MUAMMER OYTAN

MUAMMER OYTAN

ALLAH'A DUA ETMEK

Dua kelimesi çeşitli ayetlerde  Allah’a ibadet etme, yakarma, istek ve ihtiyaçlarını O’na arz ederek lütfunu dileme, seslenme ve yardıma çağırma gibi anlamlarda kullanılmıştır.

“…Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin …” ( Â’raf ,7/ 55)

-“(Ey Muhammed !) De ki:“Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin !... ”(Furkan,25/77 )

Duada amaç, kişinin durumunu Allah’a arz ederek niyazda bulunmasıdır. İbadetlerin de amacı, kulun Yüce Allah ile irtibatını kuvvetlendirmektir. Allah ile inanan kişi arasında vasıtasız bir iletişim aracı olan duanın temelinde O’na iman ve güven vardır. Duanın vazgeçilmez unsuru ihlas, samimiyet ve içtenliktir. Yüce Rabbimiz, “…alçak gönüllüce ve için için dua edin!” (A’râf, 7/55);Bana dua edin, duanızı kabul edeyim”(Mü’min,40/60) buyurmakta; Peygamberimiz (s.a.s) ise “Dua, ibadetin özüdür” (Tirmizî, Daavât,1) buyurmaktadır. Hayatımızı kolaylaştıran, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştıran ve manâ âleminin ışıklarını bize yansıtan dualardır. Her türlü hacetimizi yalnız Cenab-ı Allah’a sunarız. O’ndan başka sığınacak yerimiz, çalacak kapımız yoktur

İslâm âlimlerine göre,  Ana-Babanın, evlatları için yaptığı dua, Cenab-ı  Allâh’ın nezdinde Peygamber duası gibidir

   Dua, en çok nerelerde yapılırsa kabul edilir?

Namaz kılmak için nasıl özel bir mekan şartı yoksa dua etmek için de özel bir yerde yapmak şartı yoktur. Ancak duanın belli zamanlarda yapılmasının tercihe şayan olduğu gibi belirli yerlerde yapılması da önem arzedebilir. Bu yerleri şu şekilde sıralayabiliriz:

*Kabe ve civarındaki kutsal topraklarda

*Mültezem önünde: “Mültezem”,  Kabe’nin Hacer-i Esved köşesiyle Kapısı arasında

kalan 2 metre genişliğindeki kısmına denilir. Hz. Peygamber Efendimizin bu kısımda dua ettiği bilinmektedir ve burada yapılan duaların Cenab-ı Allah tarafından kabul edileceğine dair bir inanış vardır.

*Arafat’ta                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             Müslümanlar için yeryüzünde en kıymetli mekânlardan biri de Arafat’tır. Sevgili Peygamberimiz “Hac Arafa’tır!” (Tirmizi, Tefsîri Süre) buyurmuştur.Ayrıca Duaların en hayırlısı arafe günü (Arafat’ta ) yapılan duadır.” (Tirmizi,Deavat,123, V, 572) buyurmuştur

*Mescid-i Nebevî’de: Mescid-i Nebevî, Hz. Peygamber Efendimizin Medineye hicretlerinden sonra bizzat kerpiç taşıyarak yaptırdığı, şu anda da Mübarek Kabirlerinin bulunduğu Mescittir.

*Mescid-i Aksa’da,

*Türbeler’de: Evliyaların, enbiyaların, Allah Tealâ’nın rızasına mazhar olmayı başarmış kişilerin türbelerinde de dua edilmesinde bir sakınca yoktur. Ancak burada son derecede dikkat edilmesi gereken, tehlikeli bir durum vardır: Türbelerde dua edilirken orada yatan kişiye ulûhiyyet verilmesi, yapılan dileklerin-taleplerin ondan istenmesi, ondan beklenmesi maazallah şirk oluşturur. Bu nedenle, türbedeki yatıra ulûhiyyet verilmemesi, ondan herhangi bir talepte bulunulmaması; duaların sadece Cenab-ı Allah’a yönelik olması, Allah Tealâ’dan istenmesi gerekir. 

Dua ne zaman yapılmalıdır ?

Duaların yapılması için de özel bir zaman dilimi yoktur. Cenab-ı Allah’a her zaman dua edilebilir: Ancak yine de duanın belirli zamanlarda yapılmasının daha makbul, daha fazla kabule şayan olduğu belirtilir. Örneğin, Dua için gece yarısı, seher vakti, sabah namazını müteakip; Cuma ve arife günleri, özellikle Cuma namazı vakti; Ramazan ayı, Kadir gecesi ve bütün kandil günleri ve geceleri gibi mübarek zamanlar seçilmelidir.

 

 

YAKARIŞ !

Yâ  Yâbbî!

Kemeri, Kur’an âyetinden kuşanan,

Takvâsı Resûl bilgisiyle oluşan,

Namazda Mescid-i Nebî’ye doluşan,

Asr-ı Saadet ümmetinden say bizi!

                       

Yâ  Râbbî !

Sahâbeler gibi onurlu –kıvançlı,

Hazreti Ali gibi ruhen övünçlü,

Ebubekir Sıddık gibi tam inançlı,

Peygâmber ümmeti yerine koy bizi!

 

Yâ  Râbbî !

Karşında insan-ı kâmil duygusuyla,

Resûl’e olan sahabe saygısıyla,

Emrinde, uhrevî hayat korkusuyla,

Yaşatıp, günahlarımızdan soy bizi!

                       

Yâ  Râbbî  !

Senin bir nazarın cana bin cân katar,

Himmetinle tüm canlar Cennet’te yatar,

OYTAN Muammer durmadan çığlık atar,

Ne olur, bir an için olsun duy bizi!

 

<