Ertan Yıldız

Ertan Yıldız

Yüzyıllık Gözyaşı (I)

Her rakamın tarif ettiği yılın kendisine göre bir ağırlığı vardır. Saymanın ilk rakamı olan bir, yükte hafif pahada ağır bir rakamdır.  Birinci yıl dönümleri her zaman diğerlerinden daha anlamlandırılır. Çocukların ilk yaş dönümleri gibi.  On da ağırlığı olan bir rakamdır. On yıl insan hayatının kayda değer bir bölümünü kuşatır. İlk on yıl çocukluğu, anne baba sevgisinin yoğunluğunu, ikinci on yıl öğrencilik hayatını, okul sıralarını, ilk aşkları, üçüncü on yıl bir iş, bir eş, yeni bir yuva gibi başlangıçları genelde hatırlatır. Cumhuriyetimizin onuncu yıl marşı halihazırda dillerde ve gönüllerdedir. Yüz ise asırlık uzun bir yolculuğu işaret eder.  Ortalama insan ömründen daha uzun bir zaman dilimidir. Önemli değişimleri bünyesinde barındırmaktadır. Yüzyılın son ucundakiler, ortadakiler tarafından bilinçlendirilmemişse ilk ucundakilerin kendileri için yaptıklarını bilmezler, bilemezler. Tarih bilincinden yoksun bir kitle ise geleceğe tedbirli, kararlı ve ortak bir ülkü ile değil, gözyaşı ile yürür.

2019, Anadolu insanının işgal gözyaşlarının miladının yüzüncü yılıdır. 

Neler olmuştu yüz yıl önce? İngiliz ve Fransızlar tarafından 1918’in son çeyreğinde başlatılan işgaller tüm hızıyla devam ediyordu. 

Ocak’ta birliklerimiz önce Medine’yi teslim etti.  İngilizler, Kars'a girdi. Hadımköy - Kuleliburgaz demiryolu istasyonları, Yunanlılarca işgal edildi.  İngilizler, Haydarpaşa Garı'nı işgal etti. Birliklerimiz, Batum'u boşalttı. Bir İngiliz birliği, Konya'ya girdi.

Şubat’ta  Türk topraklarında doğan Yunan Başbakanı Venizelos, Paris Barış Konferansı'nda Ege Adalarının, Trakya'nın ve Batı Anadolu'nun kendilerine bırakılmasını istedi. Suriye'de Yıldırım Orduları Grubunu yenen İngiliz Mareşali Allenby ve Makedonya’da Bulgarları yenen Doğu Orduları Başkomutanı Fransız General D'Esperey işgal orduları komutanları olarak ardısıra İstanbul'a geldiler ve İstanbul Hükümetine emirler vermeye başladılar. İstanbul artık özgür düşünceli insanların yaşayabileceği bir kent olmaktan çıkmıştı. Maraş, İngilizler tarafından işgal edildi.

Mart’ta Paris Konferansı'nda, İngiliz ve Fransız delegeleri, Anadolu'da Yunanlılara arazi verilmesini önerdi. Kozan, Zonguldak ve Ereğli, Fransızlar tarafından işgal edildi.  İngilizler, Urfa'yı ve Merzifon’u,  İtalyanlar ise Antalya'yı işgal etti. 

Nisan’da, Kars İngilizler, Afyonkarahisar Fransızlar tarafından işgal edildi. Gürcü birlikleri, Ardahan'a, İtalyan askerleri, Konya'ya girdi. Yabancıların baskılarına, ezici ve aşağılayıcı bakışlarına, küstah davranışlarına katlanmak insanlara çok  ağır geliyordu. 

