Alevilerin Sorunları Kökünden Bitirilmeli

Alevilerin Sorunları Kökünden Bitirilmeli
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Alevi kardeşlerimizin sorunları kökünden bitirilmelidir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Artık Alevi kardeşlerimizin sorunları kökünden bitirilmelidir. Her konuyu istismar eden AKP Hükümeti, Alevi kardeşlerimizi yüzüstü bırakmamalı, kavrayıcı çözüm için harekete geçmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda yapılacak her girişim ve teklife önyargısız şekilde destek vermeye vardır ve hazırdır" dedi.

 

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Hicri 1375 yıl önce Kerbela"da yaşanan vahşetin, oluk oluk akan Ehl-i Beyt kanının hala ilk günkü kadar kasvet ve keder verici olduğunu belirterek, Hicri 61"inci yılın 10. Muharrem Günü"nde, Kerbela"da, İslam"a, Hazreti Peygamber"e ve tüm inananlara kılıç çekildiğini söyledi. 

 

Aşure Günü"nde bu hazin ve yürek burkan hadisenin bir kez daha hatırladıklarını ve yeniden Hz. Hüseyin"in susuz bırakılarak ailesi ve dostlarıyla birlikte şehit edilişinin hüznünü yaşadıklarını ifade eden Bahçeli, "Efendimizin "Reyhan"ım" dediği, "cennet gençlerinin efendisi" olarak gösterdiği Hz. Hüseyin"in Kerbela"da önü kesilerek şehit edilmesi tüm Müslümanların hala kanayan yarasıdır. Yüzyıllardır Kerbela"nın haklı matemi tutulmaktadır. Kerbela, müminle münafığın, hoşgörüyle taassubun, hakikatle yalanın, iyilikle kötülüğün, Hak ile batılın kesin ve keskin çizgilerle ayrıldığı bir kader noktasıdır" dedi.

Hazreti Hüseyin"in, Hazreti Muhammed"in gül yüzlü torunu, Ehl-i Beyt"in mensubu, Ashab-ı Kiram"ın da kutlu isimlerinden birisi ve herkesin örnek aldığı bir şahsiyet olduğunu aktaran Bahçeli, Hazreti Hüseyin"in suya hasret bırakılarak şehit edilmesinin çok büyük ders ve öğütler içerdiğini dile getirdi. 

 

 "İslam Dünyası"nın şu an ki durumu tam bir felaketi işaret etmektedir"

 

Kerbela vahşetinin maalesef her gün yaşandığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

 

"Mezhep gerilimi, mezhep karşıtlığı, mezhep kutuplaşması pimi çekilmiş bomba gibi neredeyse saat başı patlamaktadır. Ölen Müslüman, öldüren yine Müslüman"dır. Kıyan Müslüman, kıyılan yine Müslüman"dır. İster Sünni, ister Şii olsun, mezhepçi bakış ve yaklaşımlar İslamiyet"in iliğini kurutmakta, kanını emmektedir. İslam Dünyası"nın şu an ki durumu tam bir felaketi işaret etmektedir. IŞİD gibi terör örgütleri böylesi bir zeminden yeşermiştir. Şii de Müslüman, Sünni de Müslüman"dır. O halde paylaşılamayan nedir? Camileri ve türbeleri havaya uçurmak, canlı bombalarla cana ve mala kast etmek, Yüce Allah"ın hangi buyruğunda yazılıdır? Allah diyerek kafa kesmek, besmele çekerek hırsızlığa ve hıyanete ortak olmak nasıl bir aklın ve anlayışın ürünüdür? Bunları sormak ve sorgulamak en doğal hakkımızdır."

