Kimse Uydurma Şeylerle Başbakanı Yargılayamaz

Kimse Uydurma Şeylerle Başbakanı Yargılayamaz
Başbakan Erdoğan, 'Kimse kalkıp da bu montaj, bu uydurma, bu dublaj şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Yenikapı Meydanı"nda düzenlenen İstanbul mitingindeki konuşmasına, Necip Fazıl Kısakürek"in, "Şarkımız Bizim" şiirinden, "Kırılır da bir gün bütün dişliler/Döner şanlı şanlı çarkımız bizim/Gökten bir el yaşlı gözleri siler/Şenlenir evimiz barkımız bizim. Yokuşlar kaybolur çıkarız düze/Kavuşuruz sonu gelmez gündüze/Sapan taşlarının yanında füze/Başka alemlerle farkımız bizim. Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman/Görürler nasılmış, neymiş kahraman/Yer ve gök su vermem dediği zaman/Her tarlayı sular arkımız bizim. Gideriz nur yolu izde gideriz/Taş bağırda, sular dizde gideriz/Bir gün akşam olur, biz de gideriz/Kalır dudaklarda şarkımız bizim" dizelerini okuyarak başladı.

 

Erdoğan, şöyle devam etti:

 

"Bütün kardeş ülkeleri, bütün kardeşimiz, dostumuz şehirleri buradan selamlıyorum. Kardeşlerim, bugün Türkiye bizi izliyor, İstanbul"u izliyor. Bugün tüm dünya İstanbul"u izliyor. Şundan emin olun sevgili kardeşlerim; bugün dünyanın tüm mazlumları, tüm mağdurları, yolda kalmışları, garipleri, öksüzleri, yetimleri sizi izliyor. Kahire"de oyları çalınmış kardeşlerim, sizi İstanbul"u izliyor. Şam"da kurşunların, bombaların altında yaşayan, açlıkla, sefaletle imtihan edilen, belki de yavrusunun başında ağıtlar yakan ciğeri parçalanmış anneler sizi izliyor. Bağdat"ta barışa susayan gönüller İstanbul"u izliyor. Karabağ"da toprakları çiğnenen Azeri kardeşlerim sizleri izliyor." 

Saraybosna"nın bugün İstanbul"u izlediğini dile getiren Erdoğan, "Mogadişu bugün İstanbul"u izliyor. Varsın birileri "montaj" desin, Kılıçdaroğlu bak, bu montajı nasıl yaptık? Güzel mi? Beğendin mi? Bir montaj da sen yap böyle. Varsın birileri "montaj" desin, "taşıma" desin, bu muhteşem coşkuyu küçümsesin ama bilesin ki İstanbul, Gazze"nin yetimleri, Ramallah"ın öksüzleri bugün seni izliyor. Şu anda Kabe"nin etrafında tavafta olanlar size dualar ediyor. Diyorlar ki; "30"unun akşamında müjde bekliyoruz, İstanbul"dan müjde bekliyoruz, Türkiye"den müjde bekliyoruz". Onun için 30 Mart bir başka güzel, bir başka önemli."

"İzleniyorsun İstanbul ama Pensilvanya"nın izlediği gibi değil, onlar mahremleri izliyor, onlar ahlaki olmayan şeyleri izliyor ama burası güzellikleri izliyor, ama burası ülkemin aydınlık yarınlarını izliyor" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mahsun, boynu bükük Kudüs bugün sizi izliyor. İstanbul sen Türkiye"nin umudusun İstanbul. Sen İslam coğrafyasının, Balkanlar"ın, Avrupa"nın, dünyanın umudusun İstanbul. Sen tarihin yükünü bir emanet gibi sırtında taşıyorsun. İstanbul sen Açe"deki Müslümanın, Somali"deki yoksulun, Afrika"daki mazlumun umudunu sırtında taşıyorsun. İstanbul sen heybende, kınında rahmet taşıyorsun, aşk taşıyorsun, sen Fatih"in emanetisin, sen aziz bir şehirsin, Rabbim senin izzetini artırsın İstanbul, Rabbim seni korusun." 

