SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

AŞIKLARIN SAZLARI, KORONA’YA AŞI GİBİ..

Bizim tarih boyunca geleneklerini sürdüren halk ozanlarımız, Korona virüs sonrası sazlarını inletmeye başladılar. Genelde Anadolu kentlerinde, çoğunlukla köy ve ilçelerde sazlarını coşturan ozanlarımız, aralarında “atışma” dedikleri söz düellolarıyla marifetlerini gösterirler. Tipleri, giyim-kuşamlarıyla ve şiveleriyle her olayı mizahlaştırmasını iyi becerirler. Her kafiyeli sözü duyarlı bir dil hünerleri vardır. Ozanlar, dağda taşta mesafeleri arşınlayan, sazlarıyla dokunaklı nağmeleri, toplumsal sorunlara uyarlayan insanlardır.

Korona virüs krizinin daha ilk çıkış noktasında ilginç taşlamalarda bulundular.  Birbirleriyle söz atıştıran bu ozanlar, düşünsel yeteneklerinden şu dizeleri aktarıyorlardı:

“Sazımın başı dertli

Kör olası Korona virüsü

Milletin bağrına girdi.

Halkımız yanık kaldı..”

Öbür şair cevap yetiştirir:

“Dermanı yoktur, ilacı aşı,

Dünyayı sardı Korona belası.

Nefes alırken bulaşır

Hayat eve sığar, canlar korunsun diye,

Hastaneler karalar bağlar..”

Şairler sonunda atışmalarını, sözlerini karşılıklı şöyle bağlarlar:

“Devlet durur mu, hemen yapar ayarı..

Sağlıkçılarımız kahraman.

Yiğit milletimize kan geldi..”

Sazlarıyla sözleriyle yurdu dolaşan halk ozanlarımız, Türkiye’nin koronayla etkin mücadelesinde, halkımıza önce moral aşısı yaparak onları dirençli kılmaya çalışmışlardır.

İşte, büyük millet kolaylıkla olmaz.. Güçlü yapımız, devletin tüm kurumlarıyla işbirliğini gerçekleştirmiştir.

Tespitler iyi kullanılmış, sağlık mekanizmaları sekteye uğratılmamıştır.

Saza ve söze sığındığımız günlerde halk ozanlarımızın nağmelerinde hiçbir virüs barınamaz.. Beden maddedir. Aşınıp yıpranmayı ve hasar gören duyguları ören ise şiirdir.

Aslına dokunursak, sorunlarımızı şarkılarla anlatan bir özelliğimizi de yeri gelmişken hatırlatayım.

Tarihimiz boyunca siyasetten modaya, spora, hastalığa, aşka, sevdaya ekonomiye, depreme, ulusal sorunlara kadar binlerce şarkı sözleri dinletildi.

Vatandaşlarımız, başının ağrısının, duygulandırıcı bir şarkı veya şiirlerle geçeceğine dair inançlar taşır. Bu nedenle ülkemizde müzik sektörü yaygın bir hizmet alanına sahiptir.

Taş plak dönemlerinden beri musikimizin çeşitli etkinlikleriyle ruhsal hastalıklar bile tedavi edilmiştir. Hatta, siyasetçiler bile bundan yararlanarak seçmenlerini etkileme yolunu tercih etmişlerdir.

Toplumumuzda kitap okuma kültürünü aşan “şarkılı, sözlü” tutkularımızın içine nihayet “korona virüs” nağmelerini bulaştırmakta geç kalmadık..

Unutmayalım ki, etrafımızdaki cin fikirliler de pusuda bekliyor..

Korona virüsünden kurtulduğumuza hemen sevinmeyelim. Uzmanlar, ikinci bir hamlesi olabilir, diyorlar..

Madem ki, her fırsatta dertlerimizi şarkılarla savunmakta kendimizi ayarlamış bulunuyoruz. O halde, korona virüsün ikinci seferini de “gazel havası atarak” uzaklaştırabileceğimizi aklımızın ucunda tutalım.

Yelpazeye, bu etkin önlemleri de sağdıralım..

<