Mayıs’ta İzmir'in işgali, Paris'te İtilaf Devletlerince kararlaştırıldı.  Foça, Karaburun, Urla, Yenikale istihkamlarına İngiliz, Fransız ve Yunanlılarca el konuldu. İzmir, İtilaf Devletlerinin desteği ile, Yunanlılar tarafından işgal edildi. Hava kurşun gibi ağırdı ve ilk silahlı direniş başladı. En iyisi özgürlük ve bağımsızlık için mücadele etmekti. Balıkesirliler, işgali protesto ve silahlı mücadele kararı aldı. Yunanlılar, Urla ve Seferihisar'ı işgal etti. İstanbul Üniversitesi işgali protesto için ilk toplantıyı düzenledi. Gaziemir Yunanlılarca işgal edildi. Fransızlar tarafından işgal edilen Afyonkarahisar, İtalyanların eline geçti. Kadıköy, Sultanahmet  ve Sivas'ta protesto mitingleri düzenlendi. Yunanlılar, Manisa ve Aydın’ı işgal etti. Ödemiş ve Ayvalık'ta, Yunanlılara karşı silahlı direniş başladı.

Haziran’da Nazilli, Yunanlılar tarafından işgal edildi. Vatan elden gidiyordu. Aydın Cephesinde, Kuvayı Milliye birliği kuruldu. Alaşehir'de oluşturulan gönüllü müfreze ile Yunan kuvvetleri çarpıştı. Yörük Ali Efe bir Yunan müfrezesini imha etti. Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe kuvvetleri, Yunanlılarla çarpışmaya başladı. Direnişi örgütlemek için kongreler toplanmaya başladı. Millî Mücadele'nin başarıya ulaşmasında önemli rol oynayan  Balıkesir Kongrelerinin ilki toplandı.

Yunanlılar Anadolu'da ilerliyorlardı, öte yandan Trakya’ya da uzanmış her türlü baskı ve küstahlığı yaparak halkı eziyorlardı. Temmuz’da Trakya - Paşaeli Kongresi başladı.  Demirci Mehmet Efe, Kuvayı Milliye saflarına katıldı. Müttefik Yüksek Konseyi, işgal bölgeleri hakkında anlaşamayan İtalya ve Yunanistan arasında bölüştürme yaptı ve Aydın'ın İtalyanlara verilmesi kararlaştırıldı. 2. Balıkesir Kongresi toplandı. Ağustos’ta 1. Nazilli   ve Alaşehir Kongreleri açılarak çalışmalarını tamamladı.

İstanbul’daki işbirlikçi basın Anadolu'da bağımsızlık ve özgürlük savaşı verenleri  aşağılamaktan geri kalmıyordu. Eylül’de 3. Balıkesir ve 2. Nazilli Kongreleri toplandı. Bozkır'da başlayan ayaklanma bir hafta içerisinde bastırıldı.

Ekim’de Yunanlıların yaptıkları zulümleri incelemek üzere kurulmuş olan, Uluslararası İnceleme Komisyonu, hazırladığı raporu Paris'te Barış Konferansı'na verdi. 1. Edirne Konferansı başladı.  Batı Trakya'daki İskeçe kasabası, Yunanlılar tarafından işgal edildi.  2. Bozkır Ayaklanması çıktı.  Pontus Hareketi (ve Doğu Trakya) için, İstanbul Rumlarca merkez kabul edildi. 1. Anzavur isyanı başladı. Bayburt'un Hart bucağında, Şeyh Eşref ayaklanması başladı.  Fransızlar, Güneydoğuda İngiliz işgal kuvvetlerinin yerini aldı ve Antep'e girdi.  Maraş'ta Sütçü İmam, Fransız Ermeni lejyonerlere ilk kurşunu attı.

Kasım’da İstanbul’da Karakol Cemiyeti adlı direniş örgütü kuruldu. Vatanperver, hamiyetli ve ateşli insanların  kanuncu, emre ve geleneğe boyun eğenlerle acımasız bir mücadelesi vardı. 3. Bozkır Ayaklanması çıktı ve bastırıldı. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kuruldu. 4. Balıkesir Kongresi toplandı. Maraş'ta Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu.  1. Anzavur İsyanında, Anzavur kuvvetleri yok edildi.