Başbakan Erdoğan, konuşmasını, Arif Nihat Asya"nın, "Dua" şiirinden, "Biz kısık sesleriz minareleri sen ezansız, ezansız bırakma Allah"ım. Ya çağır şurada bal yapanlarını, ya kovansız bırakma Allah"ım. Mahyasızdır minareler göğü de kehkeşansız bırakma Allah"ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah"ım. Bize güç ver, cihad meydanını pehlivansız bırakma Allah"ım. Kahraman bekleyen yığınlarını kahramansız bırakma Allah"ım. Bilelim hasma karşı koymasını bizi cansız bırakma Allah"ım, yarının yollarında yılları da ramazansız bırakma Allah"ım. Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü ya çobansız bırakma Allah"ım. Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve vatansız bırakma Allah"ım. Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah"ım. Amin, sonsuz kere amin, amin desin hep birden yiğitler, Allahu ekber gökten şehitler. Amin, amin Allahu ekber" dizelerini okuyarak sürdürdü.

 

 "İstanbul bugün çok başkasın"

 

"İstanbul bugün çok başkasın, İstanbul bugün bir kez daha tarih yazıyorsun" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bugün bir kez daha oyunları, tuzakları bozuyorsun İstanbul. Bugün bir kez daha dostun kalbine umut ve sürur, düşmanın kalbine korku salıyorsun İstanbul. Allah senden razı olsun, Rabbim kardeşliğimizi, yol arkadaşlığımızı, muhabbetimizi daim eylesin. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için, demokrasimiz için, İstanbul için hayırlara vesile olsun. Kardeşlerim, Sivas"tan yola çıktık, bugün Kocaeli"ye 46. şehrimize uğradık, şu anda 47. şehir İstanbul... Daha önce İstanbul"un 3 ilçesinde, Suruç"ta, en son Silivri"de kardeşlerimizle buluştuk. Silivri bir muhteşemdi o akşam. Ve enteresan Edirne"ye uğradım, Tekirdağ bizim programımızda Silivri yoktu. Dediler ki, "Ne olur işte geçerken bir de Silivri"ye uğrayalım". "Peki" dedik, 2 saat içerisinde Silivri patladı. Maşallah 20 bin kişi Silivri"de toplandı, iki saatte... Aman Yarabbim ne coşku, ne muhabbet. Buradan tekrar ben Silivri"nin o akşamki bizi ağırlamasına selamlar, sevgiler yolluyorum."

Erdoğan, Silivri"de çok emekleri olduğunu ve Kadir Topbaş"ın oraya çok emek verdiğini bildiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"İnşallah Silivrili kardeşlerimiz de şimdi bu seçimde sandıkta gereken cevabı verecekler. Avcılar öyle, Büyükçekmece öyle, anında gittik maşallah büyük bir muhabbet var. Çatalca"ya sözümüz var Çatalca"ya uğrayamadım. Ondan dolayı mahcubum ama seçim sonrası inşallah Çatalca"ya da tebriğe gideceğiz. AK Parti olarak bu bizim girdiğimiz 8. seçim. Evet Küçükçekmece anlıyorum seni, eyvallah, Küçükçekmece"de verilen emekler zayi olmayacaktır diye inanıyorum ve çok daha güçlü bir şekilde inşallah Küçükçekmece"den yine çıkacağız. İnanın meydanlar böyle manzaraya daha önce şahit olmadı. Şehirlerimiz böyle bir coşkuya, heyecana şahit olmadı. Şu İstanbul"un hissiyatı neyse, inanın diğer 80 vilayetin hissiyatı o. Şu İstanbul"un kalbindeki neyse, fikrindeki neyse, dilindeki neyse, dua neyse, inanın bütün dost ve kardeş şehirlerin halkları da işte o şekilde."

