YAZAMADIKLARIM/KEMAH - İLİÇ (ERZİNCAN)
Gazetemiz Yenigün’de daha önce ülkemizin tüm şehirleri bir yazı dizisi halinde yayınlanmıştı. Ne kadar fazla yer gezmeye kalkılsa da eksikler olabiliyor. Zamanla detaylı gezimlerin olduğu coğrafyalar da olabiliyor. Bu nedenle geçmişte yazdıklarıma ek olarak yeni bölümler yazılmasına ihtiyaç hasıl oldu. “YAZAMADIKLARIM” başlıklı yazı dizisinde bunları bulacaksınız.
KEMAH - İLİÇ (ERZİNCAN)
Erzincan’ın Kemah ve İliç ilçelerini daha önce yüzeysel gezdiğim için yazmamıştım. Bu defa her iki ilçeyi de özümseyerek gezdim.
KEMAH
Sultan Melik Türbesi
Kemah ilçesinin hemen girişinde Sultan Melik’in türbesini göreceksiniz. Alparslan’ın, Anadolu’nun fethi için görevlendirdiği komutanlardan birisi olan Sultan Melik Mengücek Ahmet Gazi, görevi çerçevesinde Erzincan, Kemah, Divriği ve Şarkikarahisar’ı 1070-1080 yılları arasında fethediyor ve Mengücek Beyliğini kuruyor. İşte bu ulu komutanın türbesi, sizleri, adeta ‘Kemah’a hoşgeldiniz’ diyerek karşılıyor.
Kemah, Sultan Melik Türbesi
Türbenin hemen önünden geçen Karasu Nehri, ilçenin yanından akarak yoluna devam ediyor. Karasu Nehri’nin yan tarafında bulunan kanyonumsu doğal oluşumlar ile karşısında görünen ilçe merkezinin birlikte verdiği görüntü muhteşem.
Kemah, Karasu ve İlçe Merkezi
Bayraktepe Seyir Yeri
Sultan Melik Türbesi’nden ilçeye girmek yerine hemen üstünde bulunan “Bayraktepe Seyir Yeri”ne giderseniz, sizi, Kemah’ın en güzel manzaralarının beklediğini göreceksiniz. Buradan, ilçe merkezi ile birlikte merkezin arkasında yükselen Kemah Kalesi’ni en net şekilde göreceksiniz. Karasu Nehri’ni buradan da görebileceğiniz gibi Kemah Kalesi’nin içinde, günümüze kalmış bazı kalıntıları bile seçebileceksiniz.
Kemah Kalesi
Kemah ilçesinin merkezine girdiğinizde hemen tepenizde buluna Kemah Kalesi’nin ana kapısına kadar araç ile gidebilirsiniz. Sonrasında yürümeniz gerekecek. Kale, M.Ö. 205 yıllarında Azrak kralları tarafından yaptırılmış. Tarih içerisinde birçok el değiştiren kale, sonunda 1515 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçiyor.
Kemah, Kale ve İlçe Merkezi
Kalenin dış kapısı restore edilmemiş ve geçmişten kalan güzelliği taşıyor. Ancak biraz daha ileride bulunan bir kale kapısı daha var. Burası ise sözde restore edilmiş. İnanın harabe halindeki eski kapı, yüz bin defa daha restore edilmiş yeni kapıdan güzel.
Kemah, Kale Kapıları
İkinci kapıdan girdikten hemen sonra tamamen yeniden yapılmış tarihi bir cami sizi karşılıyor. Kale içerisinde kazılar halen devam etmekte.
Kemah, Kale İçindeki Cami
Buradan da ilçe merkezinin görünüşü bir başka güzel. Karasu ile Bayraktepe Seyir Yeri’ni buradan net bir şekilde görebiliyorsunuz.
İlçe Merkezi
İlçe merkezinin en önemli yapılarından birisi Gülabibey Camisi ve Hamamı. Camiyi 1450’de Emir Gülabibey yaptırmış. 18.yüzyılda ciddi bir onarım görmüş. Gülabibey Camisi’nin içi de dışı da görenleri etkileyecek güzellikte. Özellikle içinin düz tavan yapımı bir başka güzellik katıyor.
Kemah, Gülabibey Camisi’nin İçi
XIII. yüzyıldan, Mengücek Beyliği döneminden kalma Tugay Hatun Türbesi, günümüze kadar korunabilmiş. İlçe merkezindeki, Hakkı Erzincan Konağı ise restore edilmiş haliyle tarihteki güzelliğini gelenlere en iyi şekilde aktarmaya çalışıyor.
Kemah, Hakkı Erzincan Konağı
Acemoğlu Boğazı ve Köprüsü
Kemah-Erzincan arası muhteşem doğanın sizlere sunduğu güzellikler ile yolunuza devam ederken, 35. kilometrede bulunan Acemoğlu Boğazı’na varıyorsunuz.
Karasu Nehri’nin Acemoğlu Boğazı kesiminde bulunan Acemoğlu Köprüsü’nün hemen yanına bir Şehitler Anıtı dikilmiş. 1996 yılında askeri bir kamyonun Karasu’ya uçması sonrasında 14 askerimiz burada şehit olmuş. Anıt, onlar adına dikilmiş.