 

İslam"ın mazisi çok eskiye giden bir operasyon sağanağı altında olduğunu savunan Bahçeli, Haçlı saldırılarıyla amaçlarına ulaşamayanların, şimdilerde değişik senaryo ve oyunlarla Müslümanların varlık ve inanç haklarına saldırdığını ileri sürdü. "Mezhepçi aymazlığın bu kapsamda silah gibi kullanıldığını" bildiren Bahçeli, sırf Şii veya Sünni olduğu için insanların katledildiğini ifade etti. Bahçeli, şöyle konuştu:

 

"Ön tarafta Müslümanlar birbirini yiyip tüketirken, arka tarafta haritalarla oynanmakta, kaynaklar sömürülmektedir. Asırlar önce yaşanan olayların kızgınlığıyla alevlenen vekalet savaşları devamlı körüklenirken, Washington"da, Londra"da, Berlin"de, Paris"te Müslümanlar için defin merasimi hazırlığı hızla sürmektedir. Ortadoğu"daki petrol kuyularının etrafında vızır vızır dolaşan emperyalist acımasızlık, iç bölünmeleri kaşıyarak, tahrik ederek ve kışkırtarak amacına ulaşmanın hevesindedir. Maalesef İslam toplumları da buna alet olmaktadır."

 

"Siyaset kurumu, günübirlik hesap yapmadan samimiyetle inisiyatif almalıdır"

 

Bahçeli, "malum çevrelerin, etnik ve mezhep cepheleşmesinin Türkiye"ye de sıçraması için özel bir çaba harcadığını" belirterek, Ortadoğu"daki kaos havasının Türkiye"ye bulaşması maksadıyla yoğun çabalar sergilendiğini ifade etti. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, laik-antilaik, inanan-inanmayan, doğulu-batılı gibi suni ayrımlarla Türk milletinin çözülmesi ve parçalanmasının planlandığını iddia eden Bahçeli, özellikle Alevi İslam inancı mensuplarının istismar edildiğini, hassasiyetleriyle oynandığını söyledi. 

 

"AK Parti"nin Alevi Çalıştayları ile umut tacirliği yaptığını" ileri süren Bahçeli, bu alanda bir arpa boyu mesafe alınamadığını savundu. 

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu"nun yeni bir çalışmadan bahsettiğini ancak Hükümet"in Alevi İslam inancına sahip vatandaşların beklentilerine cevap bulmasının ve ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün görülmediğini öne süren Bahçeli, şu değerlendirmeleri yaptı:

 

"Biz, öteden beri, milli ve manevi değerlerimizin toplumsal çatışma konusu yapılmaması hususunda özel bir gayret sergiledik. Türkiye"nin inanç ve mezhep temelinde ayrışma yaşamaması için elimizden gelen mücadele ve sorumluluğu titizlikle gösterdik. Milli birlik ve bütünlük içinde, muhatap kaldığımız sorunların derinlikli ve makul bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğini her fırsatta vurguladık. Bu kapsamda dün ne söylemişsek, bugün de aynı çizgide, aynı noktadayız. Etnik ve mezhep kanalından sürdürülen istismar ve itirazların engellenmesi Türkiye"nin toplumsal huzuru için vazgeçilmez bir önemdedir. Siyaset kurumu, bu konuda, günübirlik hesap yapmadan samimiyetle inisiyatif almalıdır. Sorunlarımızın çözümü için ilk şart dürüstlük, ikincisi adil özveri, üçüncüsü ise tarihi ve kültürel dokumuzun zedelenmemesine dikkat etmektir. Karşımızdaki her meseleyi "kazanan-kaybeden" ikilemine sokmadan, herkesin gönül huzuruyla benimseyebileceği vasıtalarla çözüme kavuşturmakla yükümlüyüz. Özgüvenle hareket edip, demokrasinin kurallarını çalıştırarak, bireysel hak ve özgürlüklerin katalizörlüğüyle kronik problemlerin üstesinden gelebiliriz. Siyasetin ilgi sahasına giren her konunun konuşulacağı demokratik mekan milli iradenin tecelligahı olan TBMM"dir. Ortak akıl ve ortak değerler yardımıyla her zorluk giderilecek, her engel aşılacaktır."

