türk Atatürk gibi aklını kullan , insanı yaşat ki devlet yaşasın misâli, kendi öz varlıklarını koru ki devletin ve halkın da müreffeh yaşasın..
Herşey bir yana Türklüğün vermiş olduğu ihtişam , asillik ve yüksek medeniyetimizin mutluluğunu yaşamanın gayreti içinde olalım kardeşlerim..
Ne Mutlu Türküm Diyene...
DÜŞÜNCE
Ülfet belâlı şey , fakat uzlet sıkıntılı ,
Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
İnsanlar anlaşıldı. Cihânın da sırrı yok ,
Kalsaydı terkeşimde bugün tek bir altın ok
En tatlı bir hayâl için atmazdım ufkuma.
Dalsın yakında gözlerim artık son uykuma !
<< Yalnız duyan yaşar >> sözü ,derler ki, doğrudur
<< Yalnız duyan çeker >> derim, en doğru söz budur.
Gördüm ve anladım yaşamak mâcerâsını,
Bâkiyse rüh eğer dilemezdim bekasını.
Hulyâsı kalmayınca hayâtın ne zevki var?
Bitsin, hayırlısıyla, bu beyhude sonbahar !
Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi,
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
Yahya Kemal
Tanrı Türkü Korusun.
Sevgi ve Saygılarımla.