Kemah, Acemoğlu Boğazı
İLİÇ
İliç ilçesi tarihi ile ünlü bir ilçe değil. İlçe, önceleri hemen yanında yapılan Bağıştaş Barajı ile suyun kendisine kattığı bir güzelliğe kavuşuyor. Sonrasında da Altın Madeni ile zenginleşiyor.
İliç çevresini gezmemizde bize, Karayolları’nda doktor olan arkadaşım Yusuf Özdemir’in tanıştırdığı, Karayolları Şube Şefi Kadri Özcan eşlik etti. Kadri bey misafirperverliği yetmiyormuş gibi, bir de Anneler Günü’nde eşini ve çocuğunu yalnız bırakarak bize refakat etti. 2-3- saatlik Kadri bey rezervasyonu için eşi ve çocuğundan “helallik” istiyoruz.
Seyir Tepesi – Bağıştaş Barajı
İlk olarak, son dönemde düzenlenmiş olan ve karayolunun hemen yanında bulunan Seyir Tepesi’ne gittik. Bağıştaş Barajı’nı, en geniş şekilde buradan görebilirsiniz. Burada göreceğiniz manzaraya; karşı kıyıda yarımada şeklinde bulunan Karayolları Şube Şefliği’nin, çevresini yeşillendirmiş alanı ile İliç Garı’nı dahil edebilirsiniz. Hele bir de trenin geçiş saatine denk geldiyseniz, orada bulunan banklara oturup, ‘bu muhteşem birleşimin tadına varın’ derim.
İliç, Bağıştaş Barajı-Şark Ekspresi
Asma Köprü
Daha sonra, bizi, eskiden yol olarak kullanılan bir asma köprüye götürdü Kadri Bey. İyi ki de götürdü. Biz burayı kendi başımıza bulamazdık. Asma Köprü’nün kendi güzelliğinin yanı sıra Karasu’nun, Kemaliye’de bulunan Karanlık Kanyon’a doğru aldığı yolun başlangıcının ‘göl’ümsü görüntüsü bizlerin ruhunu dinlendirdi.
İliç’in bir başka güzelliği olan Aydınlık Kanyon’a teknemiz olmaması nedeniyle gidemedik.
İliç, Asma Köprü (Kadri Özcan ile)
Altın Madeni
İliç’i son dönemde ülke gündemine oturtan Altın Madeninin olduğu bölgenin tepesine çıktık. Buradan tüm bölgeyi net bir şekilde seçebildik.
Altın Madeni faciası sonrası incelediğim haritalarda, madenin bulunduğu köy, İliç ilçe merkezine uzak gibi görünüyordu. Ama öyle olmadığını yerinde müşahede ettik. İlçe merkezi, küçük bir tepenin hemen arkasında kalıyordu. Bağıştaş Barajı ise gözle görülebilecek uzaklıktaydı. Siyanürlü suyun buharlaştırılarak ayrıştırıldığı havuz, tepede, hemen yanı başımızdaydı. Değerli bir kimyasal olan siyanür, defalarca kullanıldığı için önce altından ayrışan bu su, söz konusu havuza gönderiliyor, buradan da bahsettiğim buharlaştırma sonucu yeniden kullanıma veriliyor. Havuz, ne kadar izole edilse de toprağa sızabilecek siyanürlü suyun, çok yakındaki Bağıştaş Barajı’na karışmaması mümkün değil. Ayrıca buharlaşan su, nereye yağmur damlaları olarak akıyor? Tabi ki hemen yanı başındaki İliç merkezi ile orada yetişen tarım ürünlerine.
İliç, Bağıştaş Barajı (Yusuf Özdemir ile)
Peki bu kadar sağlıkla ilgili problem görünürken İliç halkı ne yapıyor? İliç halkı bir an önce madenin yeniden hizmete açılmasını bekliyor. Çünkü bölge halkının en önemli, belki de tek geçim kaynağı bu maden. İlçe halkı, bu maden ile refaha kavuşmuş. Tüm iş kollarında hizmet verenler, ülkede kendi iş kollarında hizmet verenlerin kat be kat fazlası ücret alıyor. Hal böyle olunca da kimse 20-30 yıl sonrasını, sağlıklarını ve gelecek nesilleri düşünmüyor.
Bölgeye gitmeden önce Bağıştaş Barajı kıyısında yer alan bir köy varlığını haritadan görmüştüm: Çöpler Köyü. Meğer bu köy, Madenin hemen altındaymış. Önce isminden dolayı, “Belki de İliç’in çöpleri orada toplanıyordur” diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Hem de ne yanılma. Bölgenin en lüks evleri, villaları bu köyde. Madende çalışan üst düzey yöneticilerin ve bazı müteahhitlerin burada evi varmış. Kimi kendi evinde, kimi de maden firmasının lojmanı şeklinde düzenlenen bu evlerde kalıyorlarmış.
İliç, Altın Madeni (Sol Önde Altın Madeni Faciasının Yaşandığı Yer, Ortada Maden, Arkada Çöpler Köyü ve Bağıştaş Barajı, Sağda Siyanür Arındırma Havuzu)