AKLIN YOLU ve KURTULUŞ YOLU
ÖNSÖZ GÖKTÜRKSON SÖZ ATATÜRK
Başta Kurucu Liderimiz, hayatımıza insanca yaşam kalitesi veren, Türklüğümüzü bize tekrar hatırlatan, derin uykumuzdan uyandıran, Ulu önder ATATÜRK’ü minnet ve şükranlarımla yad ediyorum.
O büyük şahsiyete yapılan çirkin saldırıları şiddetle kınıyorum. Unutmasınlar ki ; Bu kirli eller, Türklerin Atasına olan sevgisini yok edemeyeceklerdir… Türkler var oldukça Atatürk'de var olacaktır…
---------------------
---Bir büyük karanlıktan, bir büyük adamın önderliğiyle, canımızı dişimize takıp savaşarak ,aydınlığa çıkmıştık. Kendimize güvenimiz sonsuzdu. Yenmiş olduğumuz güçlükleri gözümüzün önüne getirip, yenemeyeceğimiz hiç bir güçlük olmayacağını sanıyorduk. Bu güven duygusu, yurdumuzun yeniden yaratılması çabasında bize kuvvet verdi.
Ama çok geçmeden, onun bu güç kaynağı olmaktan çıkıp, kuru bir övünme vesilesi haline geldiğini gördük. Bu iman artık kafamıza ,bileklerimize değil, çenemize kuvvet veriyordu. Büyük bir iş yapma yerine, büyük laf etme yarışına girdik. Bunun tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlanması olağandı. Öyle oldu. Ve biz bu hayal kırıklığının etkisi altında kendimize olan güvenimizi yitirdik.
Batı medeniyeti , memleketimize büyük çabalar neticesinde girdi ve biz onları hep hor gördük. Hatta çoğu cahil toplum onu yok etmeye çalıştı. Atatürk'ün söylediği “Kafkasya'da ki kardeşlerimizi alarak yönümüzü batıya dönmek zorundayız” sözü unutuldu. Kuvvetli bulunduğumuz yerde onu yok etmeye çalıştık, kuvvetli bulduğumuz yerde ona teslim olduk.
Batıya karşı başlangıçta gösterdiğimiz sert tepki ortadan kaldırılınca, yerini sınırsız bir aşağılık duygusu aldı. Eskiden onlara hiç ihtiyacımız olmadığını sanırken, sonradan, onlarsız hiçbir şey yapamayacağımızı inanmaya başladık. Şimdi ise belki biraz toparlandık ama yine de ihtiyacımız olduğunun farkına vardık.
Kendi yaptığı mala dışarıdan getirilmiş gibi yabancı dilden bir isim uyduran küçük fabrikatörden, üç günlük dış geziden döner dönmez, herşeyi sebepsiz değiştirmek isteyen büyük idareciye kadar, hepimiz derece derece bu aşağılık duygusunun etkisi altında olduk.
Padişahlık idaresinden cumhuriyete geçmiştik. Ama, daha demokrasinin ne olduğunu bilmiyorduk. Hürriyetlerimizin, büyük ölçüde kısıtlıydı. Haksızlığa uğradığımız ,eziyet çektiğimiz olmuştur. Ama kalbimizde Devlete karşı saygı ,millete karşı sevgi büyüktü. Görevden kaçmayı aklımıza getirmedik.
Disiplin idaresinin buzlarını eriten demokrasi güneşi içimizdeki yılanların, çıyanların uyanmasına da sebep oldu. Gerektiğinde hükümete kafa tutmak, haksızlıklarla savaşmak hürriyetimi , şahsi çıkarımızdan başka bir şey tanımamak şeklinde yorumladık. Ve hepimiz, iktisat kitaplarının tarif ettiği ruhsuz birer " homo economicus " olmaya başladık.
Bize her şeyden önce bir ruh kalkınması gerek. Bunu sağlamanın yolu her ne ise aramalıyız. Eğer, düşmanlıkları ortadan kaldırıp birbirimize sımsıkı bağlanmamız; milletimizin iyiliği için şahsi çıkarlarımızı bir kenara bırakmayı öğrenmemiz; aşağılık duygusunun verdiği miskinlikten kurtulup , kendimize güvenme gücünü yeniden kazanmamız ; milletçe yeni bir mücadeleye girmemize bağlıysa Türk milleti bundan da kaçınmaz...
AYIRDILAR
Yolumuzu peylemeden ,
Özden ayırdılar bizi.
Sevgimizi söylemeden ,
Gözden ayırdılar bizi.
Zamanı dize getirdik ,
Nice olmazları bitirdik.
Neleri neleri yitirdik ,
Hızdan ayırdılar bizi.
Yarınları yoka saydık ,
Ortak gülüşlere kıydık.
Nerede şeytana uyduk ,
Hazdan ayırdılar bizi.
Işıktan kaleler aldık ,
Rüyaları gerçek bildik.
Yitik kahramanlar olduk ,
Sizden ayırdılar bizi.
( Mehmet Zeki Akdağ )