AF BUYRUN HIYARLAR...
“- Ben eskiden beri ufak hıyarları tercih ederim...Taze olur, lezzetlidir.
Bir gün gene bu küçük hıyarlardan alıp eve götürdüm. Yattım. Sabah oldu. Kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için sofraya oturduğumda gözlerime inanamadım. Etrafı toplamaya içeri giden hanıma seslendim;
-Hanım, bu kocaman hıyarlar da ne? Bunlar nereden çıktı , dedim. Hanım ;
-Ne olacak herif, dün getirdiklerin, dedi. Hanımın bu duyarsızlığına çok öfkelendim;
-Dün aldıklarım küçüktü! Bunlar ise kolum kadar büyük... Sinirlendirme adamı, nereden getirdin buraya? dedim. Kadıncağız apar topar mutfağa girdiğinde gözü faltaşı gibi açılarak;
-Evde senden başka hıyar yok ki herif...Bir gecede bir hıyarın böyle büyüdüğü görülmüş bir şey değil, dedi. Kadıncağızın gayri ihtiyari dil sürçmesine bozulmuştum. Kaşlarımı çattım, suratımı astım. Ona karşı “bir sıfır üstünlük” sağlama fırsatı bulmuştum, kaçırmadım;
-Sözlerine dikkat et karı ! Ne demek “senden başka hıyar yok !” Ne demek istiyorsun? dedim.
***
Hanım donakalmış, konuşamıyordu.
***
Kocaman hıyarı alıp kırmaya çalıştım. Eğildi, büküldü ancak kırılmadı. Biraz abartı olacak ama içimden bunu dizimle kırmak geçtiyse de içimden bir ses, beni durdurdu;
- Kulunç ol ama, komik olma, dedi. Bunun üzerine bir kaç denemeden sonra hıyar dayanamadı ;
-Çat! deyip kırıldı. Ortaya pis bir koku yayıldı. Hıyarın içi boştu ve günümüzün sebzelerini olduğu üzere çekirdek diye bir şey yoktu.
Dişledim. Ağzıma tatsız tuzsuz hafif bir keçe gibi bir şeydi.
Bu olay için birden ;
-De ja vu ! diye haykırdım.
İlkokuldayken okumuştum. Masal kahramanı yere sihirli bir fasulye dikiyor, fasulye bir günde büyüyor, ucu gökyüzündeki devin evine kadar uzanıyordu. Kahraman fasulyeyi tırmanıyor, devle hesaplaşıyordu..
Yediğim - af buyrun- hıyar beni hayli sarsmıştı. Derhal harekete geçtim. Şehrin sivil toplum örgütlerini, tüketici derneklerinin ve medya mensuplarını topladım. Önüme büyüyen korkunç hıyarları koyarak bir basın toplantısı yaptım. Özetle;
-Bundan geri artık , hıyar, kabak , domates vb. zerzevatı mevsimi dışında yemeyeceğimi ilan ediyorum, dedim. Devamla;
- Değerli zevat, bunlar tohumsuz zerzevattır. Bunların genleriyle oynanmıştır. Bunlar İsrail, Amerika ve benzeri kefere devlet tarafından neslimize karşı kurulmuş bir tuzaktır. Bunları yemeyelim. Bunlar zürriyetimizi kesecek. Milli tohumumuzu koruyalım, dedim ve alkışlar arasında evime döndüm.
***
O günden beri, mevsimi dışında hıyar, salatalık, domates yemiyor, Çin’den ithal soğan, sarımsak almıyor, nebati yağ kullanmıyorum. Bana döndü;
-Hangi gazete, dedi; büyüyen hıyar olayını nakleden ve Çevre yolunda gazete bayiliği yapan; Malatya ilinin Akçadağ ilçesine bağlı Levent köyünden Ömer...
***