 

 "Millet oynanan oyunu görüyor"

 

Erdoğan, "Millet oynanan oyunu görüyor, millet o engin ferasetiyle, o sınırsız basiretiyle, o tertemiz kalbiyle, Türkiye üzerinde oynanan kirli oyunu, Türkiye"ye kurulan tuzağı görüyor" diye konuştu. 

Başbakan Erdoğan, "Türkiye normalleştikçe, vesayetin gölgesi siyasetin üzerinden kalktıkça, millet siyasetin yegane sahibi oldukça, bunların sandığa karşı alerjileri giderek arttı. Sandıktan ümitlerini kestikçe şirretleşiyorlar. Kalplerinde, zihinlerinde 27 Mayıs özlemiyle yaşıyorlar. Sandığı devirerek elde etmek istedikleri iktidarın hayaliyle yaşıyorlar. Her 10 yılda bir yapmaya alıştıkları gibi. Yine milletin önünü kesmeye çalışıyorlar ama başaramayacaklar. Kesinlikle başaramayacaklar ve meşru iktidarı sokakta devirmenin Hesaplarını yapıyorlar. Sokak şiddetini demokratik protesto hakkı diye yutturmaya çalışıyorlar. Buradan milletime bir kez daha sesleniyorum; sizin hakkınızı, hukukunuzu korumakta en ufak bir terredüt göstermedik, göstermeyeceğiz. Bu demokrasi düşmanlığına, millet düşmanlığına seçkinlik duygusundan ötürü bu kibire geçit vermeyeceğiz" dedi.

Erdoğan, "Kardeşlerim, birçok olaylar bahane edildi. Fakat bu ağır saldırıları sizinle beraber atlattık. 17 Aralık aynı şekilde, yolsuzluk ve rüşvet iftirası altında bizden ziyade yine Türkiye"ye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti"ne, milli güvenliğimize, ağır bir saldırı düzenlediler. İnanın bu saldırılarda en küçük bir mertlik yok. Bu saldırılarda dürüstlük yok. Bu saldırılarda ahlakın kırıntısı yok. Önlerine ne gelirse, ahlaksızca, hayasızca, namertçe, alçakça, haince ona saldırıyorlar. Kutsal değerlere saldırıyorlar. Milletin iradesine saldırıyorlar. Kardeşliğimize, çözüm sürecine saldırıyorlar" diye konuştu.

 

Biz üçüncü dünya ülkesi değiliz

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Twitter"a tedbir amaçlı erişim engeline değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Twitter, yargının aldığı kararlar nedeniyle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) tarafından erişime kapatıldı. Yargının aldığı kararlar nedir? Bir vatandaşımız, bir hanım kardeşimizle ilgili Twitter"da son derece alçakça twetler atılıyor. Son derece alçakça, son derece hayasızca ve edepsizce twetler atılıyor. Onun dışında, sahte hesaplar üzerinden bazı şahısların kişilik haklarına çok yoğun saldırılar oluyor. Yani özel hayatın korunması diye bir olay var. Bunlarda böyle bir şey yok. Bu şahıslar, mahkemeye başvuruyor. Bu hakaretlerin, bu rencide edici, aile düzenini sarsıcı içeriklerin kaldırılmasını istiyor. Mahkeme bunların kaldırılması hakkında hüküm veriyor. Bu hükmü, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı"na bildiriyor. TİB ne yapıyor? Twitter"a diyor ki; "Bak böyle mahkeme kararları var, şikayet var, bundan mağdur olan insanlar var, bu içeriği kaldır" diyor. Medya, bunu iyi dinle. Günlerdir köşelerinizde, televizyonlarda yalan, yanlış yorumlar yapıyorsunuz. Ama Twitter bunu umursamıyor ve olay bana geliyor. Ben de diyorum ki kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. "Ne gerekiyorsa bunu yapın" diyorum. Bir defa bütün dünyanın bilmesini istiyorum. Twitter, ABD anayasasına, yasalarına uyuyor. İngiltere"nin kurallarına uyuyor, Almanya"nın, Rusya"nın, Çin"in, Hindistan"ın diğer birçok devletin kurallarına uyuyor, bu ülkelerle iş birliği yapıyor. Ama mesele Ukrayna olunca, Mısır olunca, Türkiye olunca, diğer devletler olunca Twitter çıkıyor, özgürlükten bahsediyor. Belli ülkelerde Twitter iş birliği yapıyor, kanunlara uyuyor. Ama belli ülkelere gelince kanunları çiğniyor. Hiç kusura bakmasın, biz üçüncü dünya ülkesi değiliz. Twitter da Facebook da Youtube da Türkiye Cumhuriyeti"nin Anayasası"na, yasalarına saygı göstermek zorundadır. Amerika"da, İngiltere"de, Rusya"da, Çin"de nasıl özgürlük bahanesinin arkasına sığınıp mahkeme kararlarını uyguluyorsa, Türkiye"de de uygulamak zorundadır."

