Eski İstanbul, tarihi ve kültürel açıdan zengin bir şehir olan İstanbul'un geçmişine dair büyüleyici bir hikayeyi anlatır. Şehrin tarihini anlamak için, Bizans İmparatorluğu'ndan Osmanlı İmparatorluğu'na kadar olan dönemleri göz önünde bulundurmak gereklidir.
İstanbul, Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis olarak kuruldu ve 330 yılında Roma İmparatoru Büyük Konstantin tarafından başkent olarak ilan edildi. Şehir, Bizans döneminde sanat, kültür ve bilimde büyük bir merkez haline geldi. Ayasofya, bu dönemin en ünlü yapısıdır ve Bizans mimarisi ile sanatının bir başyapıtı olarak kabul edilir.
Ancak İstanbul, 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun lideri olan Sultan Mehmet Fatih tarafından fethedilerek Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti haline geldi. Bu tarihi olay, İstanbul'un tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır ve Ayasofya, camiye dönüştürüldü.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul, Asya ve Avrupa arasındaki ticaret yolu üzerinde stratejik bir konumda bulunmasıyla büyümeye devam etti. Topkapı Sarayı, Topkapı Sarayı Müzesi olarak günümüzde ziyaretçilere açık olan, Osmanlı İmparatorluğu'nun hükümet merkezi olarak kullanıldığı yerdi.
20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, İstanbul'un modernizasyonunu ve değişimini hızlandırdı. Bugünkü İstanbul, köprüler, metro hatları, modern binalar ve hareketli bir yaşam tarzı ile tanınır. Şehir, hem Asya hem de Avrupa kıtalarına uzandığı için benzersiz bir coğrafi özelliğe sahiptir.
Eski İstanbul, tarihi eserleri, kültürel zenginlikleri ve farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir şehir olarak bugün hala yaşamaktadır. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii ve Kapalıçarşı gibi önemli tarihi ve kültürel mekanlar, İstanbul'un tarihini ve mirasını ziyaretçilere sunmaktadır. Bu nedenle İstanbul, hem tarihe hem de modern yaşama ilgi duyanlar için büyüleyici bir destinasyon olmaya devam etmektedir.
Bir sonraki sayımda sizlere İstanbul’daki komşuluklardan bahsedeceğim.
Sevgiyle kalın…