 

"Hiç kimse Alevi kardeşlerimizin vatana bağlılığını, Türkiye"ye sevgilerini tartışmaya açamayacaktır"

 

"Alevi İslam inancını benimseyen kardeşlerimiz aziz milletimizin yeri dolmaz fertleridir" diyen Bahçeli, Alevilerin inanç ve kültür temelli sıkıntıları olduğunun herkesin bildiği gerçekler arasında olduğunu söyledi. Bu sıkıntıları zamana yayarak ötelemenin, görmezden ve duymazdan gelmenin doğru ve adil olmayacağını anlatan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

 

" Alevi kardeşlerimizin ağırlaşan sorunlarını milli birlik ruhuyla ele alıp karşılıklı hoşgörü, iyi niyet ve dayanışma duygusuyla paylaşmak, arkasından da kapsamlı çözümler üretmek artık kaçınılmaz bir görevdir. Hiç kimse Alevi kardeşlerimizin vatana bağlılığını, Türkiye"ye sevgilerini tartışmaya açamayacaktır. Hiç kimse Türk kültürüne yaptıkları yeri dolmaz katkıları yok sayamayacaktır.  Alevi kardeşlerimizin istek ve arzularının "doğru-yanlış", "meşru-gayri meşru" diye tasnif edilmesi de haddini aşan bir saygısızlık olacaktır. Alevi İslam inancı dairesinde neyin doğru, neyin gerekli, neyin zorunlu olduğunu bilecek ve tayin edecekler bellidir. Bu konuda hariçten gazel okumaya gerek yoktur. Alevi kardeşlerimiz sadece inançlarının, kültürel miras ve geleneklerinin doğrultusunda yaşamak istemektedir. Alevi İslam inancı, asırlar içinde hep var olarak bugünlere ulaşmıştır. Bizleri bir millet yapan muhteşem değerler manzumesinin içindeAlevi kardeşlerimiz de vardır ve milli kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak Türk milleti mevcudiyetinin içinde yer almışlardır. Alevilik, ne inançlarımızdan ayrı görülebilir, ne de milletimizden ayrı tutulabilir. Biz, onlarla birlikte bir milletiz ve millet olmamızın mayasında onlar da vardır."

 

"Cem de bizimdir, semah da bizimdir"

 

Artık önyargıların kırılması, kuşku ve güvensizliklerin yenilmesi gerektiğini bildiren Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:

 

"Alevi kardeşlerimizin haklı taleplerine kulak tıkamanın vicdanen izahının olmayacağını görmeliyiz. Bu kardeşlerimizin yıllardır dillendirdikleri, yıllardır umut ettikleri ihtiyaçlarını siyasi çekişmelere, ideolojik anlaşmazlıklara feda etmemeliyiz. Mesele Cami-Cemevi karşıtlığı olarak değerlendirilmemelidir. Mesele zıt kutupların buluşması ya da bir tarafın diğerine lütfu, bağışı veya tavizi olarak da ele alınmamalıdır. Hazreti Muhammet hepimizin Peygamberi, Hazreti Ali hepimizin iftihar kaynağıdır. Kerbela, hepimizin müşterek teessürü, Hazreti Hüseyin hepimizin kahramanı, hepimizin şehididir. Cem de bizimdir, semah da bizimdir. Cami de bizim, Cemevi de bizimdir. Saz da bizim, söz de bizimdir. 12 İmam da bizimdir, erenler, evliyalar, arifler, Anadolu"ya Türk-İslam nefesi üfleyen elleri öpülesi büyüklerimiz de bizim şanımız, göznurumuzdur."

 

Şeyh Edebalı"dan Geyikli Baba"ya, Lokman-ı Perende"den Pir Sultan Abdal"a, Ahi Evran"dan Sarı Saltuk"a, Arslan Baba"dan Mevlana"ya, Akşemsettin"den Yunus"a kadar bütün kutup yıldızlarının Anadolu"nun ve Türk yurtlarının bağrına nakış nakış Türk milletini dokuduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:

 

"Bizim aramızda ayrımcılığa yer yoktur. Bizim aramızda bölücülüğe yaşama hakkı yoktur. Bizim aramızda ayrık otları tutunamayacaktır. Ne Sünni"den geçeriz, ne Alevi"yi iteriz. Ne 36"ya kanarız, ne milletten vazgeçeriz. Ve elbette ne Yavuz"u unutur, ne de İsmail"e yüz çeviririz. Artık Alevi kardeşlerimizin sorunları kökünden bitirilmelidir. Her konuyu istismar eden AKP Hükümeti, Alevi kardeşlerimizi yüzüstü bırakmamalı, kavrayıcı çözüm için harekete geçmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda yapılacak her girişim ve teklife önyargısız şekilde destek vermeye vardır ve hazırdır."