Başbakan Erdoğan, "Twitter, Facebook, Youtube, anlaştığı ülkelerde buna neden "özgürlük" demiyor. ABD başkanının gizli telefon görüşmeleri yayınlansa, bu Twitter, bu Facebook, bu Youtube buna "özgürlük" diyecek mi? Diyemez, hatta demiyor. Türkiye"ye gelince mi özgürlük akıllarına geliyor? Ukrayna, Mısır söz konusu olunca mı akıllarına özgürlük geliyor? Biz Türkiye Cumhuriyeti üzerinde asla ameliyat yaptırmayız. Twitter gelir, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin kararlarına uyacağını söyler, biz de mahkeme kararları doğrultusunda gerekeni yaparız. Bizim kanunlarımıza uymayacaksa o zaman da gereğini yaparız. Burası muz cumhuriyeti değil Türkiye Cumhuriyeti"dir" şeklinde konuştu. 

 

Ne çıkarırsanız çıkarın

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bunlar da neler var neler. Şimdi ne diyorlar? "25 Mart"ta şu çıkacak, 30 Mart"ta şu çıkacak". 29 Mart olur, 30 Mart olmaz tabii... Ne çıkarırsanız çıkarın, hangi montajı, hangi dublajı çıkarırsanız çıkarın, hangi yalanı söylerseniz söyleyin, hangi iftirayı atarsanız atın, bu tehditlerin, bu şantajların, bu montajların, bu alçaklığınızın ve ahlaksızlığınızın altında ezilip gideceksiniz. Daha şimdiden 30 Mart akşamı hangi yalanları söyleyeceklerini, hangi bahanelerin arkasına sığınacaklarını konuşuyorlar, daha şimdiden. Çünkü neticeyi görüyorlar. Acaba böyle bir başarısız netice için ne söyleyeceğiz. Şimdi onu düşünüyorlar ve prova içerisindeler. Çamur atmanın provasını yapıyorlar. Senaryolar yazıyorlar, tabii büyük senaristleri var Pensilvanya"da" dedi.

 

"Aramızdaki fark bu"

 

Erdoğan, şunları söyledi:

"Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda 230 milyar dolardan 820 milyar dolara çıkabilir misiniz? Şu anda milli gelirimiz 820 milyar dolar. 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yaptılar. Biz 12 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Aramızdaki fark bu. Ama Allah"a hamdediyorum Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi, diğerleri gibi muhalefet oldukça AK Parti bu ülkede daha çok iktidar olur."

 

 "Kağıthane"ye, "Kağıttepe" diyenden bir şey olabilir mi?"

 

Erdoğan, "Bizim gücümüz, sizin gücünüzdür. Bunu böyle bilin. Siz istemedikçe, içteki ve dıştaki hiçbir güç odağının "git" demesiyle gitmeyeceğiz. Size karşı boynumuz kıldan incedir. Ama milletin dışında, sizin dışınızda bir gücün esiri olmadık, olmayacağız" diye konuştu. 

