Anlayışsız mensuplar
Ülkelerde, milletlerde insanları bir araya getiren insani, milli, dini, ahlaki, siyasi değerler
vardır. Ama tüm bu değerlerin ortasında gelişen başka bir değer daha var. Bu değer tüm öteki
değerleri bastırıp ortaya çıktığında o birliktelin niteliği gibi adı da değişir. İşadamları derneği,
eslek birlikleri, ilim, araştırma, tarih, ve daha başka birliktelikler şeklinde ortaya bir kimlikle
çıkar. Bu nedir, bu maddi değer, para ile ilgili birlikteliktir.
İnsani, dini, ahlaki, milli ve siyasal değerleri arayanlar arasında da maddi değer öne çıktığında
bölünmeler, yozlaşmalar, bozulmalar olur.
Maddi değerin temel amaç olduğu birlikteliklerde zaten herkesin amacı maddi değer olduğu
için buralarda maddi değer ayrıştıran değil, birleştiren değer iken; öteki birlikteliklerde maddi
değer öne çıktığında ayrıştıran bir nesne haline gelir.
Xxxx
Düşünce, fikir, ideo, iman, amel, maneviyat, din, ahlak alanında zirve olmuş insanlar bir koca
çınar gibi etraflarına insan toplar ve o insanları yönlendirir. Ama o yönlendirilen insanların
nitelikleri, yetenekleri, zekea sayımları, eğitimleri hangi aileden ve hangi etkileşimden
geldikleri farklıdır. Bu yüzden o çınar insanın fikirlerini kendi istidatlarına göre anlar ve kabul
ederler. Arada büyük farklar ortaya çıkar. Bu farklar giderek başkalaşımın habercisidir.
Kopmalar bu başkalaşımın belirginleşmesiyle başlar.
O çınar insanlar bu dünyadaki, zaman nehrindeki seyahatlerini tamamlayıp, berzah alemine
geçtikleri andan sonra tesbihin imamesi artık yoktur. İmame gidince bazan bir düğüm atılıp
tesbihin danelerinin dağılmadan bir arada oluşu devam ettirilir. Ama çoğu defa imame
kaybolduğunda tesbih daneleri darmadağın olur.
Xxxx
Bu düşünce adamlarının belli ilkeleri, görüşleri, öğretileri oraya-buraya çekilerek esnetilir.
Başka anlamlar yüklenir, başka davranışlar geliştirilir. Mensupların anlayışı- anlayışsızlığı bu
imamesiz birlikteliği çeşitli merkezlerin dümen suyuna da sokabilir. Siyasete tek parti
döneminde ‘şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım’ diyen bir iman ve düşünce adamının
bu tavrı çok partili dönemde bir sıkıntı olarak algılanabilir.
Ama o çınarın çok partili dönemde bakanlara, genel sekreterlere, parti liderlerine mektup
yazdığı, uzaktan el salladığı, muhabbet gösterdiği, selam gönderdiği de bilinmeli.
Lideri anlamak o kadar da kolay değil. Lidere yakın liyakat ve istidat, yetenek, zekea
kıvraklığı yoksa, hep anlamakta zorlanacaktır mensuplar.
Xxxx
Her mensup kendine göre yorum getirecek ve benzerleriyle yeni bir şemsiye oluşturacak ve
başka yollara gideceklerdir. Böylece bölünme gerçekleşmiş olur.
Aslında Türkiye’de çok fazla koca çınar olmuş kimse de yok. Çünki insanları bir araya
toplamak için de maddi değer gerekiyor.
Bilhassa dini, ahlaki, manevi, düşünce değerleri etrafında insanları peşinden
sürükleyebilenler son derece fakir insanlar. Onların çoluk-çocukları da yokluk içinde
yaşadılar.
Said Nursi, ‘tüm eşyamı tek elimle taşıyabilmeliyim’ diyen ve öyle yaşayan bir insandı. Daha
başkaları evlenebilenler, çoluk-çocuk sahibi olanlar da devletten görev ve karşılığı para
aldılar.
Mehmet Akif tüm çilesine rağmen milletvekilliği yaptı. Ömer Nasuhi Bilmen tüm faziletiyle
müftülük ve Diyanet İşleri Başkanlığı yaptı. Ahmet Hamdi Akseki, Gönenli Mehmet Efendi,
Mehmet Zahit Koktu efendi, Fethullah hocaefendi hep devletten nemalandılar.
Yani Said Nursi çapında, türünde, koca çınar olan insan çok da yok. Abdulhakim Arvasi de
düzenden nemalandı, Necip Fazıl da. Hüseyin Hilmi Işık rütbeli askerdi. Süleyman Hilmi
Tunahan varlıklı bir hayırseverdi. İslami hizmetlere hep vermek isterdi ama istediğini çoğu
kere de yapamadı. Çoluk çocuğu da, mensupları da oraya-buraya savruldular.
Xxxx
Nurcu adını alan Said Nursi mensupları kişisel anlayış farklarını Said Nursi’nin anlayışı,
öğretisi gibi takdim ederek bölük-bölük bölündüler. Aslında Said Nursi’nin hayatı da, öğretisi
de, eserleri de meydanda. Ama onları zamanla bağıntılı olarak yorumlayacak kafa yok
kimsede.
Said Nursi’nin sinema konusundaki görüşünü anlatmaya başladığımda Nurlardan alıntı yüze
yakın kitap yazmış birisi şaşırdı kaldı. Said Nursi’nin sinema görüşü mü var? dedi.