 

Ermenek"teki maden kazası

 

Konuşmasında, Ermenek"te bir kömür ocağında mahsur kalan 18 işçiyi kurtarma çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan ve işçilerin mahsur kaldığı kömür ocağının özel bir şirket tarafından işletildiğini belirten Bahçeli, Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığının dün yaptığı açıklamada, kazanın eski imalat bölgesine yıllar içerisinde birikmiş olan suların zaman içinde basınç eşik değerlerini aşarak, zayıflayan topuktan çalışma alanlarına ani su baskınıyla gerçekleştiğinin ileri sürüldüğünü aktardı. Kazanın göz göre geldiğini ifade eden Bahçeli, denetimler sırasında var olan tehlikelerin bilerek ya da bilmeden görülmediğini savundu. 

 

Mevzuat gereğince zorunlu olan ve çevrede olası yer altı suyu olup olmadığını belirlemek için kullanılan 25 metrelik kontrol sondajının yapılmadığını, hatta bu cihazın madende olmadığını, olay yerine giden MHP heyetinin belirlediğini anlatan Bahçeli, "Soma"daki 301 işçimizin kaybına neden olan maden felaketinden sonra, yapılan yasal düzenleme maden şirketlerinin işine gelmemiştir" dedi. 

 

Torba Kanunla getirilen yer altında 6 saatten fazla çalışmama kuralına işverenlerin riayet etmediğine işaret eden Bahçeli, işçilerin firmaların dayatmasıyla yerin altında, insanlık dışı şartlarda karınlarını doyurmaya zorlandığını vurguladı. Maden ocaklarında ömür tüketen işçilerin daha fazla kömür çıkarmaları için mola süreleri kısıldığına ve sendikalaşmanın önüne geçildiğine dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:

 

"Şayet 18 işçimiz yemeğini dışarıda yemiş olsaydı Ermenek"teki acı verici olay yaşanmayacaktı. Su baskını sonucu yerin yüzlerce metre altında kalan işçilerimiz, ihmalkarlığın, sorumsuzluğun ve maliyetleri azaltma adına insan canını umursamayan bir zihniyetin kurbanıdır. Kar hırsı, vicdansızlığın örtüsü olamayacaktır. Daha çok üretim hedefi, işçi sağlığı ve iş güvenliğini yok sayarak, köle düzenini kurumsallaştırarak sağlanamayacaktır. Zamandan kazanmak amacıyla, maden çalışanlarının toprak altında yemek yemelerini dayatmak tek kelimeyle zalimlik olarak tanımlanacaktır."

 

"Kapanması gerekli olup da faal halde bulunan kaç maden ocağı vardır?"

 

Madeni işleten şirketin ocakta tüm iş güvenlik tedbirlerinin alındığı, gerekli denetimlerin yapıldığı iddia edilerek kazanın doğal afet olduğunu söylediğini anımsatan Bahçeli, "Bu pişkinliğin, bu utanmazlığın, bu edepsizliğin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Türkiye"de insan canı ne yazık ki çok ucuzdur" dedi. 

