CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

ENERJİ

Sayın Enerji Bakanı’nın naklettiğine göre   bilim adamı   Aynştayn (Einstein) “ enerji her şeydir", demiş. 

Elhak doğru söylemiş. Ben de  bu  söze hak verir noktadayım. 

Geçenlerde  evdeki süpürgenin sapı kırılmıştı. Sapın tamiri hususunda  türlü çareler aradım. Düşündüm taşındım, sonunda sapı bir vida ile pekiştirtmeye karar verdim.  

Söylemesi ayıp, evde  kendime ait bir matkap ile buna ait tığlar var. 

Tığ  matkabın üzerindeydi. Matkap ile  süpürgenin alüminyum sapı üzerinde çalışmaya başladım. Matkap alüminyum delmemekte  ısrarlıydı. Çalışmaya son verip düşünmeye başladım.   Alüminyum boruya çelik mi karışmıştı   yoksa   Kayserili nalburdan aldığım tığ mı kalitesizdi? 

Pastırmacı  bana iki seçenek sunmuştu. İyi tığ adı üstünde iyiydi?  Tabi fiyatı da  biraz  tuzluydu.  Diğer tığ ise  Çin’di ve   iyi tığın  üçte bir fiyatınaydı  

Devir tasarruf  devri. Nalbura göre de  Çin tığı da iş görürdü. İyi  tığın üçte bir fiyatına bu tığı almıştım.

Çinli tığ , kendisiyle çalışmaya başladığımda ,  beni   yarı yolda bırakıp işe yaramadığını itiraf etmişti. 

Bunun üzerine matkabı kenara koyup  tamire  çivi ve çekiç  ile devam ettim. Boruyu çivi ile delip tamiratı sonlandırdım. 

Sonra dönüp matkap ile  ucundaki tığa “ yazıklar olsun” mealinde nazar ettim. Badehu elime alıp matkaptan  işe yaramaz  tığı çıkarmaya teşebbüs ettim.  

Fakat ne mümkün ;tığ matkaba, matkap tığa kara sakız gibi yapışmışlar, bana mısın demiyorlardı.

Ne  yaptıysam fayda etmedi. Çıkmıyordu.  Bileğimde   güç kalmamıştı ; enerjim kalmamıştı.  

Sonuçta  enerjisizliğimi son senelerde  artan  gıda fiyatlarına  bağladım. Zira yemiyor, içmiyor fiyatların düşüşünü bekliyordum. Bu da   şarjımın azalmasına yol açmıştı. 

Şahsen enerji kazanmak için pazara her inişimde herkes gibi benim de alım gücünün  düştüğünü görüyordum.  Beslenemiyordum. Ne etten  ne de nebatattan  nasibim vardı. 

Etin kilosu yüz elli liraya, nebatat fiyatları   asgari  yirmi yirmibeş lira civarında seyrediyordu.  Ekmek zeytin ile idare ediyorum ki, onların fiyatları da gün be  gün artmaya , emekli maaşları da yerinde saymaya devam ediyordu.

Hükümet sözcüsü  gözünü semaya dikmiş, yirmidört haziranda  bütün gezegenlerin aynı hizada  saf duruş yapacağını  beyan edince ben de  cebimi kontrol altına alıp  kafamı kaldırıp gökyüzüne bakmaya başladım.  Şimdi herkes her şeyi unutmuş, geceye , gece karanlığında birer tesbih taneleri gibi dizilecek  olan seyyarelere gözünü dikmiş, bekliyor. Zira yakın zamanda  bunun  tekrarı yokmuş. 

Halk bu tür eğlenceyle dertlerini unutadursun  ben usandım . Ben artık  gidiyorum;

Gidip şu Kayseriliden kalitesiz tığın  hesabını  sorayım;  “Kardaşım  bana “İş görür" diye yutturduğun şu tığdan nedir çektiğim? Sattığın kalitesiz  tığı  matkabımdan  çıkar, diyeyim. 

Gittim  nalburun kapısını çaldım. 

Nalbur yerinde  yoktu. Kapıya bir not bırakmıştı. Bu nota  göre an itibariyle yemekteymiş. , enerji toplamaya  gitmiş...

Matkap, tığ ve ben  adamın kapısı önünde dönüşünü beklemeye başladık...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
CEMAL KARABAŞ Arşivi