METİN ALTINÇEKİÇ

METİN ALTINÇEKİÇ

ŞİMDİ Kİ DURAĞIMIZ: KAHRAMANMARAŞ'TAYIZ.

Sevgili okurlar, şimdi ki durağımız geçen hafta da belirtiğim üzere Kahramanmaraş’tır. Ancak yazıya başlamadan önce şu konuya açıklık getirmek istiyorum. Kahramanmaraş neden Kahraman-Maraş? Sizlere, Güneydoğu turuna çıkıyorum yazımı yazdığımda aslında bu konuda bilgilendirme yapmıştım. Gaziantep’in Gazisi, Şanlıurfa’nın Şanı, her birisi aslında bir sebep ile verilmiştir. Yani aslında illerimizin esas isimleri Maraş, Antep ve Urfa şeklindedir. Baş ekler sonradan alınmıştır. Peki Maraş? Neden Kahraman Maraş’tır?

Sevgili okurlar, Kurtuluş savaşı sırasında başta düzensiz olan Kuvayı Milliye birlikleri ortaya çıkmıştır. Maraş bunlardan en etkinlerinden birine sahipti ve tüm şehir halkı hep birlikte tek yürek olup düşmana karşı direnmişlerdi. Bununla kalmayıp komşu illerin yardımlarına da yetişmişlerdi. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra herkesin takdirini toplayan bu şehre bir yazı gönderilmiştir ve mücadeleye katılanların isminin bulunduğu bir liste istenmiştir. Şehrin kendi içinde yaptığı toplantılar sonucu milli mücadeleye katılmamış tek bir ferdin bile bulunmadığı kararına varılır. Cevap Ankara’ya aynen bu şekilde gönderilir. TBMM bu cevap üzerine 5 Nisan 1925 tarihinde milli mücadeleye katılanlara tek tek istiklal madalyası vermektense tüm şehre atfedilmesine karar verir. Kırmızı şeritli bir istiklal madalyası Maraş’a ödül olarak verilir. 7 Şubat 1973 tarihindeki TBMM kararı ile de bu şehre Kahramanlık unvanı verilir. 1925 senesinden beri Kahramanmaraş halkı 12 Şubat Kurtuluş Bayramlarında şanlı bayraklarına İstiklal Madalyasını takar ve geçmişi anar. İşte Maraş ve Maraş’ın o Kahraman halkına verilebilecek en güzel armağan bu olsa gerek. Ben Maraş’lı değilim, ancak hikâyesini öğrendiğim de tüylerim diken diken oldu ve amansız bir gurur hissiyatı içerisine girdim. Maraş’a girdiğimiz zaman, Maraş halkı ile de hasbihal ettim. Ayakkabı boyacılığı yapan bir amca vardı, resimler de görebilirsiniz. Kendisi, Kuran-ı Kerim dinliyor ve anlının teri ile ekmeğini kazanmaya gayret gösteriyordu. Evet, kati suretle dilenmiyor ve hakkı olmayan parayı kabul etmiyordu. Ben ayakkabı boyatmadan para vermek istediğim için, bana hayır şeklinde bir ifade ile yaklaştığını içtenlikle söyleyebilirim. Kahraman ve gurur verici bir halk, amcanın yanına oturdum ve kendisi sohbet etmeye başladım. Amca’da Şunu fark ettim, kendisin de iman var idi. Allah(c.c.) deyince yüreği tir tir titreyenlerdendi. Yani, hali ne olursa olsun güçlü, huzurlu ve mutlu olan insanlardan. Kendisi ile çok keyifli sohbetimizi bitirdikten sonra nerelere gitmemi önersin amca diye sordum. Tabi doğrudan istikametimi Maraş’ımızın vazgeçilmezi olan Maraş Dondurmacısına doğru işaret etti. Bende amcanın tarif ettiği şekilde koyuldum yola. Kahramanmaraş Sokakların da, caddelerin de gezerken aslında İstanbul’un herhangi bir semtinde geziyor gibi hissettim kendimi. Gelişmişlik gördüm ve sonunda Maraş Dondurmacısına girdim. Dondurma tek kelime ile efsane idi ve tabi ki araştırmacı bir gazeteci zihniyeti ile önce tabelaları okudum, anlatılar vardı. Sonra çalışanlarla sohbet ettim yani kafamda ki soru şu. Maraş Maraş diye dillere düşen bu dondurmayı Maraş yapan lezzetinden ve güzelliğinden başka ne olabilir? Bir hikâyesi yok mu? Öğrendim sonunda hikâyesini, bundan 3 kuşak kadar öncesinde, yörede Maraşlı Osman Ağa diye bilinen kişi Osmanlı Saraylarına ve asil konaklarına yabani orkide (Salep) satarmış. Bir gün satış bittikten sonra artan salebi şeker ve süt karışımı olarak kara gömmüş. Ertesi gün baktığında, salebin kıvamındaki değişiklik dikkatini çekmiş. Süt, Şeker ve sahleb karışımının yoğunluk kazandığını ve sakız gibi uzadığını görmüş. Önce kendisi tatmış ve farklı bir lezzet olduğunun farkına varmış ve kendi çevresinde birçok kişinin bu yeni bulunan gıda maddesini tadıp beğenmesi ile salepli Karsambaç olarak bilinen bu gıda maddesi üç kuşak sonra Maraş Dondurması olarak tanınmaya başlar. Bugün Kahramanmaraş dövme dondurması 50 farklı çeşit ve tat da üretilip yurt içi ve yurt dışına dağıtımı yapılmaktadır. Bizim dondurarak yediğimiz bu Salep, Ahir Dağının yüksek yamaçlarında Maraş Coğrafyasına özgü kekik, keven, sümbül ve çiğdem gibi çiçeklerle beslenen keçilerin eşsiz kıvam ve aromaya sahip sütleri ve Ahir Dağının topraklarından baharla beraber yeşeren yabani orkide çiçeklerinin yumru köklerinden elde ediliyormuş. Maraşa giderseniz, kış ayında bile olsa mutlaka dondurmayı denemenizi tavsiye ediyorum. Ayrıca dondurmaya şoklama yapıyorlar, böylelikle, uzun yollara giderken de uzun süre dolap olmadan saklanabilir.

Sevgili okurlar bu hafta sizlere Kahramanmaraş’ımızı Kahraman halkımızı anlatmaya gayret ettim. Benim için Maraş çok iyi bir tecrübe oldu. Halkı, hikayesi, insanları ve meşhur dondurması ile paha biçilemez bir şehir. Haftaya Hatay ilimizdeyiz, yavaş yavaş güneydoğu illerimize doğru yaklaşıyoruz. Hafta yayınlayacağım yazımı sakın kaçırmayın. Haftaya görüşünce dek, esen kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
METİN ALTINÇEKİÇ Arşivi