 

Dünya"da en çok maden kazasının Türkiye"de yaşandığını öne süren Bahçeli, teknik ve fiziki alt yapı eksikliklerinin, denetimdeki açıkların, siyaset ve ticaret arasındaki menfaat bağlarının insan canını riske attığını söyledi. "Maden ruhsatlarının 2012 yılından beridir Başbakanlığın uhdesinde dağıtılması, bu sayede yandaşların korunup kollanması, kapatılması lazım gelen madenlerin siyasi baskılarla açılması adeta felaketlere davetiye çıkarmaktadır" görüşünü dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:

 

"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının, bu tip ocakların kapatılması gerektiğini söylemesi, ancak çok sayıda kişinin bunu engellemek için devreye girdiğini dile getirmesi aczin ve AKP markalı usulsüzlüğün çok veciz bir beyanıdır. Bu bakan, Ermenek"teki madeni almak için kimlerin tavassutta bulunduğunu, kimlerin sıraya girdiğini, göz göre göre kimlerin işçileri ölüme sürüklediğini açıklamak durumundadır. Yoksa bu bakan, milli vicdanda işçi ölümlerine azmettiren, görev süresince binlerce kayba imza atan bir şahıs olarak hafızalara kazınacaktır. Şu anda kapanması gerekli olup da faal halde bulunan kaç maden ocağı vardır? İlgili bakan derhal bunu açıklamalıdır."

 

Başbakan Davutoğlu"nun imar rantının haram olduğunu söylediğini ifade eden Bahçeli, "Davutoğlu ya hayal aleminde yaşamakta, ya da milletimizin aklıyla ve havsalasıyla alay etmektedir. Rant demek AKP demektir. Haram demek AKP"nin kartvizitindeki en göze çarpan unvan demektir" dedi. 

 

"Davutoğlu"nun denetim elemanlarına helal-haram hatırlatması yaptığını" aktaran Bahçeli, "Sayın Davutoğlu, çay içmek haramdır da kapanması gereken madenleri açtırmak için araya hatırlı isimleri sokmak, ihalelerden komisyon almak, devlet hazinesini boşaltmak helal midir?" diye konuştu. 

 

İnsanca düzenlenmiş çalışma şartlarının, insana yaraşır iş güvenliğinin hemen temin edilerek her kesime, her iş koluna, her sektöre yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Bahçeli, MHP"nin işçilerimizin lehine olacak tüm adımların yanında olacağını bildirdi. Ermenek"te 18 işçinin her şeye rağmen sağ salim şekilde kurtarılmaları Allah"tan niyaz ettiklerini ifade eden Bahçeli, "Umut varsa, hayat vardır. Umut varsa, gelecek vardır. MHP varsa umutlar sönmeyecek, hayaller bitmeyecektir" dedi. 

 

"İmralı ve Kandil arasında tam bir pazarlık hattı kurulmuş" 

 

Bahçeli, 12 yıllık AK Parti iktidarının Türkiye"nin bekasını ateşe attığını öne sürerek "Milli kimliğe suikast düzenlemiş, milli birliği sabote etmiştir. PKK, AKP"yle birlikte parsayı toplamış, voleyi vurmuş, altın yıllarını yaşamıştır. 2002"de sıfırlayan terör, AKP"yle canlanmıştır. İmralı Adası"ndaki canibaşı pazarlıklarla belini doğrultmuş, tavizlerle bilenmiştir" diye konuştu. 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan"ın Başbakanlık yaptığı dönemde MHP"ye yönelik olarak "Bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz. Bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, bu alçakça iftirada bulunanlar bunun hesabını er ya da geç verecektir" dediğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

 

"Sanıyorum, şeref ve namusu ipe serilmiş un gibi olanlar bundan böyle iki düşünüp bir konuşacaklar, ağızlarının perhizini bozmaya yanaşmayacaklardır. AKP, PKK için adeta kanlı çekilişten çıkmış ödül gibidir. İmralı ve Kandil arasında tam bir pazarlık hattı kurulmuş, Türkiye"nin akıbeti buraya zincirlenmiştir. Başbakan"ın, kalemini millet aleyhine kullanan ve Mahçupyanlığıyla tanınan bir danışmanı, katıldığı bir televizyon programında PKK"nın süreç boyunca çok şey kazandığını açıklamıştır. Bu, bizim için yeni bir şey değildir. Bu danışman, dikişi patlayan yama gibi açıldıkça açılmış, kamu düzeninin bölgede şu anda devlette değil PKK"da olduğunu keyif içinde, bir telaş ve kaygı hali göstermeden duyurmuştur. İşte gerçek Türkiye tablosu budur ve çözülme sürecinin hangi badirelere yol açtığı ortaya çıkmıştır."