Yoksulların, mazlumların, mağdurların umudu olarak 1994"te iş başına geldiklerini anlatan Erdoğan, "Ve emaneti hakkıyla taşıdık. 3 Kasım 2002"de aynı şekilde yoksulların, mazlumların, gariplerin, öksüzlerin umudu olarak iş başına geldik. 12 yıllık süreç içerisinde sadece 81 vilayeti değil, dünyadaki bütün mazlumların, yetim ve öksüzlerin, yolda kalmışların, garip ve gurebanın umudu konumuna yükseldik. Şimdi bir belediye seçimi yapıyoruz. Allah aşkına bu CHP"nin Genel Başkanı burada bir plan, bir proje sundu mu? Sunabilir mi? Ne olacak ya... Kağıthane"ye, "Kağıttepe" diyenden bir şey olabilir mi? Adayları... Ya sorun "Sen Şişli"de ne yaptın?" Şişli"de ne yaptın ki, İstanbul"da ne yapacaksın? Yapamaz. Bunların böyle bir imkanı, böyle bir gücü yok" diye konuştu.

 

Daha ne istiyordun?

 

Başbakan Erdoğan, "Ey Pensilvanya daha ne istiyordun? Üniversite dedin, sana üniversite verdik. 17 tane üniversiteye sana müsaade verdik. Ne istiyordun ya? Dünyanın değişik yerlerindeki okullarını ziyaret etmemizi istediğinizde, oralara gidip ziyaret ediyor, oralardaki devlet, hükümet başkanlarına biz refere oluyorduk ya. Ne istiyordun sen bizden? Unutmayın, kişi sevdikleriyle beraber haşrolunacaktır. Pensilvanya sen Bahçeli"yle, sen Kılıçdaroğlu"yla haşrolunacaksın. Ama biz de işte biz de bu meydandakilerle haşrolunacağız. Biz vatan, millet, bayrak yolundayız, samimiyetle bunu devam ettiriyoruz" diye konuştu.

 

Kimse bu uydurma şeylerle başbakanını yargılayamaz

 

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ya bunlar cumhurbaşkanını dinliyor, kanaati farklı olabilir. Beni dinleyecek, genelkurmay başkanımı dinleyecek, bakanları dinleyecek, bırakın tüm insanları dinleyecek. Yasal, mahkeme kararı, beni dinleyemezsin. Yok böyle bir şey. Bunlar ahlaksız, bunlar sahtekar. Ben artık evimde bile rahat rahat konuşamıyorsam, bir başbakan olarak telefonla konuşamıyorsam, ailemle konuşamıyorsam kimse kalkıp da bu montaj, bu uydurma, bu dublaj şeylere itibar etmek suretiyle bu ülkede başbakanını yargılayamaz. 

Böyle bir hakları olmadığı halde bunlar bizi dinliyorlar. Ya şu medya, açık söylüyorum, başta Doğan Grubu olmak üzere, Ciner Grubu olmak üzere, buna benzerler, isimlerini diğerlerinin vermeyeceğim, utanmadan, sıkılmadan kalkıp şu anda bu olaylarda bize karşı yapılan bu haksızlıkları hala savunur durumdalar. Bu ülkenin başbakanına bu hakaretler yapılırken, afedersiniz bu ahlaki olmayan saldırılar yapılırken, siz nasıl oluyor da bunları savunuyorsunuz. Söyleyeyim çünkü Pensilvanya"nın onlarla ilgili kasetleri de var. Şantaj var onlarla ilgili şantaj. "Yeri geldiğinde onu da açıklarız" diyorlar. Geçenlerde bir tane açıklandı. Diğeriyle ilgili de açıklandı. Şimdi korkuyorlar acaba daha ne var, daha nereden ne açıklanacak. Çünkü batmışlar, bataklığa batmışlar ondan çekiniyorlar. Kendi devletine güvenmiyor ama kalkıyor onlara, ona güveniyor, Biz de kusura bakmasınlar gereken neyse onu yaparız. Öyle tweet, mivit filan falan anlamam ben bu işlerden anlamam." 