Aralık’ta Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti kuruldu. Batum'da Pontus Hükümeti kuruldu. İtalyanlar Antalya'dan sonra, Konya'ya kadar geldi. Urfa'da Kuvayı Milliye kuruldu. İşgal büyüdükçe direnişte büyüyor, tüm yurda yayılıyordu.

1919 Avrupa'nın hasta adamının ölmek üzere olduğu bir yıldı. Hastaya ilaç olacak Kuvayı Milliyenin Kuvayı Bagiye diye tanıtıldığı bulanık bir yıl. İstanbul Hükümeti  ancak İngilizlerin teveccühünü kazanarak hastanın kurtulacağını ümit ediyordu. Oysa İtilaf Devletleri hasta adamın mirasını tasfiye etme konusunda düzenlemeler yapmakla meşgul idiler.  İstanbul'da İtilaf Kuvvetlerinin askeri bir idaresi vardı. Şehrin bazı mahalleleri işgal edilmiş, liman, tramvay, jandarma ve polis üzerinde sıkı bir denetim uyguluyorlardı. Anadolu'daki demiryolları ve limanlar gibi stratejik noktalar işgal edilmişti. Anadolu işgal, halk tehdit altındaydı. Kurtuluş için hiç bir ümit ışığı yoktu, halk liderini bulamamış dağınıklık içinde bütün yenilgileri kabullenmişti. Türk aydını yalnız, umarsız, mutsuz, inanç ve inançsızlık arasında bocalıyordu.

İstanbul Hükümetinin yöneticilerinin bağımsız yaşama arzusu belirsizdi. Türkler kimlere tabii olacaktı?  Amerikan mandası mı? Yoksa İngiliz himayesi mi? Bu sorular tartışılıyordu. Ülke çaresizlik içinde parçalanmış, en zengin bölgelerini ele geçiren güçlerin ve insanların insafına terk edilmişti 

Hiç kesintisiz sekiz yıllık bir savaştan tükenmiş olarak çıkan büyük imparatorluk nüfusunu kaybetmiş, moral çöküntüsü içindeydi.  Yenik ve cesaretini kaybetmiş halk, galiplerin onlara zorla kabul ettireceği şeylerin hemen hepsini kabule hazır görünüyordu.  Ta ki Yunanlıların İzmir'i  işgaline kadar. 

Yunanlılar ve Anadolu Rumları Ege'nin her iki yakasında kurulacak olan büyük Yunanistan'ın hevesi ve coşkusu içindeydiler. Eski Yunan ihtişamının yeniden tesis edileceği düşüncesiyle büyük bir heyecan duyuyorlardı. Türk halkında birikmiş olan öfkeyi patlatan kıvılcım, bardağı taşıran damlaydı İzmir’in işgali. Anadolu Türkü, vatanının ayrılmaz bir parçası olan İzmir'e bu topraklardan ekmek yemiş ama ihanet etmiş unsurların gelip sahip çıkmasını kabullenemezdi. İzmir’in Yunanlılarca işgali tüm vatanseverlerin  tahammül sınırlarının ötesinde hakaret dolu bir hareket olmuştu.

Yunan işgalinin halkta yarattığı infial işgal edilen bütün bölgelerde hissediliyordu. Halkın tepkisi gecikmedi. Protesto gösterileri tüm ülkeye yayıldı, gizli direnişlerin ilk adımları atıldı. Yunanlıların ilerleyişine karşılık bir gerilla savaşı başlatıldı. Halk işgalcilere karşı ayağa kalkıyor ancak bu kalkışı şahlandıracak bir önder bekleniyordu. Bu önder yerel direniş hareketlerini örgütleyip milli bir ordu oluşturarak, halkının gözyaşlarını dindirecek olan Mustafa Kemal’di. 1919’un gözyaşlarını...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ertan Yıldız Arşivi