 

İçişleri Bakanı"nın da "Alan hakimiyetini kaybettiğimiz zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladı" dediğini söyleyen Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:

 

"AKP cenahından ne söylenirse söylensin, bizim tespit ve müşahedelerimiz ihanet sürecinin Türkiye"yi çöküşe götürdüğüdür. PKK mahkemeler kurmakta, yol kesmekte, haraç toplamakta, özerklik ilan etmekte, kanlı eylemlerini sıklaştırmaktadır. Doğu ve Güneydoğu kamu gücünden arındırılmaktadır. Devlet otoritesi sıfırlanmaktadır. PKK meseleyi uluslararası platforma taşımak için son kozlarını kullanmakta, uluslararası güçlerin, mesela ABD"nin sürece dahil olmasını istemektedir. Türkiye çözülmeyle kanlı savaş tehditleri arasına sıkıştırılmıştır. Kırmızı kitabı kaleme alanlar, Türkiye"nin üzerine kırmızı kalem çekmek üzeredir."

 

Çözüm sürecini "tam bir curcuna, tam bir kargaşa, tam bir kaos" olarak nitelendiren Bahçeli, şu görüşlerini dile getirdi:

 

"Gerek Cumhurbaşkanı, gerek Başbakan süreçten ne anlaşılması gerektiğini, çözümle neyin amaçlandığını açık açık Türk milletine anlatmalıdır. Herkes süreç ihanetinin içyüzünü öğrenmelidir. Bu egemenliğin sahibi Türk milletinin en tabii, en meşru hakkıdır. Soruyorum: Teröristbaşının, 15 Ağustos 2009 tarihinde hazırladığı 156 sayfalık sözde yol haritasıyla ihanet sürecinin bağ ve bağlantısı var mıdır? Erdoğan ve Davutoğlu, Öcalan canisinin yabancı servisler tarafından eline tutuşturulan kanlı planlarına çözüm mü demektedir? AKP milletvekillerinin bilmediği, Bakanlar Kurulu sıralarında oturan şahısların birçoğunun öğrenemediği bu çözüm süreci nedir? PKK vatan evlatlarının ensesinden vururken, hala süreç ihanetinden bahsetmek, hala müzakereleri şerefsizce sürdürmek nasıl tevil edilecektir? Sayın Erdoğan, Sayın Davutoğlu, birileri sizi tehdit mi ediyor? Bilmediğimiz açıklarınız var da kullanılıyor, şantaj altında mı tutuluyorsunuz? Durmayınız, korkmayınız, kaçmayanız, söyleyiniz, itiraf ediniz. Eğer ki, sizi kafa kola almışlarsa, oyuna geldiyseniz, eğer ki hesabını veremeyeceğiniz gizli saklı ilişkileriniz bulunuyorsa yine de milletimizin şefkatine sığınınız. Türk milletine karşı emperyalist planların, lord hesaplarının içinde olsanız da, tehditle boyun eğdirildiğinizi beyan ederseniz yine de sahipsiz kalmayacaksınız."

 

"Bunun dışında peşmergeye alan ve koridor açmak kesinlikle vatana ihanet suçudur"

 

"Peşmerge, sanki Türkiye"yi işgal etmiş gibi, sanki meydan okur gibi, Habur"dan Suruç"a kadar konvoylarla, sevgi seli altında, alkış ve tezahüratlarla karşılanıyor" diyen Bahçeli, bu geçişin 2 Ekim tarihli tezkereyle hiçbir ilgisi olmadını vurguladı. Peşmerge gruplarının uluslararası hukuka göre yabancı asker statüsünde görülemeyeceğini öne süren Bahçeli, peşmerge yönetiminin bir korsan devlet olduğunu iddia etti.

