Advocaat'a Sorum Var
Pazar gecesi yaşanılan heyecan, stres ve adrenalinden sonra Gençlerbirliği deplasmanından çoğu
Fenerbahçe’li keyif almamıştır herhalde. Hedef üçüncülük bile olsa şampiyonluğun ve kupa finalinin
kaybedilmesinden sonra ortaya çıkan tablonun adı hedefsizliktir bundan sonrası için. Üçüncülükse
böylesine verimsiz bir sezonun ardından sadece ezeli rakip Galatasaray’ın önünde yer alabilmektir.
Beşiktaş maçının aksine Köybaşı mücadeleye imza atanların başında geldi RVP ile beraber.
Gençlerbirliğinin de gücü bir yere kadardı zaten. Fenerbahçe’yi zorlamaları mümkün değildi kağıt
üzerinde. Selçuk’un muhteşem frikiğine rağmen gerisini getiremediler. Ümit hocanın dediği gibi hedefsiz
kalmak pek fenadır futbolda.
Alper Kanatta İyi Mücadele Etti
Alper hırsıyla, İsmail yaptırdığı penaltıyla, Persi attığı iki golle, Lens yaptığı asistle göze çarparken
diğerleri yine yoktu mücadelenin içinde. Başakşehir maçının yorgunluğu ve moralsizliği de vardı haliyle.
Alper’in sarı kart cezalısı olması hiç de iyi olmadı Fenerbahçe adına. Sol kanadı himayesine almışken yine
hatalar yaptı belki ama son haftaların en iyi mücadelesini gösterdi. Keşke Trabzon maçında cezalı
olmasaydı.
Türk’ün aklı sonradan gelirmiş derler ama sanırım bunu Hollanda’lının aklı sonradan gelirmişe
çevirmek lazım galiba. Advocaat ligin bitimine üç oyun kala çift forvete döndü nihayet! Sow’un kenara
geldiğini pek görmedik. İleri uçta gezindi durdu hep. Hasan Ali sağbek mevkiine eğreti dursada, İsmail sol
taraftan iyi çıkışlar yaptı kimi zaman. Birinde de penaltıyı yaptırdı. Hasan Ali sol ayaklı bir oyuncunun sağ
bekde neler yapması gerektiğinin cevabını keşke Özat hocaya sorsaydı! Daum’a herkes deli mi dahi mi
yakıştırması yapardı zamanında ama sağ ayaklı Ümit’ten sol bek yaratan Alman istediği geri bildirimleri
almıştı o dönem oyuncusundan. Ümit Kaptan hiç de sırıtmadan iyi iş çıkarmıştı sağ ayaklı sol bek
oynayarak.
Güneş-Avcı Etkisi mi Yoksa?
Alper’in Ersun hocanın dönemindeki gibi sol açıkta oynamasıyla Fener’in soldan sağdan Potuk-Lens
açıklarının olması kanatları az da olsa çalıştırmıştı Ankara’da. Keşke daha önce akıl etseydi bunu
Advocaat hoca. Robin’nin Moussa’ya yakın oynaması, hatta çoğu dakikalarda serbest kalışı bu kadar geç
yansımamalıydı taktik planlara.
Nasıl Güneş Bursaspor’a karşı kilidi önde pivot Cenk arkada Aboubakar gezinen santraforla açmışsa,
Hollanda’lı hoca Gençlerbirliği önündeki Sow-Persie bütünleşmesini çok daha önceleri sahaya yansıtmalı,
Alper’i de Lens’e görev komşusu yapmalıydı sol kanadın sorumluluğunu vererek.
Saracoğlu’nda Abdullah hocanın kendine verdiği dersden de bir şeyler öğrenmiş olmalıydı sanırım.
Adebayor-Mossoro oynarken Adebayor-Pektemek’e dönen bir rakip vardı Advocaat’ın karşısında kupa
gecesinde. Ders sadece çift forvete dönme dersi değil cesaretli oynama dersiydi ayrıca. Defansınıda
üçlüye çevirmişti Avcı. Diyeceksiniz ki Advocaat ders alacak yaşta değil ki! Evet yaşı yetmişe dayanan
tecrübeli bir hoca da ders almalı kimi zaman. Ağaç her zaman yaş iken eğilmiyor demekki.
Sözü gene Fenerbahçe Basketbol’a getireceğim ister istemez.....Ekpe Utoh maç sonu yabancı bir
televizyona verdiği röportajda şunları söylemişti: “NBA’de oynarken Dock Rivers koçum’du. Rolünüzde
yıldız olun demişti”. Ekpe savunmacı olarak biliniyor ama çaktırmadan da atıyor sayılarını takıma adına.
İki role sahip olabiliyor kimi oyunda ve bunun da hakkını vererek oynuyor.
Maalesef Dirk Advocaat Alper’i sadece orta üçlüde oynattı hep. “Ersun Yanal’la kazanılan
şampiyonlukta Potuk kanatlarda da oynamıştı. Alper’i kenarlarda da kullanabilirsiniz hocam” diyeni
olmamıştı klüp içinde anlaşılan. Sonuçta hoca Alper’e böylesine 2 rol biçebilirdi. Keza RVP çok az serbest
oynadı. Neredeyse tek forvetti koca sezon boyunca oynadığı karşılaşmalarda. Sow’un önde olduğu,
Persinin gezindiği bir sistem de kurgulanabilirdi pekala.