CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

AŞİRETLER

Dünya beşten büyüktür. Erdoğan

Türkiye’de sosyolojik bir gerçek de  yönetimde  hemşeri, akraba-i taalukatın, aşiretin zincirleme olarak parti teşkilatlarına hakim olmalarıdır.

Bunlar genellikle liderin kopup geldiği memleketin, coğrafi bölgenin, köyün, mahallenin  insanlarıdır.

 Milliyetçi, vatansever olmalarına bir bir diyecek yok, ancak bunların  ciddi  rant arayış içinde olmaları  dikkati çekecek kadar  açıktır. 

Bunlar  “reis”in sesine   kulak vermek  (!) yerine daha çok tahakkuk edecek olan   rantın sesine  kulak kesilirler..

Burada ehliyet ve liyakatten ziyade aynı  coğrafyadan olma ve “aşiret"e bağlılık söz konusudur.  Bunlar dışarıdan gelenleri dışlarlar.  Liderin çevresini bodyguard gibi  sararlar. Halk, yakınlık hissettiği,  güvendiği, oy verdiği  lidere dokunamaz . 

Onlar ülkenin ve “teşkilat”ın tek ve asıl hakimidirler.   Mesela  İstanbul teşkilatlarına hakim olanlar  Karadenizlilerdir. Güneyde, doğuda ise aynı köyden, aynı aşiretten  aynı şehirdendirler.

Bunlar, içlerinden seçtikleri kişileri el üstünde taşıyarak muhtelif başkanlık koltuklarına , kanepelerine oturtup bunlara hemen  birer “ başkan" payesi verirler.

Başkanların  üzerinde bir başkan daha  vardır ki, ona da “reis” derler. 

Bu  bağlılık , “Reis”e   bağlılıktan  ziyade, ranta bağlılıktır.

Bunlar  pek okumazlar, düşünmezler, reisin sosyal medyadaki  izini takıp ederler.  

Karşı fikirleri dinleyip empati yapmazlar. Fakir ziyareti yapmazlar,  pembe dünyalarında işsizlere, fakirlere, düşkünlere yer yoktur. 

Bunlar pazara , markete inmezler. Mutfaktaki yangından aile içindeki huzursuzluktan bihaberdirler.

Bunlar teşkilatın rahat koltuklarına  müteahhit babalarının desteğiyle yayılıp gelene gidene ahkam keserler. 

-Gençler işsiz , pazarda yangın var. Fiyatlar  terör estiriyor, desen de onlar  tuzu kuruların dediği gibi ;

-İşsizlik yoktur, iş beğenmeme vardır,  derler. 

Bunlar müteahhit ise, devlet teşviklerinden  ve  bankaların düşük faizli kredi kolaylıklarıyla ihalelerden hak sahibi olurlar. Rant ilişkisi öylesine açıktır ve pervasızdır ki, ihaleyi veren ile alanları   porsiyonuna bir asgari ücret ödenen  seçkin lokantalarda yemek yerlerken görürsünüz.

Son model süper arabaların başında korumalar, çevrelerine adam yaklaştırmaz.  Bu fiili durumu  görenler de ; 

-Nereden geliyor bu derenin suyu, demekten  kendilerini alamazlar.

Bir çeşit aşiret  örgütlenmesi olan  bu grupların ,  başkanların en üzerindeki makamda duran liderin sesini değil, gelecek paraların sesine kulak verirler. 

Liderin,  dünya beşten büyüktür, sözünün sırrına vakıf değildirler. 

Oysa liderin gerçek dostları rant çevresinde pervane olanlar değil, onun Allah'tan başka kimseden korkmadığını, cesur, çalışkan, fakir dostu olduğunu bilerek ondan ilham alan , can siparene destekleyen sessiz  halk topluluklarıdır...

<