 

MHP"nin desteğinin Türkiye"nin savunması, milli bekasının korunması için olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

 

"Bunun dışında peşmergeye alan ve koridor açmak kesinlikle vatana ihanet suçudur. AKP, Kobani çığlığı atan fistanlı teröristlerin,  maske takmış yaralı yüzlerin elinde avucunda oyuncak olmuştur. Ey Davutoğlu, sen orda burada kamu düzeni derken vatan toprakları çiğnendi, abin Barzani Erbil"den füzelerle geldi; bunu kendine yedirebildin mi? Taşıdığın tarihi sorumluluğa sığdırabildin mi? Peşmergenin geçişine ister ABD dayatmasıyla, ister farklı saiklerle yeşil ışık yakanlar suç işlemişlerdir ve bu cezasız kalmayacaktır. Anlaşılan odur ki Kürdistan"ın inşası için ABD bizzat devreye girmiştir. Ayn el Arap"tan kaçarak Türkiye"ye sığınanlarla beraber bazı hainler peşmergeye karşılama törenleri düzenlerken Obama"ya sevgi gösterisinde bulunmuşlardır. Obama"yı bu kadar seven kalabalıkların Türkiye"de ne işi vardır? Bunlar, hem ekmeğimizi yiyecekler, hem suyumuzu içecekler; sonra da dönüp bir yanda askerimize taş atıp kurşun sıkarken, diğer yanda ABD sevdasından yanıp kavrulacaklardır. Bu nankörlük, bu kalleşlik, bu kahpelik Türk milletinden uzak durmalı, uzak olmalıdır."

 

 Ayn el Arap"ta sivil unsur kalmamışken tırlarla malzeme gönderilmesinin ve buna da insani yardım ismi takılmasının Türkiye"nin sırtından vurulması olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

 

"AKP, bedenleri bir ve aynı olan çift başlı PYD-PKK yılanına silah ve lojistik destek sunmaktadır. AKP, Türkiye"yi hançerlemektedir. Şehitlerimizin kanları yerde, katiller havalardadır. Suruç"tan Ayn el Arap"a koridor açmak demek, Irak"ın kuzeyiyle Suriye"nin kuzeyini birbirine zorla eklemlemek demektir. PYD"nin, PKK"nın, peşmergenin, IŞİD"e karşı batı kamuoyunda desteklenen ve parlatılan mücadelesi, sınırlarımızın hemen dibinde tutunmalarını sağlayacak, peşinden bölücü mahiyetli minyatür devletlere kapı aralayacak, şartlar olgunlaştıkça Kürdistan yüzeye çıkacaktır. Tehdit kırmızı sınırı geçmiştir."

 

Başbakan Davutoğlu"nun Afyonkarahisar"da düzenlenen parti toplantısında "Şimdi soruyorum MHP yetkililerine buradan, bu toprakların birliği ve beraberliğini teminat altına alacak olan politikanız nedir? Çıkın ve anlatın" dediğini aktaran Bahçeli, şunları kaydetti:

 

"Sayın Davutoğlu sizin yapmadıklarınızı yapmak, yaptıklarınızı ise yapmamak emin ol ki Türkiye"yi düzlüğe çıkaracaktır. Bizim politikalarımız net, yönümüz bellidir. Geldiğimiz yer belli, gideceğimiz yer bilinmektedir. Sayın Davutoğlu asıl sen ve pazarlık ortakların kamuoyunun karşısına beraberce çıkın ve sürecin ne olduğunu açıklayın? Çözüm isimli çözülme ve çürümeyi teferruatlı şekilde anlatın da Türk milleti her şeyi görsün ve niyetlerinizi berrak şekilde anlasın. PKK ön şartsız silah bırakmadan, son terörist teslim alınmadan, hain pazarlıklar kesilmeden Türkiye"nin huzura ulaşması, dirliğe, esenliğe ve selamete kavuşması söz konusu olmayacaktır. İhanete herkes ikna olsa da bir tek MHP kanmayacak, herkes razı olsa da sadece MHP onay vermeyecektir. Milliyetçi Hareket Türkiye"dir, Türk milletidir ve kardeşliğin simgesi, barış ve huzurun hilallerle süslenmiş güvencesidir."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.