Uluslar arası güçlerin Irak’da ki madenleri ele geçirmek amaçlı kışkırtmaları üzerine İran- Irak ve Körfez savaşları sonunda Irak yönetimi Amerikanın ülkeye girmesine neden olmuştur. 

1991 yılında başlayan Körfez savaşları sırasında da, Türkiye sınır kapılarını kontrolsüz olarak açmış ve senelerdir savaştığımız terör örgütlerinin militanları Türkiye’ye ellerini, kollarını sallayarak girmişler, ülkemizde yuvalanmışlardı. 

Şimdide gerek Suriye ve gerekse Afganistandaki savaş nedeniyle ülkemiz yine mülteci akınına uğruyor. Elleri silah tutabilecek savaşabilecek erkekler kadınlar ülkeleri için savaşacağına, akın akın ülkemize geliyor. Barışı sağlamak için ise bizim evlatlarımız canlarını ortaya koyuyor.

Her göç sorunlar yaratıyor ülkemizde, hem gelenler için hemde bu ülke vatandaşları için.

Gelenlere yapılan iyiliklerimiz yardımlarımız sayesinde burada yaşadıklarına şükretmeleri yerine zaman zaman bizleri ikinci sınıf vatandaş yerine koyuyorlar. Ayrıca kendi vatanını gözünü kırpmadan bırakan insanların bizim ülkemizede faydası olmaz. 

Yarattıkları ucuz iş gücü nedeniyle bizim gençlerimiz insanlarımızda işsiz kalıyor. 

Yapılacak tek şey sınır ötesinde güvenli bölge oluşturup mültecilere Birleşmiş Milletlerinde yardımıyla bakmaktır. 

Onlar bizim soydaşımız elbette gelecekler ve bizim için Kurtuluş savaşında yardımımıza koşturlar diyenlere ise sözüm şudur: 

“Unutmayın ki bizim Kurtuluş savaşımızda tüm Türkiye top yekün savaştaydı, kadını çoluğu çocuğu savaşıyordu onlar gibi ülkelerini terk edip kaçmadı ecdatlarımız. Kanlarının son damlasına kadar savaştılar ve bu ülkeyi bizlere armağan ettiler, bizlerinde görevi bu ülkeye sahip çıkmaktır. 

Kim olduğumuzu unutmadan.