SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

DİRENÇLİ BÜROKRATİK YAPILARIN ŞEYLERİ..

ABD, en yaşlı demokratik düzene sahip bir ülkedir. Aslında demokrasi fikrinin doğduğu yer Avrupa’dır. Demokrasi bazı kurumları kapsayan bir rejim metodudur. Demokrasiyi bütün kurumlarıyla oluşturan yönetimlere “Halkın hükümeti” denir. Halk adına seçilen hükümet kurumları, halk adına hareket etmek zorunluluğundadır.

Demokrasiden söz açılmış iken millet faktörünün de gözden geçirilmesi gerekir. Özgürlük, ekonomik eşitlikle gelir. Demokrasi fikrinin bütün dünyada itibarını artıran da budur.

Toplumsal yapıda, “halkın demokrasisi’ diye ayrı kavram düşünülemez. Buna ekonomik ve sosyal demokrasi gibi kavramları da iliştirmek daha uygun olur. Bu konuları bilimsel açıklığa kavuşturan Alev Rigel’in özel açıklamalarında şu yargılara varılmıştır:

“Toplumlar değişik rejimlerde ve ekonomik modellerde yaşarlar. Her ülke kendi toplumuna ve yapısına en uygun olan siyasi ve ekonomik modeli benimsemiştir. Bunun sonucu olarak demokrasilere dayanan veya dayanmayan krallık, prenslik gibi siyasi yönetim şekilleri, kapitalizm, sosyalizm, komünizm, liberalizm gibi ekonomik modeller ortaya çıkmıştır.

Dünya siyasetine ve ekonomisine hakim olan yüzlerce doktrin, akım ve değişken görüş bulunmaktadır.”

Şimdi, bu genel değerlendirmelerin içine dahil edilen ve demokratik anlayışla çatışan, hala ülkemizde geçerliğini koruyan “Ademi Merkeziyetçilik (decentralised) sistemi sorunu vardır. Bu konuyu geçen haftaki, Valilere ait yetkilerin kullanılması yazımda kısaca anlatmıştım. Devlet organlarında çağa uygun düzenlemeler ne şekilde olursa olsun, “adem Merkeziyetçilik” sisteminden vazgeçildiğini gösteren bir emare mevcut değildir.

Toplumun geleneklerine ve eğilimine göre millet kavramı öne çıkarılmadan demokrasi düzeni kurulamaz. Devletin yeni modeli Başkanlık sistemi bir doktrin olarak algılanmamalıdır. Bu sadece doğrudan ilişkiyi geliştirme biçimidir. Anayasal kurumları gevşetmeyen bir içeriksel bağdır. Daha doğrusu toplum ve resmi yaşamın yeni bir kalıba oturtulması şeklidir. Henüz tamamen alışılmamış geçmiş yönetim (hükümet) sisteminin kalıntılarıyla karşı karşıya bulunduğumuz da unutulmamalıdır.

Toplumbilimciler, tüm kurumsal ilerlemeleri engelleyen eğilimlerin önündeki sıkıntıların “dirençli bürokratik yapılar” olduğunu tekrarlarlar. Şimdi soru şu olmalıdır:

“Buyrukla, temelden düzelmeye yatkın bir ülke miyiz?”

Önce faziletten bahsedelim: Demokrasiler yüksek insanlık değerleriyle ölçülür. Bunun boyutu faziletle belirlenir. Bencil arzularına hizmet eden bir toplum, demokrasiyi faziletsizleştirir. Devlet, kaliteyi artırmazsa demokrasiyi yozlaştırmış olur. Bunun acı ezikliğini siyaset sahnesinde görmekteyiz. Siyasetin muhalefet organlarında ve iktidar partilerinde geçmişi eleştiren düşüncelerle “kirli çamaşırlar” ortaya çıkarılmaktadır. Vatandaşlar, bu tür kavram kargaşalığını keyifle izleme alışkanlığına getirildikçe, akla vicdana sığmayan duygular yaşanılmaktadır. Millete dostluk, hoşgörü ve dayanışma ruhu aşılanmalıdır. Fazilet kültürüne sahip bir toplum, millet hayrına çakılan her çivinin bir gelişme ve ilerleme aracı olduğunu düşünürse, bunları geleceğinin ödülleri kabul eder.

Demokrasi paravanası arkasında gizli basiretsiz kavgalar hırslara dönüşürse acı gerçekler daha çok yaşanır.

Toplumlarda kişi, siyaset ilişkileri halkta şaşkınlıklar yaratırsa kötülükler su yüzüne çıkar.

Kabul etmek ihtiyacındayız ki, çıkarcı güçlerin gözü Türkiye üzerindedir. Diplomasideki bürokrasi mantığı, Türkiye’nin lehine olan virajları aşacak stratejinin kalıplarını hazırlamaktadır. Bunun yanında ilke, kural ve yasalar da tam uygulanırsa, toplumumuz ideal düzeydeki yerini bulur..

KASABIN SÖZÜ

Kasap dükkanına acele ve telaşla giren bir kadın etlerin üzerindeki etiketleri kuşkulu bakışlarla inceledi. Kasap, müşterisinin ne diyeceğini beklerken telaşlı kadın:

“Nedir bu rezalet?.” diye hiddetle bağırdı. Sonra tepkisine devam etti:

“Etlerinizin fiyatlarında hiçbir indirim görülmüyor. Bugünkü gazeteler bir ucuzluğun yapılacağını yazıyordu.”

Kasap: “Mümkündür. Bayan?.” dedi. Ezile, büzüle cevap verdi:

“Ama, ben hiç gazete okumam ki..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SELAMİ TURGUT GENÇ Arşivi