 

"Mavi Marmara vuruluyor, Pensilvanya"nın gözünde yaş yok"

 

"Mavi Marmara vuruluyor, Pensilvanya"nın gözünde yaş yok. Tam aksine o başkalarının yanında yer alıyor" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocuklar öksüz kalmış, yuvalar bozulmuş, eşler dul kalmış, o Aydın Doğan"ın, bu Pensilvanya"nın, onların medyasının umurunda mı? Ne İstanbul"da komada ölen çocuk, ne de sokakta vurulan gencecik Burak yavrumuz bunların asla umurunda değil. Bunlar nebbaş, nebbaş. Bunlar mezarlık soyguncusu. Bunların gözyaşları, timsah gözyaşları. İnanın o iki gence de zerre kadar üzülmediler. Eğer üzülselerdi, gencecik ölmüş bir çocuktan reklam malzemesi, istismar malzemesi, reyting malzemesi çıkarmazlardı. DHKP-C"nin bir elemanı olarak onu kullanmazlardı. Eğer bunların kalbinde gerçekten merhamet olsaydı, ölmüş bir çocuk üzerinden siyaset yapacak muhalefet bunlarda olmazdı. Kanlı manşetler atacak kadar alçalmazlardı. Yalan söylüyorlar yalan. İstanbul bunları çok iyi tanıdı ve tanıyor. Türkiye bunları çok iyi tanıdı, tanıyor. 30 Mart işte bu vampirlerin, bu faiz, kan ve çatışma lobilerinin yenileceği, milletin bir kez daha zafer kazanacağı tarih olacak."

 

"Burası bugün 2 milyonu gördü"

 

İzmir-İstanbul otoyolunu başlattıklarını, bunun yoğun bir şekilde devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Şu alan (Yenikapı Meydanı) daha önce yoktu. Bakın bu alan... İstanbul"un bu tür meydanı olmaz mı ya? İşte bu alan bugüne hamdolsun yetişti. Şu alan 700 bin metrekare. Maltepe"de yine denize dolguyla, ne kadar biliyor musunuz? 1 milyon 200 bin metrekare inşallah bir dahaki dev mitingimizi Maltepe"de yapalım. Çünkü burası bugün 2 milyonu gördü. İnşallah Maltepe"de bir dahakini yaparız, orada da inşallah artık 3 milyonu görürüz." 

 

Törenden notlar 

 

AK Parti"nin İstanbul mitingini düzenlediği, denize dolgu yapılarak inşa edilen Yenikapı Meydanı, tamamen doldu. 

Kentin çeşitli noktalarından miting alanına gelen vatandaşlardan bazıları, yoğunluk nedeniyle miting alanına yürüyerek ulaştı. Miting alanını erken saatlerden itibaren doldurmaya başlayan vatandaşlar, çalınan şarkılara, okunan şiirlere coşkuyla eşlik etti. 

Ellerinde Türk bayrakları ile AK Parti flamaları bulunan vatandaşlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lehine tezahürat yaptı. 

Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı miting alanının İDO Feribot İskelesi tarafında, 100 metrekarelik platform hazırlandı. Platformun iki yanında, Başbakan Erdoğan"ın "Daima millet, daima hizmet" ve "Yeni Türkiye yolunda bi"daha İstanbul" yazılarının bulunduğu fotoğrafları yer aldı. 

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından "Dombra" şarkısının bestecisi Arslanbek Sultanbekov"u sahneye davet etti. Bu esnada hoparlörlerden "Dombra" şarkısı çalındı. Erdoğan, daha sonra eşi Emine Erdoğan ile katılımcılara karanfil attı. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kente büyük bir meydan kazandırmak için "Yenikapı Meydan Düzenlemesi" çalışması kapsamında deniz doldurularak inşa edilen yaklaşık 1 milyon kişi kapasiteli alan, ilk kez AK Parti mitingine ev sahipliği yaptı. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.